17. Bölüm: CAM KIRIĞI

Start from the beginning
                                    

Şiir... Bunun geçmişinin neresinde olduğunu anlamlandırmaya çalıştı. O bilinmeyen dönemde kaçırdığı ne olabilirdi? Hayat, en dikenli yüzüyle kaderine gülümsediğinde o, zamanın yersizliğine kurban olmuştu. Belki de bu yüzden zamanla savaş olmayacağını anlamıştı.

Parmaklarının arasında sigarasının bulunduğu eliyle direksiyonu tekrar çevirirken diğer eliyle ensesini yavaşça ovdu. Dudaklarının arasından sertçe verdiği nefes, beynindeki kurtların azalmasını engelleyememişti. Annesi neden şiir demişti?

"Öldürdüm..."

"Şiir yüzünden..."

Annesi belki de bu yüzden bu hâldeydi. Hayır, bu olamazdı. O, katil olamazdı. Evet, belki de intihar etmiş olma ihtimalleri saçma olsa da ortada bir katil yoktu. Bu belirsizliğe bir şiir mi sebep olmuştu? Annesi neden bu cümleyi kullanmıştı? Kafasını hızla iki yana sallayıp sigarasının son demini içine çekerken telefonun zil sesi zihninde dans eden kurtları duraksatmıştı.

"Merhaba Yavuz Bey." Arayan Ezgi'ydi.

Aralık camdan sigarasını rüzgara teslim ederken konuştu. "Merhaba Ezgi Hanım."

"Yavuz Bey bu akşam müsait misiniz?" Ezgi'nin sesinde mahcubiyet vardı.

Dedektif'in kaşları istemsizce çatılırken içinde sebepsiz bir kıpırtı oluştu. "Evet, müsaitim. Şu an eve gidiyordum. Bir şey mi vardı?"

Hattın karşısında olan Ezgi nefesini verdikten sonra konuşmaya başladı. "Evet, bu kadar erken bir gelişme olmasını beklemiyordum. Gökçe'den haber geldi." Sesinde mahcubiyetin yanında heyecanın da tınısının olduğunu Dedektif Yavuz fark etmişti. Ezgi'nin arkadaşı dün şahit olduğu olay sonucunda tamamen aklından çıkmıştı.

"Bu kadar hızlı mı geliyormuş şerefsiz?" sinirlenmeye başlamıştı. Yavuz'a göre böyle iğrenç varlıklar insan ismini taşımamalıydı.

"Evet, mesajlarına cevap vermiş. Muhtemelen akşam burada olur. 'Yanına geleceğim kızım.' Gibi iğrenç bir cümle zırvalamış. Gökçe'de sadece 'Tamam' olarak cevap vermiş."

"Bana attığınız adrese gideceğiz değil mi?"

"Evet dün size attığım adrese gideceğiz."

Yavuz, bileğindeki saate baktığında havanın erken kararacağı gerçeğini göz önünde bulundurarak istikametini Ezgi'nin evine çevirdi.

"Öyle bir cevap vermesi mantıklı olmuş. En azından normal bir baba kız konuşması gibi gösterilip sonrasında taciz olduğu ispatlanılır."

"Aynen öyle. Ben de bu şekilde düşündüğüm için mesajlarına doğal bir şekilde cevap vermesini istedim Gökçe'den. İstediğimiz gibi tuzağa düşecek şu an. Bu yüzden çok heyecanlıyım." Sesinden belli olan heyecanını Ezgi söylemeden Yavuz fark etmişti.

"Tamam o hâlde hava kararmaya başladığında hazır olun. Bu gece bir suça şahitlik yapacağız."

Hattın karşısında olan Ezgi'nin dudaklarından minik bir kıkırdama döküldü. "İlk defa şahit olacağımız bir şey değil." Cümlesinde hüznünün neşeye bürünmüş gölgesi vardı.

Dudakları yukarı kıvrılırken cevap verdi. "Evet, doğru söylüyorsunuz. İlk değil. En azından bir şokla karşılaşmayacağız. Neyle karşılaşacağımızı biliyoruz ve kiminle karşılaşacağımızı. Üstelik bizim hazırladığımız tuzakla avlayacağız onu."

"Bir avcılık yapmadığımız kalmıştı zaten." dedi Ezgi acının tatlı tebessümünü sesine yansıtarak.

Dedektif Yavuz telefonu kulağına daha da bastırarak gülümsedi. "Yerine göre av, yerine göre de avcı olmakta fayda var. Bu hayatta yaşamak istiyorsak bazen kendimizi av gibi gösterip karşımızdakini avlayabiliriz."

ÖLÜMCÜL SIRWhere stories live. Discover now