1.Bölüm

644 367 39
                                    

Herkese merhaba! Masum heyecanlar...aşkla dolu yeni bir hikâye, sıradışı karakterler ve olaylar... Umarım bu büyük bir istekle başladığım yolculuğumda daima yanıma olursunuz :)

Okumadan önce başlama tarihini koyarsanız sevinirim teşekkürler ♥️

~Hikayenin instagram hesabı:
Tutsakserisioficall

~Benim şahsi hesabım:
esrasaginn

...

Babamın vefatı ardından hayatım bir anda değişmişti. Eskisi gibi gece ne getireceği beli olmayan yarın için heyecanla uyuyamıyor, sabah neşeyle gözlerimi açamıyordum. Her güzel anlarda geride kalmıştım artık. İçimdeki boşluğun oluşunu ve hala babamın ölmüş olduğunu inanamıyordum.

Kendimi bomboş hissediyordum. Kocaman bir boşluğun içine hapsolmuş tum. Sanki arkamdaki kocaman dağ bir anda yerle bir olmuş, kalbim bir cam gibi parçalanıp yere dağılmıştı. Babam! Benim babam böyle kolay kolay ölemezdi. Bana tekrar sarılıp canım kızım demeden beni böyle çaresiz bir şekilde bırakıp gidemez di , bu bu olamazdı o ölemezdi.

Fakat gözlerim mezar taşına ilişti. Baban gerçekten ölmüş. Zihnim üzüntüyle fısıldadı. Gözlerim de yaşlar akarken elimi toprağa dokundurup ağzımı oynatmaya başladım. Kızın artık solan bir gül oldu...

Ben bu hasrete uzun süre dayanamam baba! Ben bu ayrılığı kaldıracak güçte değilim. Sen olmadan geçen her saniye beni biraz daha eritiyor ve çaresizliğe biraz daha yaklaştırıyor.

Ben sen olmadan yaşayamam baba! Şu an yaşıyorsam, senin benden kalan hatıralarının tazeliği sağlıyor bunu. Ama gün geçtikçe, içimde büyüyen hasret dalgası, bu hatıraların üzerinden geçiyor ve onları harap ediyor. Hatıralar sadece bir süreliğine yeter ama ben hatıraları değil seni istiyorum.

Hani derdin ya hep: Bülbül gülsüz yaşayamazsa, bir çiçek susuz kaldığında solar, işte ben tamda bu haldeyim sensiz yaşıyamıyorum. Üzüntüm içimi delip geçiyor.

Kalbim sanki üzüntüden duracakmıs gibi yavaş ritmiklerle atıyordu.
Titreyen parmaklarımla toprağı sıkıca Kavradığımda içimdeki üzüntü daha da şiddetleniyor, Ağzımdan kaçan hıçkırıklarla beraber feryat ediyordum. Her şeyim olan, beni gülümseten insanı, kaybetmenin verdiği acı bulutları tepeme indiriyor,sanki gökyüzü bir anda kararıp  benim gibi karanlığa bürünüp yas tutuyordu.

Gözlerimi kapattım. Şuanda kendimi kaybedemezdim . Eğer uyursam sanki bir daha uyanmicakmışım gibi hissediyordum. Toprağın altında yatan bedeni hissediyordum. Gözlerimi havaya kaldırıp geniş mezarlıkta
dolandırdığımda yüksek sesle babamın ismini haykırdım.

Koskoca mezarda yapayalnızdım . Önümde arkamda her yerde mezarlar vardı ama eksik olan bir şey vardı üzüntüyle oturup konuşan birileri yoktu. Havaya süzülen ruhları hissedebiliyordum. Bu ürkünç ölü ruhlar Dans edercesine gökyüzüne süzülüyordu.

Delirdiğimi düşünmeden edemiyordum. Kafamı yavaşça babamın isminin yazıldığı mermer taşına yasladığımda gökyüzünün gök görültüsünü işittim. Sonunda bulutlar kim bilir kaç gündür tuttuğu acıları yeryüzüne serpicekti. Tıpkı benim acılarımı azaltmak istercesine bağırdığım gibi.

Bardaktan boşalırcasına derler ya, işte yağmur da öyle yağıyordu. Mezarlıkta olan lamba ışığının önüne baktım.

Yağmurun ne kadar yağdığını anlamak için, yağmur ne zaman yağsa hep böyle yapardım. Bunuda babam bana göstermişti. Ve şimdide öyle yapıp gözlerimi odaklanmıştım. Hava çok karanlık değildi, ama yağmurun ne kadar yavaş ve huzurlu yağdığının görebiliyordum .

Belki yağmur kalbindeki acıyı alıp götürürdü. Belki de iyleşirdi kalbim, hafifletir üzüntümü . Yavaşça ellerimi uzatıgimda ılık su ellerime temas etmişti. Tüylerimin diken diken olduğunu hissedebiliyordum.

Lütfen al yağmur. Lütfen al bu kalbime azap çektiren acıları al ve çok uzaklara götür o kadar uzağa götür ki hissetmeyeyim ...
Gözlerimden süzülen yaşları tekrar hissettiğimde ellerimi kapattim. Bu işe yaramiyordu. Lanet olsun hiç bir şey acılarımın geçmesine yaramıyordu .

Ne zamandandan beri orda öylece oturduğumu bilmiyordum hava iyice kararmıştı yağan yağmurun ardından toprak kokusu burnuma geliyor hava yavaşça esiyordu. O sırada yanıma yaklaşan bir gölge gördüm.

"Deniz hanım saat geç oldu, hava da soğudu gitsek iyi olucak,"
Gelen Nimet abiydi kendisi babamın sağ koluydu herkesten çok ona güvenirdi hatta  annem olduğuna rağmen beni ona emanet edecek kadar.

Nimet abi bana bir adım yaklaştığında hiç bir şey demeden buz gibi mermerin üzerinden kalktım , gözlerim hala dolu doluydu, son bir damla yanağımdan süzülüp babamın toprağına bir veda uğruna düştü. Acıyla gülümsedim. Nimet abi omzuma dokunup, " hadi efendim" dedi

Son kez mermer taşını öpüp derin iç çektim, ve eve gitmek için mezarlıktan çıkıp arabaya doğru ilerledik. Arabanın önüne geldiğimizde Nimet abi arka kapıyı açarak bana gülümsedi aynı şekilde karşılık verip içeriye geçerek oturdum. Ben üzüntümle cebeleşirken telefonumun titrediğini hissettim.

Yanılıyor muyum diye biraz bekledim evet gerçekten telefonum titriyordu. Telefonu elime aldım. Gözlerim ekrandan dolandı. Ayaz'ın aradığını görünce açıp açmamakta kararsız kaldım. Babamın öldüğü günün gecesinde beni banyoda intihara kalkıştığıma bizzat şahit olmuştu. O gün hala ne kadar korktuğu gözlerimin önünden bir türlü gitmiyordu.

Ama şimdi konuşmak istemiyordum. Biraz daha yanlız kalmak belki en iyisiydi. Telefonumu kapatarak çantama koydum. Ardından dağılan saçlarımı toplayıp arkaya doğru savurdum. Gözüm arabadaki aynaya kaydığında berbat bir halde olduğumu görünce başımı çevirdim. Ne halde olduğumu umursamıyordum.

Camdan geçtiğimiz yolları izlemeye başladım. On beş dakikalık yol sessizlik içinde geçmişti. Sonunda eve varmıştık. Babam olmadan bu evde kalmak istemiyordum!

Annem evde degil de dışarda olduğu zaman babam burda olduğu zamanlar burası biraz daha katlanılabilir oluyordu ama annem evde olduğu zaman babamın olmadığı zaman boğuluyordum. Sözde anne- kız ilişkimizi geliştirmeyi çalışma başlığı altında bana işkence ediyordu.

Aynı evi paylaşmak, aynı masada yemek yemek, umrumda olmayan moda programlarını izlemek, sesini duymak bu işkence yöntemleri sırasında ilklerdeyi.

Eve geçtiğimde beni beklemekte olan simru' yu gördüğümde rahatlayıp nefes aldım. Aksi halde annem olsaydı kötü geçen gecemi daha da berbat yapardı. Simru kollarını bedenime dolayıp bana destek olurcasına odama çıkmama yardım etti.

Simru küçüklüğümden beridir evimizin çalışanı olan Hayriye teyzenin kızıydı. Arada annesine yardıma gelir beni de görmeden gitmezdi .

Aramızda patronun kızı hizmetçinin kızı ilişkisi yoktu daha çok dost gibiydik.
Odama çıktığımızda Simru 'nun yardımıyla yatağıma oturup üzerimi değiştirdim. Ardından kendimi sırt üstü yatağa atıp iyice uzandım.

Sanki buz gibi bir dolaptaymışım gibi delice üşüyordum.Simru titrediğimi farkedip kalın battaniyeyi üzerime örtüp ışıkları kapatarak sessizce odadan çıktı.
Battaniyeyi omuzlarıma kadar çekip sıkıca sarılarak kendimi uykunun kollarına bıraktım.

TUTSAKWhere stories live. Discover now