FİNAL

447 22 13
                                    

Sahneler kesit kesit olacak. Aklınız karışmasın diye önceden uyarayım dedim.

2 Ay Sonra

"Hazır mısın?" Kafamı salladım ve mahkeme salonundan içeri girdim. Bugün Savaş'la mahkememiz vardı. Anlaşmamız bitmişti ve bugün onu gerçeğe dönüştürecektik. 

"Gelinim." Gözlerimi karşıda beni bekleyen adama çevirdim. Gülümseyerek ona ilerlemeye başladım ve ona sarılmak için kollarımı uzattım. Savaş tam bana sarılacakken Arel aramıza girdi.

"Müvekkilime sarılmanızı uygun bulmuyorum." Gözlerimi devirerek onu kolundan tutup kenara çektim ve Savaş'a sarıldım.

"Boş yapma Arel." Kollarını birleştirerek bize arkasını döndü ve mahkeme salonuna ilerledi. Bizde arkasından ilerlerken duruşma anons edilmişti. Hemen içeri girdik ve yerlerimize oturduk.  Hakim de içeri girdikten sonra neden burada olduğumuzu açıklamıştı. 

"Sayın Savcım Savaş Ay siz boşanmak istiyor musunuz?" Savaş ayağa kalkarak ceketinin düğmesini ilikledi.

"Hayır sayın hakim ben boşanmak istemiyorum. Eşimi seviyorum." Aynı soru bana da sorulduğunda aynı cevabı vermiştim.

"İkiniz de boşanmak istemediğinize göre sözleşmenizi yırtıp atarak evliliğinize devam edebilirsiniz. Mutluluklar dilerim. Duruşma bitmiştir." Teşekkür ederek ayağa kalktık ve salondan çıktık. Her şey çok basit olmuştu.

 "Akşam bir sürprizimiz var. Bu yüzden gözlerini kapat bakalım." Kaşlarımı çatarak gözlerimi kapattığımda Savaş bir şey bağlamıştı. 

"Karanlıktan korktuğumu biliyorsun çıkarır mısın." 

"Neyi çıkarayım?" Eli belime giderken boğazımı temizleyerek geri çekildim.

"Hadi gidelim." Elimi tutarak beni arabaya bindirdi ve sürmeye başladı.

Neler olacağını gerçekten çok merak ediyordum.

***

Gözlerimi açtığımda gördüğüm şeyle dudaklarım büzülmüştü. Güzel ve süslenmiş bir mekandaydık ve karşımda kocaman harflerle 'Savaş ve Peri ' yazıyordu.

"Düğünümüze hoş geldin." Gülerek bana uzattığı elini tuttum ve ilerlemeye başladım. Gözlerim kapalı olduğundan üzerimdeki gelinliği yeni fark ediyordum. Dans şarkısı çalmaya başlarken elini belime koymuş ve dans etmeye başlamıştı. Kendim İtalya'da dans ettiğimiz günkü gibi mutlu ve huzurlu hissediyordum.

Ayrıca çokça aşık. 

"Yaşadıkların kolay şeyler değildi." Dedi fısıldayarak. 

"Güçlü bir kadın oldun bunca şeye rağmen." Saçımı okşadı.

"Ancak artık yükünü bırak ve göğsüme yaslan. Artık gücün ben olacağım. Kimsenin seni üzmesine ya da zarar vermesine izin vermeyeceğim. Gülüşünü ve seni koruyacağım, belle femme souriante." Gülerek kollarımı boynuna doladım ve ona sımsıkı sarıldım. 

"Teşekkür ederim Mansour Fou." O da güldüğünde dudaklarıma minik bir öpücük kondurup geri çekilmişti. Şarkı bittiğinde erik dalı çalmaya başlamıştı. Bir kahkaha atarak oynamaya gelen Arel etrafımızda dönerek eğlenmemizi sağlıyordu. Biz bizeydik.

Arel, Doğa, Doğa'nın Sevgilisi, Selim Abi, Cenk Bey, Mine Abla, Bayan Emma ve abim. Aralarında daha önce ismi geçmiş ancak asla diyaloğunu okumadığınız birisi daha vardı.

Semih Abi. 

Yanında duran kız arkadaşıyla birlikte oynuyorlardı. Bundan 6 ay önce bir kızla tanışmış ve beni unutmuştu. Açıkçası çok mutlu olmuştum. Nikahtan sonra onu görmemiştim ancak 2 ay önce sevgilisiyle geri gelmişlerdi. Evlenmeyi düşünüyorlardı ve en güzeli de yurttan bir çocuk evlat edineceklerdi.

Peri MasalıWhere stories live. Discover now