ARA BÖLÜM

8.7K 497 1.4K
                                    

Selamlar,dövmeyin beni acıyo...

*Bölüm Dear Door adlı webtoondan esinlenilmiştir.

**Lord-hizmetkâr ilişkisi vardır.

Yorum yapmayı unutmayınn!!!! İyi okumalar<3

KILIÇ KALKAN
✧✧

Uzun kıyafetim yerde sürüklenirken kana bulanmasını umursamadım. Elim yüzüm kan içerisinde kalmıştı zaten. Elimdeki kılıç toprak zeminde bir çizgi çekerken evin bahçesinden çıkmak için acele etmiyordum. Kahverengi gözlerime bir gölge düşmüş,şapkamdan firar eden birkaç koyu tutam terden ıslanıp yüzüme yapışmıştı. Etrafıma baktım istemsizce,yerde yatan cansız bedenler bende hiçbir şey hissettirmedi. Haketmişlerdi,ihanetin bedeli ölümdü biliyorlardı. Dişlerimi sıkarken ana kapıya yaklaşmıştım. Kapının yanında bir karartı gördüğümde kaşlarım çatılmış,kılıçtaki elim sıkılaşmıştı.

Gördüğüm şeyle gözlerim açılırken şaşırmadan edememiştim.

"Hım,hayatta kalan bir insan mı?" dedim.

Genç bir çocuktu gölgenin sahibi. Duvara yaslanmış,titrek zayıf bedeniyle bana bakıyordu. Benim duraksamamı fırsat bilip bana doğru gelmeye başladığında sadece bekledim. Bu bedenle bana bir şey yapamazdı sonuçta.

Bana yaklaştıkça çökmüş yüzünü daha net seçebiliyordum. Kahve gözler,kahve saçla klasik bir görünüşe sahipti. Kurumuş dudakları,mor göz altları,çelimsiz vücudu onun bir köle olduğunu haykırıyordu. Buradaki köleleri gören diğer milletlerin köleleri hallerine şükrediyordu neredeyse. Kurak ve verimsiz topraklardı,halk bile o kadar zengin değildi.

İyice yaklaşan çocuk hızla elini kaldırdığında kaşlarım çatıldı. Bana vuracağını düşündüğüm ellerine bakıp, eski kıyafetlerine sürmeye başladı. Öyle siliyordu ki pantolonunda bir delikte onun açacağını düşünmüştüm. Uzanıp kıyafetimi tuttu,

"Efendim," dedi kuru bir sesle. Dilsiz değildi demek...

"Hizmetçiye ihtiyacınız var mı?" diye devam ettiğinde ağzımdan çıkan 'Ha?' tepkisine engel olamamıştım.

"Ben istediğiniz her şeyi yapabilirim efendim. Yeter ki beni yanınıza alın,çok yemek yemem soğuğu da dert etmem." dedi titrek sesiyle. Başını kaldırıp bana baktığında gözlerinin yaşla dolduğunu görmüştüm.

"Lütfen sizinle gelmeme izin verirseniz her şeyi yaparım."

Dizi çöküp yalvaracak gibi görünüyordu ama muhtemelen zaten  ezilmiş gururu buna izin vermiyordu.

"Öyle mi?" dedim.

"Adın ne senin çocuk?" Üzerine hafifçe eğildiğimde,

"Ben.." dedi.

"Benim adım Jungkook." diye devam etti.

En fazla on sekiz olan çocuğa baktım uzunca. Onu yanıma alırsam ne yapacaktım ki? Zaten fazlasıyla hizmetkârım vardı.

"Tamam." dedim aniden. Bununla yü aydınlanırlen elinin tersiyle yüzünü sildi. Yüzündeki tozlar yaşlarla çamura dönmüştü ve bu hareketiyle yüzüne dağılmıştı.

Kılıcımı dışarıda tutmanın bir anlamı olmadığını anladığımda kaldırdım. Kılıcı gören çocuk titredi,ona bakarak kınına koyduğumda beraber evin bahçesinden ayrılmıştık.

yavaş kardeşim [taekook]Where stories live. Discover now