S2B12-Anka Kuşu

125 20 40
                                    

Hastaneye dönüşümüzün ardından 2 gün geçmişti. Yağız'dan mühendislik öğreniyordum ve bir yandan yaşayanlarla konuşup liderlik seçiminde kime oy atacaklarını soruyordum. Gezginler beni destekleyeceğini ama seçim konuşmasında fikirlerinin değişebileceğini söylediler. Doktorlar ve Elvin Alper'den yanaydı. Can ve Zeynep benim tarafımda olacaklardı. Bu seçim biraz zor olacaktı. Aday Alper olursa kazanmam zordu. Rümeysa aday olursa biraz daha şansım yüksekti. Alper ne yapacak bilmiyordum. Konuşurken Kurtarıcılar'dan kurtulduğumuzda gideceğini söylemişti. Gitmesini istemiyordum ama onu vazgeçirmek için pek uğraşmayacağım. Günlerdir Rümeysa'nın yanında duruyor,ona bakıyordu. Zeynep'ten hoşlandığımı söylediğimde benimle dalga geçmişti ama Rümeysa'yı sevdiği tavırlarından ve gözlerinden belli oluyordu. Gözler asla yalan söylemezdi. Yarın seçim olacaktı ve odama giderek güzel bir seçim konuşması düşünmeye başladım.
******
Rümeysa: Artık daha iyi hissediyorum. Zaten sıyrıktı. Başımda dikilmene gerek yok.
Alper: Teşekkür etmenin en farklı yoluydu bu. İyi, gideyim.
Rümeysa: Tamam dur dur. Ne yapacaksın? Kalıyor musun?
Alper: Yeterince düşündüm. Bu gece Emir ile konuşmam gereken bir konu var. Sonuca göre kalacağım.
Rümeysa: Kalacağını o mu belirleyecek? Ne alaka?
Alper: O belirleyecek demedim. Zaten vedaları pek sevmem. Bakalım ne olacak...
Rümeysa: Vedaları sevmiyorum diyip gece ortadan kaybolursan,seni bulur kendi ellerimle öldürürüm haberin olsun. Gideceksen de birlikte gideriz. Sana kal demiyorum. Gitme diyorum.
Alper:Merak etme. Telsizden haber veririm. Gidip Emir'e haber vereyim. Hazırlandıktan sonra çıkarız. Gece görüşürüz.
Rümeysa: Tamam,görüşürüz.

Rümeysa'nın yanından ayrıldım ve Emir'in odasına girdim. Tek başına çalışma masasında oturuyor ve defterine bir şeyler karalıyordu.

Alper: Selam ne yapıyorsun?
Emir: Hiç. Yağız ile yaptığımız Okul tasarımını karalıyordum. Artık ihtiyacımız olmayacak. Sen ne yapıyorsun?
Alper: Konuşmaya geldim. Hazırlan ve 1 saate çıkalım.
Emir: Ne konuşacağız?
Alper: Soru sorma Emir. Dediğimi yap.
Emir: Tamam,önce Kahin'in yanına gitmeliyim. Bahçede bekle.

Bahçeye indim ve Emir de Kahin ile konuşmaya gitti...
*********
Kahin'in odasına geldim ve kapısını çaldım. Gel demesini beklemeden içeri girdim. Sandalyesinde oturuyor ve duvara bakıyordu. Gerçi kör birinin nereye baktığı önemli değildi. Yanına yaklaşıp konuşmaya başladım;

Emir: Kahin?
Kahin: Efendim
Emir: Sana bir kaç sorum var.
Kahin: Dinliyorum.
Emir: Lider olacak mıyım?
Kahin: Aday yoksa,lider yoktur.
Emir: O ne demek? Adaylar var.
Kahin: Aday yok. Lider yok. Zamanı gelince anlayacaksın.
Emir: Of, her neyse. Alper beni konuşmaya çağırdı. Gidiyorum.
Kahin: Bekle. Konuşmaya mı?
Emir: Evet. Neden?
Kahin: Hala anlamadın mı? Neyse. Huzurla ölmesine,ve geri dönmesine izin ver Emir. Ver ki bir Anka Kuşu gibi küllerinden doğabilsin!
Emir: Ne ölümü,ne doğması Kahin? Ne diyorsun anlamıyorum. Bilmeceleri bırak ve diyeceğini de!
Kahin: Bilmece yok! Anlama vaktin gelince anlarsın!
Emir: Neyse ne! Gidiyorum.
Kahin: Sözümü bitirmeden çıkma! Terbiyesizlik ediyorsun.
Emir: Acelem var. Bilmecelerinden sıkılıyorum.
Kahin: Zamanı geldiğinde sağ cebinde ona vermen gereken bir şey var. Şimdi cebine bakma. Zamanı geldiğinde vereceksin.
Emir: Al işte. Yine bilmece! Zamanın geldiğini nasıl anlayacağım?
Kahin: Anlayacaksın. Merak etme.

Kahin'in odasından çıkarak bahçede bekleyen Alper'in peşine takıldım. Uzun bir süre hiç konuşmadan yürüdük. Ormanın derinliklerinde oldukça ıssız bir yere varmıştık. Havada ki yarım ay etrafı biraz olsun aydınlatıyordu. Aklımdan Kahin'in dedikleri geçiyordu. Alper ile konuşmaya gideceğim dediğimde Hala anlamadın değil mi dedi ve gülümsemişti. Sanki Alper'in amacının farklı olduğunu söyler gibi hissetmiştim ve bu kadar yolu tek kelime etmeden yürüyünce artık tedirgin olmaya başlamıştım. Yürümekten yoruldum ve Alper ile konuşmaya başladım.

DİRENİŞ-1 "Ölülerin Çağı"Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora