13.BÖLÜM

69 47 53
                                    

Geçmişim o kadar acı doluydu ki bugünüm de  bunu devam edeceğini ve hayatım boyunca vurgularcasına geleceğime yansıyordu .

Hayatımda ilk defa babamla mutlu olabilmiştim, fakat babam vefat ettiğinde öyle bir yanılgıya düşmüştüm ki bunun farkındalığı bir taşın ağırlığı kadar şiddetli bir şekilde üzerime çökmüştü.

Babamla çok mutlu ve huzurluyduk. Neredeyse diğer yarımımış gibi hissediyordum onu, öyle güzel baba kızdık ki tüm dünyayın kıskanmasına değerdi. Lakin gitmesiyle bir yarımı boş bırakmıştı. Ona olan özlemim o kadar belirgindi ki şuan gidip mezarına sarılıp ağlaya bilirdim.

Üşüyordum. Kollarımı göğsümde birleştirdim, havanın, insanın derisini süzecek kadar çok keskin bir soğuğu vardı. Kalın giyinmediğim için kendime kızdım ne diye bu kadar ince giyinmiştim ki !

Ayrıca öfkeliydim de . İnce giyindiğim için, üşüdüğüm için, annemin babamı aldatığı için... Ondan nefret ediyordum. Ona çok öfkeliydim. Yüzünü dahi görmek istemiyordum.

İzmir'in sokağından sağa denize doğru döndüm. Sis çökmekteydi artık. Yıldızlar yavaş yavaş perdelendi. Yolda kasvetli bir duman gibi süzülüyordu adeta.

Yoldan çıkıp iskeleye doğru döndüm. Aşağıda bir kaç kamelya gördüm, adeta bana aitmiş gibi orda, kumsal taşların üzerine konuşlandırılmıştı. Bana yakın olan kamelya'ya doğru gidip  oturdum, bacaklarımı göğsüme doğru çektim ve denizin ilerisine doğru baktım.

Sisin içinde yükselip alçalan yeşil kanal ışığını belli belirsiz fark edebilmiştim. Bu öyle güzeldi ki sadece benim içinde olduğum sonsuzluk gibiydi.

Derin nefes alıp başımı geriye doğru çevirip geldiğim yolun devamını görmeye çalıştım. İki yanı aralıklı bir şekilde az ağaçlarla kaplı , binaların ve tek katlı gecekondu evlerin olduğunu geniş bir sokaktı.

Ağaçların yaprakları sokak lambaların loş sarı ışığıyla hafifçe aydınlanıyorlardı. Tek katlı gecekondu evler terk edilmiş gibi karanlığa ve sessizliğe hapsolmuştu. Sokakta agaclarin salanan yapraklarından ve kısık çıkan kedi seslerinden başka ses işitmiyordum. Sokak sessiz ve ısızdı. Kimsenin olmadığı aşikardı.

Bunun rahatlığıyla iç çektiğim sırada yan tarafta bir hareketlik görünce panikle irkilerek kollarımı gevşettim. Bundan sonra neler olacağını bilmediğim için korkum katlanarak artmaya başlamıştı bile. Bir sokak tacizcisi yada körü körüne sarhoş bir adam olabilirdi.

Ve durmadan Yürüyordu. Bana doğru geliyordu.

Kahretsin başım cidden beladaydı!

Tedirginliğim artarken güçlükle yutkundum. Hareket edemiyordum, ağzımı açıp tek kelime söyleyecek gücüm yoktu. Hareket etmeye dahi cesaret edemiyordum.

Gelen kişi bana yaklaştığı sırada alacakaranlıklar arasından onun yüzünün ışıltısını görebiliyordum artık. Adımları sabit ve çok sessizdi. Yüz ifadesi hiç bir şey ima etmiyor sessizdi.
Ve ben bu kişiyi görmemle birlikte olduğum anın tadını unutarak dona kalmıştım.

Yok artık cidden!

Az önceki bedenimde olan rahatlık hissi geldiği gibi aynı hızla yok olup gitmişti. Yerini ise  yoğun derecede hissettiğim nefret, öfke ve şaşkınlık sarmıştı.

Çünkü bana doğru gelen kişi Kutay'dı.

Hissetiğim şok sanki elektrik verilmiş gibi tüm bedenime yayıldı. Kendinden emin bir şekilde öylece karşımda dikiliyordu.

Gözlerimi kısıp kuşkuyla ağır ağır onu süzerken omuzlarımı gevşettim. Ve yaşadığım şokun etkisinden çıkıp konuşmaya başladım.

" Ne işin var senin burada, sen beni mi takip ediyorsun," tabi ya , yoksa burada olduğumu nasıl anliyacaktı ki.

TUTSAKOnde histórias criam vida. Descubra agora