3.BÖLÜM

384 317 14
                                    

Sanki bir bardağın içine sıkışıp kalmış gibiydim. Günüm bu kadar sıkıcı geçmek zorunda mıydı?

Önce o çocuğun garip korkutucu bakışları sonra onun kibirli kaba davranışları, bir insan nasıl bu kadar soğuk biri olur bilemiyorum.

Okuldan ayrılıp eve gitmek için yola koyuldum. Yürümek bana daha iyi geleceğini düşünüp Hikmet abinin gelmesine gerek olmadığını söyleyip yürümek istedim. Kulaklığımı çantamdan çıkarıp kulağıma taktım ve çok sevdiğim "Rachael Yamagata'nın Over And Over'" şarkısını açıp dinlemeye başladım evet böylesi daha iyiydi.

Kendimi şarkının huzurlu kollarına bırakıp yürüyordum, derken yanımdan hızla geçen siyah bir Mercedes yerdeki çukurluklarda biriken çamurlu suyu üzerime sıçratıp az önceki huzurlu halimden eser bırakmamıştı. Aksine öfkelenmeme ve sinirlenmeme sebep olmuştu. Okulda geçirdiğim gergin anlarımın sonunda rahat bir gün geçirmek istesem de kötü anlar bana musallat olmuş gibi peşimi bırakmıyordu.
Sinirle soluyup üstüme baktım kahretsin ki ayakkabım ve çıplak bacaklarım çamurla boğuşmuştu.

Araba ağır ağır geri vites yapıp benim olduğum yöne doğru gelip tam karşımda durdu. Kapalı ve siyah camların ardından kimin olduğunu göremiyordum.
Kapı sertçe açılırken beni bu hale koyan dengesiz herife meraklı gözlerle baktım. Gördüğüm kişiyle ağzım aralanmış elimle yumruk yapıp sıktım. Beni bu hale koyan oydu o çocuktu.

Ona bakıp kaşlarımı çattım." Sen ne yaptığını zanediyorsun," dedim öfkeli bir sesle.

O ise bana bakıp beni baştan aşağı süzerken dudaklarında beli belirsiz bir sırıtış belirdi." Fazla ıslanmamışsın ama eğer şu lânet çeneni kapatmazsan bundan daha beterini yapabileceğimden emin olabilirsin,"dedi tehtitkar bir sesle.
"Sen ciddimisin ben daha hiç konuşmadım bile," dediğimde hayretler içerisinde ona baktım.

Oysa büyük bir umursamamazlıkla omuzunu silkti." Gereksiz insanlarla konuşmaya tahammülüm yok ve hala konuşuyorsun,"dedi.

Söyledikleri karşısında gözlerimi kıstım nasıl böyle ön yargılı davranıyordu gerçekten anlam veremiyordum. Hem beni tanımıyordu bile sözlerinin altında gizli olan alayı anlamamazlıktan gelerek, ciddi bir sesle,"sen ne kada da kendini beğenmiş bir tipsin ya dünya sadece senin etrafında dönmüyor tamam mı bu dünyayı sen yönetimiyorsun," dedim sinirle.

Erkeksi yüz hatlarını çevreleyen siyah dağınık saçları ve gür kirpiklerinin altında ela gözleriyle bana bakıyor du . Bakışları sabahki gibi sert ve ifadesi anlaşılmazdı, bana yaklaşıp sertçe kolumu tutu. Kolumu sıkmasıyla canım acımıştı ve onun iri ellerinden kurtarmaya çalıştım ancak hayvan herif buna müsade etmiyordu. Acıyla inleyerek,"canımı yakıyorsun bırak," dedim titreyen sesimle. Kolumu tekrar çekiştirmeye başladım lakin bu hareketim onu sinirlendimiş, kolumu daha da sıktı o kadar acımasızca sıkmıştı ki parmaklarının izi çıktığına emindim.

"Sence bu umrumda mı?" Diye sordu kayıtsız bir sesle "babanın parasıyla büyüyüp aksi halde dünyanın kendisininmiş gibi davranan para konusu olunca canım babam olmayınca da bir hiç yapan insanlar olur ya sende onlardansin ve o kadar sinir bozucusun ki daha yeni bugün senle karşılaşmama rağmen varlığından rahatsız oldum."

Bu söylediklerinden sonra kolumu sertçe bıraktı. O kadar sert bırakmıştı ki yorgun düşen bedenimle bir iki adım geriye sendelendim. Bu söylediklerini hiç beklemiyordum. Ancak ben onun ima ettiği insanlardan değildim hiç olmadım da. Söyledikleri canımı yakmıştı, gözlerim dolmuştu bile, ve gözyaşlarım akmak için can atıyordu adeta.
O sert duruşuyla söylediklerinden hiç etkilenmeden umursamaz bakışlarla bana bakıyor du. Onun bu rahatsız edici bakışlarından kaçınıp başımı yana çevirdim.

TUTSAKWhere stories live. Discover now