İlerleyerek odadan çıkacaktım. Bunun için Yıldıray beyin yanından geçmem gerekiyordu ve bu beni oldukça geriyordu. Göz temasımızı bozarak ilerledim. Yıldıray beyin yanından geçip kapıya ulaşmıştım. Kapının kulpunu indirmek üzereydim ki Yıldıray beyin duymak istemediğim bir sorusunu duymuştum. "Benimle bir şey konuşmak istediğini sanıyordum Doğa?" Ağzımı 'Harika' der gibi oynattım. Gözlerimi bir saniye yumup arkamı dönmek için kendime hazırlanma süresi tanıdım. Topuklarımın üzerinde dönerek Yıldıray bey ile göz teması kurdum. Sağ elimi kafamın üzerine koyarak "Ah, evet. Aklımdan tamamen çıkmış." Eliyle masasının önünde ki koltuğu gösterdi ve kendi masasına doğru ilerlemeye başladı. Yıldıray bey çoktan oturmuştu fakat ben hala koltuğa bakıyordum. Yıldıray beyin boğazını temizlemesi ile ayaklarımı halıya sürterek koltuğa ilerledim. Ses çıkartmamaya özen göstererek deri koltuğa oturdum ve gözlerimi parmaklarıma sabitledim. Parmaklarımla oynadığım sırada kafamdan türlü türlü yalanlar düşünüyorum.

Yıldıray bey beni bu zahmetten kurtararak konuya girdi. "Bana kalırsa ilk önce üçünüzün neden burada, bu halde olduğunu konuşmalıyız." Bazı kısımları atlayarak anlatmaya başladım. Özellikle neden odasında olduğum kısmını atlayarak. "Sizinle bir şey konuşmak için odanıza gelmiştim. Sizi odanızda göremediğimde çıkacaktım fakat gözüm kütüphaneye takıldı. Burada zaman geçirmek için kitap okumanın iyi bir fikir olacağını düşünüyordum."

'Gereksiz bilgi verip saçmalamayı kes Doğa!' Yine haklıydı.

"Kitapları incelerken kapı açıldı ve sizin geldiğinizi sandım. Karşımda Kayrayı gördüğümde korkmuştum ve bu yüzden de ağladım. Birkaç dakika sonrada odaya Rüzgar girdi ve ben... V-ve ben masanın altına saklandım. Sanırım beynim Rüzgar'ı kahraman olarak algıladığı için bilmiyorum güvende hissettim. Sonuçta bir kere beni Kayra'dan kurtarmıştı. İşte o arada Rüzgara sarılmak için o hale geldim." Yüzümün kızardığını hissediyorum. Çok hızlı konuşmuştum ve nefesim hızlanmaya başlamıştı. Gözlerimi Yıldıray beye kaldırdım ve bana devam etmemi söyledi. "Kayra, Rüzgara neden ondan korktuğumu sormaya başladı. Hatırlamıyor musun diye sordum ve bana hiçbir şey hatırlamadığını söyledi. Sonra zaten siz gelene kadar o durmaya başladık."

"Evet, Doğa Kayra sana yaptıklarının hiçbirini hatırlamıyor. Zihninde o gün olmadan önce iyi vakit geçirdiğiniz zamanlar var. Ne yaptığını ona söylemedik. Tedavisi için."

"Neden hatırlamıyor?"

"Sana bunu anlatırsam Hasta-Doktor gizliliğini ihlal etmiş olurum, üzgünüm."

"Kayra bana bir sürü kişiliği olduğunu ve bunlar arasında geçiş yaptığı sırada hatırlamadığını anlattı."

"Her neyse Doğa. Kayra iyi bir çocuk. Sadece dediği gibi farklı kişilikleri var ve bunlar tehlikeli. Senden, Kayra'dan uzak durmanı istemek zorundayım. Hem onun tedavi süresi için yararlı olacak hem de sen güvende olacaksın."

"Anladım."

"Başka bir şey?"

"Ha-hayır yok efendim." Dedikten sonra ayağa kalktım ve başka bir şey söylemeden odadan çıktım. Kapının önünde Rüzgar ve Kayra ile karşılaştım. Yüzlerine bir kere bakıp ilerlemeye başladım. Arkamdan gelen sürtünme sesi ile arkamdan geldiklerini anladım. Bir an önce onlardan kurtulup odama gidebilmek amacıyla adımlarımı hızlandırdım. Birkaç adım sonra biri koluma yapışıp hızla beni kendine çevirdi. "Ne yaptığını sanıyorsun?" Rüzgarın öfke ile bakan gözlerine karşılık ifadesiz kaldım. Gözüm biraz arkamızda sırtını duvara yaslamış, eli ensesinde ve boynu eğik Kayrayı fark etti. Çok yakınımda olan Mavi gözler yerine Kayra'ya bakıyordum. Kayra fark edip kafasını kaldırdı ve o da gözlerini benim gözlerimde sabitledi.

Rüzgarın beni iki kolumdan tutup sarsması ile bakışlarımı tekrar Rüzgara çevirdim. Aklıma dosyasında okuduğum şeyler geldi. Küçük mavi gözleri ile Anne ve Babasının ölümlerine şahit olmuştu.

Gözlerim tekrar Kayrayı buldu. Bizi izliyordu. Beni korkutmak istemediği için uzakta durduğunu anlıyordum. Bu haliyle onu içimden affetmiştim. Fakat yine de kendim için ondan uzak durmam gerekiyordu. Ondan uzak durabilmek için Rüzgardan da uzak durmam gerekiyordu. "İkinizde benden lütfen uzak durun." Rüzgar kollarımı yavaşça bıraktı. Gözleri ifadesizdi. Kayra'ya baktım. Rüzgarın aksine gözlerinde bir sürü duygunun izleri vardı. Pişmandı. Ne yaptığını hatırlayamıyordu ama çok pişmandı.

Sonunda odama ulaştığımda koridora dönüp Kayra ile Rüzgara baktım. Kayra bana baktı ardından Rüzgarın omzuna elini koydu. "Pislik heriflerin tekiyiz." Rüzgar omzunda ki ele baktı ardından kafasını arkasında ki Kayra'ya çevirdi. Kayra, Rüzgarın omzuna hafifçe iki kere vurdu ve ilerleyip odasına girdi. Rüzgar durduğu yerden hala bana bakıyordu. Odamın kapısını açıp içeri girdim. Ruhsuzca iki pencere arasında kalan çalışma masasına doğru ilerledim. Sandalyeyi çektim ve oturdum. Kafamı iki elimin arasına alıp gözümden düşmemek için inat eden yaşlarıma izin verdim. Acımasız iç sesime aldırmayarak devam ediyordum.

'Güçsüz.'



**************

Yazardan;

Olaysız ama bazı soruların cevaplandığı bir bölüm oldu. Beğendiğinizi umuyorum. Eleştirilerini bekliyorum arkadaşlar. Uzuun uzun yorumlarınız için sabırsızlanıyorum. Oy vererek de destek olmayı unutmayın. Görüşmek üzere...


Zamansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin