48. Hesaplaşma

632 29 0
                                    

(Bu kısımda, Micheal ve Lucifer'ın bakış açıları anlatılacaktır)

(Yaklaşık olarak yarım saat önce, Michael'ın odası)

Tanrım o kadar öfkeliyim ki, Lucifer yanımda olsa bu bir kavga değil, savaş olurdu. Lucifer da farkındaydı, Hazel için savaş çıkarabileceğimi, onun yok edebileceğimi biliyordu. Elimdeki en değerli şey artık kılıcım değildi, buna rağmen onurum olduğunu bildiği şeyi elimden almıştı. Daha doğrusu hem onurum hem gururum olan iki değerli varlığı çaldı. Hazel'i ondan alma durumumu savunmayacağım, ama kendisi ve yaptıkları ne kadar doğruydu? Doğruluğunu geçtim, değerleri için yaşadığını iddia eden bir baş melek (ironiye gülümsedim), asi bir melek için ne kadar doğru sayılırdı? Aramızdaki uçuruma yeni bir derinlik belki de yeni bir uçurum daha eklemiştik. Eskisi gibi olmayacak kişilerin bulunduğu aşamayı bile geçmiştik. Artık düşmanlık aşamalarımızı geliştiriyor, derinleştiriyorduk. Yalnız bu mesaj benim içindi. Lucifer artık beni düşmanı olarak gördüğünü netleştirmişti. Aramızdaki ilişki hep farklıydı. Ama yeni boyutlar oluşturuyor, var olanları bırakıp, daha farklı boyutlara erişiyorduk. Aramızda var olan tüm renkler tamamen bitti. Lucifer'ın varlığı, enerjisi gibi derin ve koyu bir siyah kaldı. Şimdi de ellerimize, bedenimize ve ruhumuza düşmanlığın siyahı bulaşmıştı. Eskiden sadece asil bir siyahtı, şimdi ise koyu, değersiz, onursuz, sonsuz bir uçurumun siyahlığıydı. Tek bir kişinin tüm ilişkiyi şekillendirmesi, bizleri değiştirmesi, zamanı hepimiz açısından farklı dilimlere ayırması ve bizleri olduğumuzdan farklı konumlara koyabilmesi ne garipti, değil mi? Lucifer ile aramızdaki diğer her şeyi halledebilirdik, ama Hazel her şeyi göründüğünden daha çözümsüz kılıyordu.

Kızmak istesem kızamıyor, anlamak istesem her şey daha karışık hale geliyor, karşılık vermek istesem kendimi daha çaresiz, zor bir durumda bulacağımdan emin bir şekilde, çözümsüzlüğün pençesindeydim. İçinde bulunduğum durumdan ziyade Hazel'in yokluğu beni boğuyordu. Nefesim boğuklaştı. Dizlerimin üzerine çöktüm. Onu kaybedemezdim. Onu sevemezdi. Sevmesine izin veremezdim. Lucifer tehlikeli, ben güvenliydim. Ben limansam, Lucifer açık denizlerdi. Yokluğu beni şimdiden parçalamaya başlamışı. Ruh kabımın çoktan yırtıldığından emindim. Çünkü artık bana geri dönmeyeceğini biliyordum. Lucifer ile bağlarını, aralarında oluşan enerjinin yoğunluğunu çok önceden sezmiştim. Ama Lucifer'la aralarındaki şeyin büyüklüğü onu dengesizleştirebilirdi. Yüce Efendimiz benim yanımda enerjisinin dengelendiğini bildiğinden, bize izin vermişti. Kesin bir bildiri değilse de gizli bir onaydı.

Lucifer ile tehlikeli olsalar da sonuç karşımdaydı. Birbirleri için yaratıldıklarından emin olduğum, görmek istemediğim sonuç gözlerimin önündeydi. Korkularımın en temel kaynağı buydu, hayatım olan kişi bir başkası için nefes alıyordu. Lucifer'dan ilk kez nefret ediyordum. Bir serafim ve baş melek olan, adalet dağıtan ben, nefret duygusuyla yanıp tutuşuyor, intikam almak istiyordum. İçimdekilerin bir çözümü yoktu. Aşkın ne zaman bir mantığı veya çözümü olmuştu ki? Aşkın gözü kör, kulakları ise sağırdır. Bu laf boşuna söylenmemişti. Mantığım bile körelmişti. Tek görebildiğim, kalbimin atmasını sağlayan tek kişinin, hayatımdan çekip gitmesiydi. Lucifer, bir daha asla ondan alınmasına izin vermezdi. Onu çok iyi tanıyor, güçlerini ve sınırlarını çok iyi biliyordum. Sevdikleri için her şeyi göze alırdı.

Bizler sadece görevleri en iyi şekilde yerine getirmek için uğraşırken, o hep görevlerden daha fazlasını yapmak isterdi. Biz damla damla birleşip yağmur olmak isterken, o deniz olmayı isterdi. Asla bizimle aynı şeyleri istememiş, bizlere benzemek istememişti. Değerlerini kendi yaratmayı seçmişti. Biz kişiliğimiz için hiç savaş vermemiştik. Zaten var olan kişiliğimizi ve özelliklerimizi geliştirmeye çabalamıştık, o hep bir adım ötesini görmeye çalışmış, kişiliğini yeniden oluşturmuş, değer ve erdemlerini belirlemiş, kendisine dayatılanları asla istememişti. Onun gibi olamamıştım, olamayacaktım da.

RUH LEKESİ(düzenleniyor)Where stories live. Discover now