7

50 14 19
                                    

(Dodo'nun yeni saçıyla...iyi misiniz?)

(So Junghwan'ın ağzından)
Derecelendirmeden F almıştım, Jeongwoo da X almıştı. F alan sefillerin odasından çıkıp havuza geldim, amacım biraz yüzüp kafa dağıtmaktı. Havuza girip havlumu bıraktığım gibi Mibyeol'u görünce oflayıp başımı çevirdim. Şimdi bir ton konuşup başımı şişirecekti. Havlusu ile vücudunu kurulayıp bana doğru yürürken ona bıkkınlıkla bakıyordum.

-So Junghwan Bey!

-Hiç lafı dolandırma başım ağrıyor zaten.

-Burası babanın pazarı değilmiş değil mi? Acımıyorlar.

-Merak etme yakında burası da babamın pazarı olur.

-Biz de kurbanları oluruz değil mi?

-Ne bu havaların? Çok merak ediyorum ne bu tavırlar? A aldın diye mi?

-Evet. Birinci olup A aldım diye, Bay F.

-Git. Yüzeceğim biraz seninle uğraşamam.

-Sana antremanda yardım etmemi ister misin, dediği zaman iyice dellenmiştim. Bileğini tutup onu kendime çektim ve söylediklerimi iyice anlaması için kelimelerimi teker teker ve bastırarak söyledim.

-O tatlı canını yakmadan buradan git! Yoksa canını çok sıkacağım, dediğim zaman ufaktan güldü. Sinirlendiğini görüyordum ve ben de bundan zevk almıştım.

-Zavallısın, diyerek kolunu benden çekti ve ıslak saçını arkasına atıp savurarak kolum çarparak gitti. Arkasından ona bakarak yüzüme sıçrayan suyu sildim. Ellerimi belime koyup biraz sinirimi yatıştırdıktan sonra suya atladım ve yüzmeye başladım.

(Kim Doyoung'un ağzından)
Akşam hastanedeki dinlenme odasına önlüklerimizi asıp hastaneden çıkmıştık ve şimdi de yurdumuza doğru yürüyorduk.

-Bugün çok eğlenceliydi.

-Evet, bence de öyleydi.

-Her gün bu kadar eğlenceli geçerse bu dönem güzel gider. O zaman staj bir an önce bitmiş olur nasıl geçtiğini anlamayız.

-Aslında bitmesini istemiyorum.

-Neden?

-O zaman tatile gireceğiz, bu da uzun bir süre görüşemeyeceğiz demek olmuyor mu?

-Yani...o da doğru, dedikten sonra yüzü düşmüştü ve sessizleşti. Durdum ve çenesinden tutup yüzünü yukarı kaldırdım.

-Asla asma yüzünü. Gerekirse tatilde de buluşuruz.

-Biraz zor.

-Yine de, dediğimde gülümsedi ve sarıldı. Ben de kollarımı ona sıkıca dolayıp saçlarını okşadım.

(Choi Hyunsuk'un ağzından)
-Al bakalıım, diyerek iki bira getirdi Yedam, sonra yanıma oturdu. Ben de damda oturmuş gökyüzüne bakarak sevgili eşimi düşünüyordum. İlk defa oğlumdan ayrı kalmıştım.

-İyi olacak merak etme.

-Annesinin ölümünden sonra böyle bi çocuk oldu. Ne yapacağımı bilemiyorum.

-Sen de çok küçükken baba oldun her şeyi onunla öğreniyorsun, senin de suçun değildi. Daha 17 idin.

-İçim hiç rahat değil, dedim ve daha fazla konuşmamak için elimdeki birayı içmeye başladım.

-Ben buradayım merak etme, ne olursa haberim olur.

-Teşekkür ederim yakışıklı adam, dediğimde gülmüş, ağzındaki birayı burnu ve ağzıyla kenara tükürmüştü. Ben de gülüp bacağına kafamı koydum ve uzandım.

STRUGGLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin