43. Cehennem Yemini

748 35 0
                                    

Benden kaçamazsın, saklanamazsın, çünkü ben her yerde olacağım.

Uyandığımda planımı uygulamaya hazırdım. Kapıdaki muhafızlara seslendim.

- Kralım buyurun.

- Bana Gavin'i çağırın.

- Hemen kralım.

Kapıyı kapatıp, pencerenin önüne geldim. Kalbimde bir yara varmış gibi göğsüm sızladı. Kahrolası acı. Birçok çeşidini bilen biri olarak, acıdan nefret ederdim. Acıyı tanıyanlar, kötü bir kalbe sahip değillerse bir başkasının acı çekmesini asla istemez. Ben de istemezdim, ama kötü insanlar acı çekerken de umurumda olmazdı. İşim onları cezalandırmaktı. Ama diğerlerinin acı çekmesini istemezdim. Acı herkesi değiştirecek kadar güçlü bir olgudur, seviyesine göre dayanma gücünü azaltır. Gerçek acıda sesler size erişmez, acının kendine ait frekansı sizi ele geçirir. Konulamazsınız, çünkü onlar sizin yerinize konuşur.

Ben gerçek acıyı bildiğim için, bu hissi sevmiyordum. Peki bu acı neydi? Karanlığımı koyulaştırırken, diğer acıları da su yüzüne çıkarmıştı. Derin bir nefes alıp verdim. Gözlerimi kapayıp, acıyı bulmaya çalıştım. Biri içimdeki ışıkları alıp, sanki beni geride bırakmıştı. Düşüncelerim beni şaşırtsa da acıya odaklanmaya devam ettim. Hayır, biri ışığımı çalmıştı. İçimde bir melodinin sesini duydum, rüyamdaki notalar zihnimde yankılanırken, acı azaldı. Bu notalar acının frekansını bile bozabilecek güçteydi. Elim kalbime gitti. Hatırlamam gereken bir şey vardı. Neydi? Elim, istemsiz dudaklarıma gitti. Dudaklarım yandı. O melodi neydin nesiydi? Kimdi? Şokla gözlerim açıldı. Sormam gereken soru bu muydu? Daldığım düşüncelerden, Gavin'in odaya girmesiyle sıyrıldım.

- Kralım, beni emretmişsiniz.

Yüzümü görünce endişelenip, hemen yanıma yaklaştı.

- Kralım? İyi misiniz?

- Korkma iyiyim, bir şey düşünüyordum. Gavin, beni iyi dinle. Bu akşam dört kişilik bir yemek organize edeceksin. Tüm sorumluluk sende, katılım da zorunlu olacak.

- Tabi kralım. Davetlilerimiz kim?

- Azazel, Cain ve Lilith.

Duraksadı, şaşırması normaldi. Onlarla aynı masaya hiç oturmazdım. Ne bu kadar kıymetlilerdi ne de güvenilecek tiplerdi. Gavin, bana çok değer verirdi. Belki benim ona verdiğimden daha fazla kıymet gösterirdi.

- Endişelenme, yapılması gereken hassas bir iş var. Onların özellikleri ve becerilerinden faydalanmam gerekiyor.

- (Saygıyla eğildi) Tabi kralım. Siz en iyisini bilirsiniz. Yemek menüsüyle ilgili istediğiniz özel bir şey var mı?

- Herkesin sevdiği şeyi hazırlat, ama abartılı bir masa olmasın.

- Emredersiniz kralım. Saat kaçta gelmelerini istersiniz?

- Akşam 7 olabilir.

- Tabi ki. İlacınızı bir saat sonra öğle yemeğinizle getireceğim. Bunun haricinde, benden istediğiniz bir şey var mı?

- Yok Gavin. Akşama kadar dinleneceğim.

- Tabi kralım.

Sessizce önümde eğilerek, odadan çıktı. Bir süre gözüm boş gözlerle manzarayı izledim. Kimsin sen? Bu notalar kime aitti? Şu anki durumumla bir ilgisi var mıydı? Aklım, hemen işaretsizin enerjisine takıldı. İşaretsiz bana neden gösterilmiyordu? Nasıl beni güçsüz bırakabilmişti? Dahası o gün hissettiklerimi açıklayabilecek tek bir şey yoktu. Bana neden bilgi verilmiyordu? Amaç beni mi yoksa kendilerini korumak mıydı? Ya da işaretsizi mi koruyorlardı? Ne olmuştu da uyutuluyordu?

RUH LEKESİ(düzenleniyor)Where stories live. Discover now