[25]

250 28 0
                                    

~•.。*♡✧

Bir süre yürümek açıkçası iyi gelmişti. En azından artık o kadar gergin değil ve gereksizce sıcaklamıyordum.

Taehyun ile lunaparkta buluşacaktık ve bende arabayla gideceğim yolu evden erken çıkarak yürüdüğüm için neredeyse tam vaktinde varmış oluyordum.

Buluşma noktasına doğru adımlarken karşıdan bana doğru gülümseyerek gelen Yujin'i görmüştüm. Bende yüzme bir gülümseme yerleştirerek ona doğru yürüdüm ve el salladım.

"Ne güzel bir tesadüf böyle." Yanıma gelip sarılmıştı. Karşılık verdikten sonra ayrıldık.

"Burada görmeyi beklemiyordum seni." Şeklinde konuşmaya devam ederken bir yandan tokalaşır gibi el ele tutuşuyorduk. Rahatsız olmamıştım ama konuşmaya dalmışken ikimizde elimizi ayırmamıştık.

"Son randevum için buradayım."

"Bu işi bitireceğini söylediğini sanıyordum." Daha öncesinde ona bundan bahsetmiştim. Ama Taehyun hakkında olanları anlatmamıştım.

"O işi bitirdim aslında. Bu seferki duygularımın doğruluğunu kendime ispatlamam için önemli." Ne demek isteğimi az çok anlamış gibi gülümsemişti ama Taehyun'un birden ortaya çıkıp ellerimizi birbirinden uzaklaştırması ikimizi de şaşırtmıştı çünkü beklemiyorduk.

"Beni şimdiden aldatıyor musun? Buna inanamıyorum." Kollarını göğsünde birleştirip ağzından cık sesi çıkartmıştı birkaç kez. Açıkçası bu hali  biraz komik gözüküyordu. İster istemez içimden gülmüştüm o görmeden.

"Sen Taehyun-ssi olmalısın. Ben Yujin." Tanışmak mabında elini uzatmıştı ama Taehyun gözlerini kısıp bakmış ve sanki düşmanıymış gibi elini görmezden gelmişti. Yujin gülümsemiş ve elini indirmişti. Taehyun'un bu hareketine göz devirip konuşmaya giriştim.

"Seni aldattığım falan yok. Yujin ile yakın zamanda arkadaş olduk. Kaba davranışın ile gözümden düştün Taehyun-ssi."

Bende kollarımı onun gibi birleştirip tek kaşım havada konuştum. Dediğim o kadar şeyi duymamış gibi dediğim son kelimeye takılmış ve çocuk gibi somurtmaya başlamıştı. Bu kısa tanışmadan sonra Yujin'in gitmesi gerektiği için kısaca vedalaşmıştık.

O gidince Taehyun ailesi tarafından azarlanmayı bekleyen bir çocuk tavrına bürünmüştü. Küçükken olduğu gibi dudak büzmüş ve ellerini kenetlemişti. Gözüme sevimli gelmişti bu görüntüsü ve hoşuma da gitmişti. Ellerini ayırdım ve bir tanesini tutarak yürümeye başladım. Bunu beklemediğini biliyordum çünkü şaşkınlıktan yürüyemiyor ve bir nevi onu sürüklüyordum.

Ben önde, o arkada lunaparkın içine girmiş ve güneşin neredeyse batmasıyla da çıkmıştık. Bin bir türlü oyuncağa binmiş ve adrenalinimizi sonuna kadar tüketmiştik. Sanki hiç randevuda değilmişizde her zamanki arkadaş buluşmamızmış gibiydi.

Birkaç atıştırmalık aldıktan sonra nehrin yanında çimenliklerin üzerine kurulmuştuk. Taehyun aldıklarımızın paketini açarken  bende yere uzanmış güneşin batarken geride bıraktığı turuncu pembe pamuk şekerleri anımsatan bulutları seyrediyordum. Etrafta kimsede yoktu.

"Yorulduk ama buna değdi." Dediği şeyi ufak bir mırıldanmayla onaylamıştım. Yattığım yerde ona doğru yan dönerek açık paketlerdeki yiyeceklerden yemeye başladım.

"Randevu gibi hissettirmedi ama güzeldi." Dememle yüzü asılmıştı Taehyun'un. Onu üzmek için söylememiştim.

"Ama diğerlerinden daha iyiydi. Onlarınki çok sıkıcıydı." Burukça güldüğünde tebessüm ettim. Kollarımdan destek alıp doğruldum ve iki yanda açılan karadelik misali çıkan gamzelerinden birini öptüm. Tüm dişlerimi göstererek gülüp geri çekildiğimde afalladığı donuk gözlerinden ve o şeklini alan dudaklarından anlaşılıyordu.

"Sen şimdiden böyle yaparsan bundan sonra işimiz zor olacak Taehyun-ah~"

Atıştırmalıklara uzanmak üzereyken bir anda omuzlarımdan tutup bedenini benimkinin üstüne yerleştirmesini idrak edemediğimden sadece gözlerimi kocaman açabilmiştim.

"N-ne demek istedin?" Heyecanla konuştuğunda gülümsemiş ve yüzüme yakın olan yüzümü biraz daha yaklaştırıp bu sefer de dudaklarından öptüm. Yanakları kızarınca kahkahamı durduramamıştım. En son iddialı hareketler yapıp konuşan o değilmiş gibi bakıyordu bana ama gülmemi yanlış anladığıda kesindk ifadesinden.

"Dalga mı geçiyorsun Beom?" Gözlerini kaçırıp üzerimden kalkmak üzereyken kolundan tutup çimenlerin üzerine yatırmıştım onu. Bu sefer ona üsten bakan bendim.

"Sence dalga geçer bir halim mi var Tae? Yani evet, gülmem bu sebebiyeti vermiş olabilir ama seni öptüm bunun farkında mısın?"

"Beni daha öncede öpmüştün." Şimdi hatırlıyorum da küçükken gözüme sevimli geliyordu ve böylesine afet bir şey olacağını da bilmiyordum. Ama bildiğim bir şey varsa o da Taehyun'u ilk tanıştığımız günden beri beğeniyor oluşumdu.

"O, ilk öpücüğümü sana vermek istediğim içindi." Bana inanamaz bir halde bakmıştı. Haklıydı da çünkü o zamanlar onu bir anda öptüğümde söylediğim bahane canım istediği için dememdi.

"Öyle bakma bana. Çocuk aklımla ne diyebilirdim sanki?"

"Şimdi neden öptün o zaman?"

"Bu seferki ilk aşkımı öpmek istediğim içindi."

Olduğumuz pozisyonu bizim karşılıklı oturmuştuk. Anlam veremediğim şekilde gözleri dolmuştu Taehyun'un. Bana bakıyor ama diyeceği şeyi  ağzında toparlayamıyor gibiydi. İhtiyacımız olan tek şey sarılmaktı şu an ve bunu gerçekleştirmek için kollarımı iki yana açmıştım. Bunu bekler gibi belime hızla sarılan Taehyun'un kızıl saçlarını okşadım bende.

"Ben... Çok uzun zamandır bu anı bekledim Gyu..."

"Özür dilerim... Fark etmek için çok geç kaldım."

Sanki daha fazla yapabilirmiş gibi kollarını iyice sararken içine sokma istiyormuş gibiydi bedenimi. Saç tutamlarına minik öpücükler kondururken kollarını biraz gerdi ve kafasını göğsümden kaldırıp yüzüme baktı.

"Seni çok seviyorum ben. Öyle böyle değil. Hatta anlatama-"

"Kanıtlamak için çaba sarf etmene gerek yok. Biliyorum ben. Ama ben seni ne kadar seviyorum bilmiyorum. Ne yapacağız?" Romantik anın içine ettikten sonra sorgular bir ifadeyle bakmaya başlamıştı bana.

"Onu seni ağlatırken öğrenirim, merak etme." Dediği şeyi anlamadığımdan öylece bakmıştım. Nasıl ağlatacaktı?

"Ağlatmak?" Yerdeki paketleri toplayıp bir poşete koymuştu. Sonrasında ayaklanıp benimde kalkmam için elini uzatmıştı.

"Nereye gidiyoruz?"

"Akşam oldu eve gidelim. Yani evimize."

"Evimiz?"

"Evet, artık sevgili olduğumuza göre bizim oluyor. Aslında o fazladan odayı senin için düşünmüştüm ama boşver sen aynı yatağı da kullanırız biz."

Bu sefer o önde ben arkada el ele yürürken bir taksi çağırdı. Kısa sürede taksiye binip Taehyun'un deyişiyle bizim olan eve gelmiştik. İçeri girer girmez elindekileri bir kenara fırlatıp beni de hızla çekiştirip odasına kadar getirmişti. Hala tuttuğu elimle beni yatağa fırlatır gibi ama nazik bir şekilde oturttuğunda aklıma ancak dank etmişti öncesinde dediği şey.

"T-taehyun, düşündüm de ben seni çook ama çook seviyormuşum. Yani yatakta ağ-ağlatmana hiç gerek yok."

"Yatakta ağlayacağımı söylememiştim ama madem sen öyle istemişsin bana uyar."

Üzerindeki tişörtü çıkarıp rastgele bir yere fırlatırken bir yandan üzerime yürüyordu ve benimde yatakta geri geri sürünmeme neden oluyordu. Sanırım sonum gelmişti.

⇝⇝⇝⇝⇝
Selamlar efendim
Smut yazarak bir risk almak istemem çünkü bok gibi oluyor. Okurken feels geçiremiyorum

Neysem sonraki bölüm final
Keşke bu bölüm olsa da bölüm sayısı küsürde kalmasa pehh

Neyse blayeee
⇜⇜⇜⇜⇜

4VS1 || +×+Where stories live. Discover now