Food And Zombies

502 105 112
                                    

İyi okumalar aşklarım...

Jennie'den devam

"Yok bide bekleyelim de bizi afiyetle yesin."dedim sinirle Taehyung'a bakarak.

O şeye tekrar bakınca etrafta yürüyordu hâlâ.

"Fırsat bu fırsat. Koş."dedim sessizce ve elinden tutup tekrar geldiğimiz dağdan aşağı inmeye başladık. Aklıma Lalisa'nın gelmesiyle Taehyung'a baktım.

"Ya zor durumdaysalar. Onlara yardım etmeliyiz."dedim. Başıyla onayladı ve dikkatlice tutunup yukarı baktı. Sonra tekrar bana döndü ve konuştu.

"Görünürde yok."dedi. Başımla onayladım ve tekrar dağın üstüne çıktım. Taehyung'da benimle birlikte yukarı çıkınca dikkatlice etrafa baktım.

Yoktu.

"Böyle çok ortadayız. Şu evin arkasına saklanalım."dedim. Beraber sessizce o eve yani bize en yakın olan evin arkasına geçtik sessizce.

"Biz niye eve girmedik ki?" Diye sordu sessizce yanımdaki Taehyung.

"Evin kapısı kapalı çünkü. Açarken çok ses çıkar. Ya da daha kötüsü kilitliyse ne bok yiyecektik."dedim. Başıyla onayladı ve yan tarafa bakıp tekrar vana döndü.

"Bu evin kapısı açık."dedi. Eliyle gösterdiği eve baktım. Cidden açıktı.

"Ya içerdeyse. Ya da başkaları da varsa?"diye sordum. Bilmiyorum anlamında omuz silkti ve konuştu.

"Arkadaşlarımız da orada olabilir. Hem burada daha ne kadar bekleyeceğiz. Gidip onları kurtarmamız gerek. Bize ihtiyaçları olabilir. Hem içerde ise de zaten eninde sonunda bu yerde geberip gideceğiz. Şimdi olsa ne fark eder."diye sordu.

"Böyle olmaması tercihim."dedim. Göz devirdi.

"Ben gidiyorum."dedi ve önden yürüdü. Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken dehşetle onu izliyordum.

Hayır arkadaş bu neyin özgüveni böyle?

O yürümeye devam ederken bende etrafa bakıyordum. Arkama dönmemle birlikte o şeyi yine gördüm. Bana bakıyordu. Aramızda yaklaşık 2 metre falan vardı.

Tekrar Taehyung'a bakmamla onu göremedim. Eve girmişti anlaşılan. Arkama bakınca o şeyin bana doğru garip garip yürüyerek geldiğini gördüm. Şey gibi zombi.

Hemen koşarak Taehyung'un girdiği eve doğru gittim ve içeri girdiğim gibi kapıyı sertçe kapattım arkamdan. Kapıya yaslanıp gözlerimi kapadım ve derin nefes alacakken burnuma gelen keskin kan kokusuyla neredeyse ağlayacaktım. O korkuyu bir daha yaşayamazdım.

Gözlerimi açtım yavaşça. Dışardan duyduğum sesle yerimden zıpladım. Neyse ki çığlık atmadan önce elimi ağzıma götürmeyi akıl etmiştim.

Bu ne ya böyle? Derin bir nefes alıp yutkundum.

"Sakin ol Jennie. Sakin ol. Bunu yapabilirsin. Bak arkadaşların burada olabilir. Taehyuhng burada. O seni korur. Lan onun kendine bile hayrı yok. Beceriksizin teki o."diye düşünürken(!) duyduğum sesle dehşetle yan odaya baktım.

"Ne demek kendine bile yararı yok? Bak o beceriksizin teki ne buldu?"diye söylenen Taehyung'tu bu. Söylenmelerini
görmezden gelip odaya girdim. Elinde bizimkilere benzer bir ceket vardı. Yakasını bana gösterdi.

"Lalisa. Bu onun. İyi de neden çıkarmış ki?"diye sordum. Neden çıkarmış olabilirdi ki?

