1.Bölüm (TANITIM)

1.2K 32 13
                                    

MEDİADAKİ- HİKAYENİN TANITIMI :D

*****

Hayat her zaman boş gülüşlerden nefret edermiş. Yaşayacaksan her duyguyu tam yaşamalısın. Acısı ile tatlısı ile her şeyi en derininde hissetmelisin. Melek, öyleydi. Tam anlamıyla o hayattı. Aşk denilince gözleri kapanırdı. Yolun sonu bilinmezlik ve karanlıkta olsa giderdi. Çünkü o adı gibi melekti. Kötülük düşünmez, fedakâr bir kadındı. O Fatih'e karşılıksız koşulsuz âşık olmuştu. Bu aşkın ona yaşatacaklarından habersizdi.

Fatih ile yedi yıl önce tanışmışlardı. Melek yedi yılını bu adama feda etmişti. Fatih savcı olacaktı. Durumu iyi olmadığı için Melek çalışırdı. Kazandığı para ile Fatih'in okumasına yardım ederdi. Geri kalan parayı ise babası ile Fatih'in ailesine bakardı. Melek'in babasının pastacı dükkânı vardı. Evlerinin altında, içinden eve de geçilebilen kapısı vardı. Melek, hayallerinin peşinden gitmeye karar vermişti. O da babası gibi çok iyi pastacı olmak istiyordu. Bir yarışmaya katıldı. Heyecanla bu yarışmadan haber gelmesini bekliyordu. Fatih ise okulunu yeni bitirmişti. Devletin artık savcısı olmuştu. İlk iş günüydü. Heyecanlıydı, mutluydu. Onun okumasını sağlayan kadına minnet borçluydu. Ama bilmiyordu yaşayacakları geri dönülmez felaketi. İşten çıkar çıkmaz soluğu kuyumcuda alır. Melek'e evlenme teklifi edecektir. Ona mutluluk verme zamanı şimdi ondadır.

****

Demir, çok zengin bir ailenin haylaz oğludur. Ailesinden gizlediği sevgilisi Zeynep onun her şeyidir. Ama Demir bu kızı ne kadar çok severse sevsin babasının sözünden dışarı çıkmaz. Zeynep'i yapayalnız bir başına bırakır. Bir ay olmuştur. Tam tamına Zeynep'ten ayrılalı bir ay olmuştur. Ne yaptığını, nerede olduğunu bilmemektedir. Beraber gizlice yaşadıkları eve defalarca gider. Ama Zeynep yoktur. Demir onsuz nefes alamadığını hisseder. Babasını ne kadar dinlerse dinlesin bu kıza kör kütük âşıktır. Gelecekte olacaklardan habersiz arar sevdiğini. Ve o telefon defalarca ''Aradığınız numaraya ulaşılamıyor.'' Demektedir. Demir her seferinde kalbine yumruları yer. Aşk, ulaşamasa da sevmektir. Onunki de aynen böyleydi. O ulaşamasa da severdi.

Demir yine bir bara gitmişti. Bilincini kaybedecek kadar çok içiyordu. Belki de buydu onu kısa süreliğine durduran. Bardan çıktığında kapıdaki adamdan ''Yedek sürücü verin.'' Dedi. Ayakta bile zor duruyordu. Ama karşısında dikilen yedek sürücünün kız olduğunu fark edecek kadar kendindeydi.

Melek tüm güzelliği ile karşısında elini uzatmış duruyordu.

''Bey efendi anahtarı verin artık.'' Dedi. Demir kaşsısındaki kıza bakıp sırıtmaya başladı. ''Umarım kullanmayı biliyorsun.'' Dedi. Melek oflayarak elinden anahtarı aldı. Demir'i arabaya bindirdikten sonra kırmızı üstü açık arabanın sürücü koltuğuna oturdu. Kendi kendine derin nefes alıp arabayı çalıştırdı. Uzun yolu giderken defalarca Demir'e dönüp ''Nereye götüreceğim sizi? Beyefendi! Allah'ım sabır ver. Size diyorum.'' Diye bağırdı. Demir gözlerini açtığında serin havayı ciğerlerine çekti. Hala aklı Zeynep'teydi. Neredeydi? Kiminleydi? Ne haldeydi? Hiç birinin cevabı yoktu.

Melek öğrendiği evin önünde durdu. Ama Demir uyumuştu. Melek gülümseyip ona biraz yaklaştı. Sağ eli Demir'i dürtüp ''Bakar mısın? Hey! Alo! Şey... Evinize geldik. Baksana bir!'' derken Demir tek gözünü açıp ''Alo nedir ya? Diğerlerini anladım da Alo ne?'' dedi. Ama bu kelimeyi bu kızdan duymak hoşuna gitmişti. Derin nefes alıp ''Ah! Yedek sürücü yardım et.'' Dedi. Melek hızla arabadan inip Demir'in tarafına geçti. Kapısını açtıktan sonra Demir'i kolundan tutup çıkardı. Bu adamla bir daha karşılaşacağını hiç bilmiyordu. Keşke de karşılaşmasaydım diyeceği zamanların olacağını bilmiyordu. Demir'i evine bıraktığında elleri birleşti. Melek heyecanla yatakta uzanmış yorgun adama baktı. Demir derin nefes alıp ''Aşk hep böyle acıtır mı?'' dedi. Melek o an Fatih'i düşündü. Onun için her acıya evet diyebileceğini fark etti. Gözleri dolarken dudakları tatlı bir tebessümdeydi.

''Aşk, hayat gibidir. Hem acı hem de tatlı duyguları yaşatır.'' Dedi. Demir bu cümleye gülümsedi. Bu söz ona iyi gelmişti.

''Aşk... Aşk hayat gibidir. Hem acı hem de tatlı duyguları yaşatır. Güzel söz yedek sürücü...'' Dedi. Elleri ayrılırken Melek anahtarı bıraktı. Tam çıkacağı an Demir yeniden seslendi.

''Nereye? Paranı almadın.'' Dedi. Bu sözleri söylerken bile uyukluyordu. Acele ile cüzdanını Melek'e fırlattı.

''Ne kadar gerekiyorsa al. Sonrada git.'' Dedi. Melek elindeki cüzdanı açıp elli TL aldı. Yeniden cüzdanı yatağın kenarına bırakıp hızlı adımlarla çıktı. Melek karanlık sokakta ilerlerken telefonu çaldı. Ekranda 'Aşkım' yazsısını görünce kalbi uçuşurken açtı.

''Fatih! '' dediğinde gülümsemesini durduramıyordu. Fatih bu güzel sesin karşısında tebessüm etti. O kadar neşeliydi ki bu ses onu da heyecanlandırıyordu.

''Melek, hadi hazırlan sana sürprizim var.'' Dedi. Melek yolda olduğu için koşmaya başladı.

''Tamam, ama ben işten yeni çıktım. İki saat sonra buluşalım mı?'' dedi. Fatih gülümseyip ''Çabuk ol. Bekletme beni.'' Dedi. Elinde ki ince tek taşlı yüzüğe bakarak... Keşke param olsaydı dedi. Daha pahalı şeyler almak isterdi Melek'e. Onu daha da mutlu etmek isterdi. Yağmur döküştür meye başlamıştı. Yeryüzü ıslanırken Melek çoktan eve gelmiş beyaz elbisesini giymişti. Heyecanlıydı. Hissediyordu. Yıllardır beklediği teklifi alacaktı bu gece. Melek aşağı indiğinde Fatih beyaz eski arabaya yaslanmış onu bekliyordu. Melek'in güzelliği görünce gülümsedi. Elindeki siyah şemsiye ile koşup sevdiğinin elini sımsıkı tuttu. Melek heyecanla ''Nereye gidiyoruz?'' dedi. Fatih gülümseyip ''sürpriz dedim ya. Söylemem ...'' dedi. Melek gülümseyip arabaya bindi. Fatih şemsiyesini kapatıp Melek'in ona aldığı beyaz arabanın şoför koltuğuna oturdu. Heyecanla sürprizini yapacağı lokantaya sürdü. Küçük bir lokantaya girdiklerinde mum ışıkları ile aydınlanıyordu. İkisi karşılıklı oturup yemek siparişi verdiler. Fatih heyecanlanmıştı. Orkestradaki arkadaşları ile anlaşıp kendini sahneye attı. Elindeki mikrofona sımsıkı tutunurken gözleri Melek'teydi. Bahadır Tatlı Öz'den Beni Yak'ı söyledi. Mikrofon hala sıkıca elindeyken Melek'e kenetledi gözlerini.

''Benimle evlenir misin Melek?'' dediğinde Melek gözyaşlarını tutamıyordu. Yerinden kalkıp koşarak sarıldı Fatih'e. Bu son sarılışıydı bilememişti. Parmağında ince tek taş yer bulurken onları hayranlıkla izleyen Zeynep'le göz göze geldiler. Zeynep, Demir'i çok özlüyordu. Eli karnında ki Demir'den ona kalan parçadaydı. Mutlu çiftte yaklaşıp '' İnşallah çok mutlu olursunuz.'' Dedi. Melek ile Fatih birbirine sımsıkı sarılırken ''Teşekkür ederiz.'' Dediler. Zeynep onlardan uzaklaşıp bir masaya oturdu. Cebinden telefonunu çıkarıp Demir'i aradı. Demir telefonunun sesi ile gözlerini açtı. Ekranda ''Kalbim' yazısını görünce endişe ile açtı.

''Zeynep! Neredesin?'' diye bağırdı. Zeynep gözyaşlarını sildikten sonra yeniden karnını tuttu.

''Her zaman buluştuğumu lokantadayım. Beni al buradan.'' Dedi. Demir hemen odadan fırlarken ''Tamam geliyorum. Bekle beni.'' Dedi. Ama Zeynep onu duymamıştı. Karşısında gördüğü adamdan kaçmak için hızla masadan kalktı. Koşarak lokantadan çıktığında yağmurda ıslanıyordu. Bebeğine sımsıkı tutundu ''Seni benden almalarına izin vermeyeceğim.'' Dedi. O koşuyordu ama ardında kötü adam takipteydi.

Melek ile Fatih lokantadan çıktılar. El ele ilerlerken sürekli konuşup gülüşüyorlardı. Zeynep uzanıp Fatih'i öptüğü sırada kamyonun korna sesi ile hızla ayrıldılar. Fatih direksiyonu sola kırdığında araç nemli asfaltta kayarak yasak bölgeye girdi. Ve büyük gürültü ile bilinmeyene çarptı. Melek alnını vurduktan sonra gözlerini araladı. Yağmurun şiddetinden göz gözü görmüyordu. Sanki dünyadaki tüm sesler durmuştu. Sadece yağmurun sesi duyuluyordu. Fatih arabadan çıktığında gördüğü şeyle donup kaldı.

'' İnşallah çok mutlu olursunuz.'' Diyen kadın şimdi kanlar içinde yerde yatıyordu. Fatih'in eli ayağı titrerken kalbi durdu sanki. Gören var mı diye etrafına baktı. Kimseler yoktu. Melek ne olduğunu anlamak için arabadan çıkınca Fatih koşup onu tuttu.

''Ne oldu Fatih?'' deyince yaralı kadını görmemesi için yolda ki bidonu gösterdi.

''Bidona çarpmışız hayatım. Bir şey yok.'' Dedi. Melek temiz kalbi ile gülümsedi.'' Hadi ya. Neyse bir şey olmadı. Dur bidonu çekeyim de başkaları çarpmasın.'' Deyip koca bidonu itti. Bidon yol kenarına gelince Fatih elinden tutup onu hızla arabaya bindirdi. Ve hayatı boyunca kaçabileceğini düşündüğü büyük sırrından kaçmaya başladı. Sanki ölümden kaçmak mümkünmüş gibi. Sanki bir canı almanın cezası yokmuş gibi kaçtı Fatih. Yaşayacakları ve yaşatacaklarından habersiz...

SIR (ACI AŞK...)Where stories live. Discover now