| 11 |

1.6K 156 78
                                    


Yorumlara bekleniyorsunuz

🌌🌌


Uzun, damarlı parmakların uçları çıplak tenimde gezinirken başımın altındaki kol kıvrılmış ve eli saçlarımın arasında kaybolmuştu. Koyu teller parmak aralarına giriyor, kırıklarıyla ilgilenemediğim uçları usulca okşuyordu.

Sırt üstü uzanmış sevilmenin tadını çıkarıyordum. Yüzü hemen gözümün önündeydi. Dirseğinin üstünde yükselmiş öylece seviyordu beni ve tek yapabildiğim yüzümde canımı acıtan bir gülümsemeyle anı yaşamaktı.

Dudaklarının kıpırdadığını gördüm ama sesi bir türlü kulaklarıma ulaşmadı. Oysaki o tınının kulaklarımdan girip tüm bedenimde nasıl bir hakimiyet kurduğunu içtenlikle hissetmek istiyordum. Bedeni benimkine doğru eğildi ve çıplak göğsüm onunkiyle buluştu. Ufak, mide bulandırıcı bulacağım kadar ıslak bir öpücük dudaklarıma bırakıldığında elimden gelen tek şey, mümkünmüş gibi, gülümsememi genişletmek oldu.

Dudaklarımın arasından bir isim çıktı. Bende hiçbir karşılığı yoktu; kim olduğunu biliyor ama asla göremiyor ve duyamıyordum. Zikrettiğim isimden sonra bedeni benimkine tamamen yapıştı ve dudakları bu sefer çekilmemek üzere beni kavradı. Tenimde gezinip tüylerimi diken diken parmakları usulca bedenimden bacak arama kayarken hissettiğim zevkle sıkıca koluna tutundum. 

Artık yabancı değildi; ne verdiği zevk ne de dokunuşları. Tamamen teslim olmuştum. Hislerime yenilmiştim. Hayatım boyunca aldığım en güzel yenilgi olduğunu hiç çekinmeden söyleyebilirdim. Tek yapmak istediğim ellerini daha hızlı kullanması için yalvarmak, dudaklarıma bahşettiği öpücüklerle bütün vücudumu sevmesini istemekti. 

Havaya muhtaç bir astım hastası gibi soluklanmaya çalıştığımda bedenimi yatakta öyle hızlı döndürdüm ki elim komodinin üzerine yerleştirdiğim bardağa çarpıp bütün suyun yere dökülmesine sebep oldu. Artık aşinası olduğum rüya hızla bacaklarımı birbirine bastırmama sebep olurken hissettiğim sinirle hızlıca yatakta oturur hale geldim. 

"Aptal," diye tısladım karanlığa doğru. "Aptal!" Daha uyumadan hemen önce kendime söz vermemiş miydim? Bu içine düştüğüm durumun mantıklı bir yanı olmak zorunda değildi biliyordum ama basit zevkler için hayatımda böyle bir adım atamayacak kadar aklı başında düşünmem gerektiğinin de farkındaydım. Bunları istemiyordum. Bir ilişki istemiyordum, arkadaşım olarak kaybetmek istemediğim adamın bana zevk veren dokunuşlarını istemiyordum. 

Tatlı tatlı flört edişlerini fark etmeyecek kadar aptal değildim. Ama tüm bunları benden yana bir korkusu olmadığı için yaptığını düşünüyordum. Belki de bunu açıkça onunla konuşmalıydım? 

Ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Usulca yataktan kalkarken bacaklarımın pelteye dönmüş gibi titrediğini hissediyordum ama umursamadım. Bedenimi rahatlatmadan önce yarattığım enkazı toplasam daha iyi olacaktı. 

Evdeki bütün ışıkları açarak hareket etmeye başladım. Bardağımdaki suyu yeniledim, ıslanmış minik halımı kaldırırken yeri sildim. Saat sabahın beşini gösteriyordu, bu saatten sonra uyuyabilir miyim bilmiyordum. Tekrar rüya görmekten, tekrar etkisi altına girmekten ölesiye korkuyordum çünkü bu olurdu biliyordum. 

Tam nevresimlerimi çıkartmak için eğildiğim sırada evin içinde yankılanan zil sesiyle irkilerek yatağa tutundum. Hiçbir hırsız gece gireceği evin zilini çalmazdı o yüzden bir anlık korkumla birlikte bu fikri uzak yerlere defederken kapının ardında kim olduğunu bilerek odadan çıktım. Delikten baktıktan hemen sonra kilitleri açıp kapıyı araladım. Tişörtü kırış kırış olmuş, saçları dağılmış bir şekilde alnına düşüyordu. Parmaklarımı arasından geçirip onu kendime çekmek için harika bir görüntüydü. 

Yıldızların Buluştuğu GeceWhere stories live. Discover now