"Daha beteri."diyip ceketin alt kısmını gösterdi yırtılmıştı. Kaşlarımı çattım. Burada ne olmuştu böyle?

"Hemen onları bulmalıyız. Yerde kan izleri  var. Onlardan birine ait olabilir."dedi. Yere bakmamla hâlâ kurumamış kan damlaları gördüm.

"Önce şu beladan kurtulmalıyız."dedim. Kaşlarını çatarak baktı bana.

"Ne belası?"diye sordu." Zombi beni gördü. Hatta peşime de verdi."dedim. Güldü. Niye lan? Niye güldü?

"Ne gülüyorsun komik mi?"diye sordum sinirle.

"Hemde nasıl."diye yanıtladı. Gözlerimi kısıp ona baktım.

"Her neyse hadi gidelim. Arka tarafta bir kapı var."dedi. O önden giderken bende onu takip ettim. Mutfağın önünden geçerken içerde bir şey bulabilmek umuduyla ilk dolabı açtım.

"Hassiktir!"

"Ayıp ayıp. Sen nasıl kızsın ya? Ter- Siktir bu ne lan?"diye sordu dolabın içindeki yiyecekleri görünce. Diğer dolaplara da bakınca burası cidden bildiğin depoydu ya. İçlerindeki bir paketi alıp baktım. Üstünde logo falan yazmıyordu. Sadece şeffaf bir paketle kaplanmıştı. Bir tarih falanda görünmüyordu.

"Şansımıza tüküreyim ya."diye söylendi Taehyung. Haklıydı. Yiyecek bulmuştuk. Ama buradan çıkaramazdık.

Dolapları karıştırmaya devam ederken bir ilk yardım çantası buldum. Hemen çıkardım.

"Hadi gidelim."dedim."
Önce bir yemek yeseydik?"diye sordu Taehyung.

"Olmaz. Hayatları tehlikede olabilir."dedim ve önden yürüdüm. O da arkamdan geldi. Göstermiş olduğu arka kapıdan çıktık. Etrafa dikkatlice bakarken görünürde bir şey olmadığına kanaat getirdim ve çıktım evden. İlerde ormanlık alan vardı. Oraya gitmiş olabilirdiler.

"Ormana gidelim."dedim sessizce. Başıyla onayladı. Oraya doğru seti adımlarla giderken etrafa bakıp duruyorduk. Zombi ile tekrar karşılaşmak istemezdik ikimizde.

Ormanın içine girince daha da dikkatli gittik. Ağaçların arkasından saklanarak yürüdük. Sonunda karşımıza bir mağaranın çıkması ile Taehyung'a gösterdim mağarayı.

Beraber içeri girdik. Biraz yürüdükten sonra yol ayrımına geldik ve duyduğumuz sesle hemen sol taraftaki yola girdik. Bir kaç dakikalık yolun ardından da onları karşımızda görmemizle koşarak Lalisa'ya sarıldım.

O da beni görür görmez ayağa kalktı ve bana sarıldı. Cidden onu yeni tanımama rağmen onu çok sevmiştim. Diğerleri gibi değildi. Neden bilmiyorum ama bana çok yakınmış gibi hissediyordum.

"İyi misiniz?"diye sordum. "İyiyiz. Yani en azından ben iyiyim."dedi ve geri çekilip yerde oturmuş olan Jungkook'a baktı üzgünce.

"Neyi var?"diye sordu Taehyung hemen  Jungkook'un yanına giderek.

"Koluna cam battı."dedi Lalisa.

Cidden mi? Ben o kadar teori ürettim. Bu mu? Bir an zombiler yedi sanmıştım.

"Nasıl oldu peki?"diye sordu Taehyung. Ama Lalisa ona cevap vermedi. Daha doğrusu veremedi. Neden mi?

Niye olacak şu siktiğimin zombisi yüzünden. Karşımızda durmuş bize bakıyordu.

Selam.

Nasılsınız?

Bölüm nasıldı?

Bu geçiş bölümüydü.🤗

Oy ve yorumları unutmayın..💋

Arkadaşlarınızı da etiketleyin lütfen 🥺

Goodbye, au verior, adiòs....🖐️

-The I-Land-Where stories live. Discover now