23

16.9K 1.2K 1K
                                    

Tae,

Elimdeki gitarı gelişi güzel tıngırdatıp şarkıma devam ettim.

"GECEEENİN ALTISII.." nefes alıp tekrar tıngırdattım.

"Aç lan kapıyı yarrağımın başı..." diye devam ettiğimde yanımdan geçen teyzenin birisi cık cıkladı.

"Teyze hayatımın aşkı beni terk etti,dün akşam saat ondan beri dışarıda ölmeyi bekliyorum ayıp yani.." dediğimde kadın,

"İyi yapmış,terbiyeni takın çocuğum böyle terbiyesiz olursan terk de eder şey de." deyince bir error verdim.

"Ama şey derken?" dememe kalmadan topuklayan teyzeyle işime geri döndüm.

"Penceresiz kaldım anne.." Tam olarak ne oluyordu?

Sonunda beklediğim an gerçekleşmiş her sabah yaptığı gibi camdan sarkarak kendine gelmeye çalışan Jungkook camını açmıştı.

Yeni uyandığı için beyaz olan teni,şiş yüzü ile hâlâ güzeldi. Kollarını kaldırıp gerindikten sonra gözlerini ovuşturdu. Sevgim kalbimden taşarken yanında olsaydım muhtemelen yanaklarını ısırırdım.

"JUNGKOOK! AŞKIM AFFET BENİ." diye bağırdığımda sıçrayarak aşağıdaki beni buldu gözleri. Kaşları çatılırken elimdeki gitara baktı.

"Sen ruh hastası mısın? Bu soğukta ne yapıyorsun ulan?" dedi acımasızca.

"Kovdun ya beni,evsizim." dediğimde dudaklarını dişledi. Yapma yapma...

Sinirleri bozulmuş gibi garip sesler çıkararak gülüşünü bastırmaya çalıştı. 

(anlatamadim xxğğığıkkk gibi sesler cikariyoruz ya gulmemeye calisirken (hava kaciran tup gibi))

"Tae.. Sana bir haberim var." dediğinde mutlulukla ayağa kalktım. Dayanamamıştı tatlığıma tabii,affedecekti beni.

"Senin kendi evin var gerizekalı." deyip yukarı daireyi işaret ettiğinde beynimden vurulmuşa döndüm.

Elimdeki gitar düşerken dün gece ne zorluklar çekerek ayakta kaldığımı hatırladım. Bankta uyumaya çalışırken köpeğin birisi montumu parçalamaya çalışmıştı,hırsızın biri az kalsın telefonumu çalacaktı.Yağmurda,karda,çamurda hayatta kalmaya çalışmıştım.

Hızla cebimi kontrol ettiğimde elime değen metalle iyice bayılacak duruma gelmiştim.

"Kafamı sikeyim.." diye mırıldanıp kendimi bıraktığımda bahçe kapısından bana doğru koşan Jungkook beni son anda yakalamıştı. Yerde uzarıken gökyüzüyle arama giren sevgilime baktım.

"Ben malım." dedim ağlamaklı sesle.

"Yeni mi anladın" diye alay ettiğinde kucağında çırpındım.

"Ulan biz seninle estetik bir şekilde sevişmiş insanlarız nasıl askerlik arkadaşına döndük?" diye kızdım konudan alakasız.

"Beynini kaybettiğinden beri böyleyiz."

"Düzelelim." deyip ensesinden çekerek dudaklarımızı birleştirdim. Sabah erken saatlerde olduğumuz için rahattık. Yumuşak dudaklar dudaklarımın arasında ezilirken dilim ağzının içerisine kaydı. Kalbim patlayacak gibi atarken daha fazla baskıladım.

Yetmiyordu... Onu alıp içime sokasım vardı.

Yavaşça ayrıldığımızda kısık gözleri ve gülümseyen dudaklarıyla gözlerim doldu. Dolan gözlerimi görünce şaşıran Jungkook elini yüzüme getirip göz kapağımı okşadı.

"Sen bitmişsin he." dediğinde alt dudağımı ısırdım.

"Bitmek ne demek yarrağım,ölmüşüm."

Kafam beton zemine çarptığında inleyerek elimi başıma attım.

"Lan iyi misin?" dedi Jungkook bana kıyamayıp.

"Cidden öleceğim sanırım."

**
Bölümü yazarken içim çok sıcaktı,sevgilerini cidden hissederek yazdım:"))

(en son hiyarin finalinde ve eflanin tamaminda boyle hissetmistim AGLİOM)

sevgiyle kalın~~

yavaş kardeşim [taekook]Where stories live. Discover now