Perde 7- Herkesin İyiliği İçin

Start from the beginning
                                    

Aidan bir kalp atımı süresinde yanıma geldi.

Vücudumun o yaklaştığı an peyda olan farkındalığı canımı acıtıyordu. Şeytanın geniş göğsü inip kalkıyor, burnundan aldığı nefes kâküllerimi uçuruyordu. O, kızgın bir boğa gibiydi, ben ise onun kırmızı pelerini.

Aidan, yüzüme eğilirken gece karası saçları gözlerini gölgeledi, kalbim şiddetle teklemeye başlarken kaslarım beklentiyle kasıldı.

Ah olamaz, yoksa beni öpecek miydi? Saçma, beni asla öpmezdi.

Daha da eğilip yumuşak dudaklarını kulağıma değirdiğinde bacaklarımın arasındaki damarın attığını hissettim. Beynime oksijen gidebilsin diye çaresizce aldığım her nefeste o tatlı baharat kokusu her yanımı sarıyordu. Bu nasıl bir kokuydu böyle? En pahalı erkek parfümü bile böyle kokamazdı. Karanlık, baharatlı ve aynı zamanda kışkırtıcı derecede tatlıydı. Ciğerlerimde onun kokusu gezinirken tüm hücrelerim uyuşmuştu.

"Asla, asla deme avcı," dedi alçak ölümcül bir sesle.

Gıcık serseri yavaşça geri çekilip arkasını dönerek tekrar yola koyulduğunda ben, yürümek bir yana, nefes almayı unutmuştum. Az önce dedikleri ve benim ona söylediklerim tek bir anlama geliyordu. Sakin olmaya çalıştım. Fani bedenim için Aidanhell bir ölüm demekti. O benimle sevişirdi ama ben ölürdüm. Avcı eğitimlerinden hatırladığım yegâne şeylerden biri buydu. İblisler her konuda öldürücüydü. Tabiatları gereği en vahşi, en yırtıcı hayvandan bile daha ölümcüllerdi.

Geyik ve aslan beraber olabilir mi sizce?

Aidanhell bir aslan ve ben de bir geyiktim. Onun için hiçbir şeydim, ben ölürdüm ve o ölümsüz kibirli bedeniyle başka bir ölümlü bulurdu kendine. İçimdeki bir parçam kibirli bencil bir herif olduğunu vurgularken hırsla adımımı atıp ona yetişmek için koştum.

Kendimi rahatlatmak adına içimden ona küfürler ediyordum. Bunu o kadar sık yapmaya başlamıştım ki artık alışkanlık haline gelmişti, hatta devamlı söylediğim bir küfür bile vardı. Favorim: kırmızı kıçlı maymundu. Ona her sinirlendiğimde kırmızı kıçlı maymun Aidan diyerek kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Aidan'ın kıçını da görmek isterdim hani ama kırmızı olup olmadığını görmek için değil. Kahkahayla gülmemek için yanağımın içini ısırdığım o an Aidanhell durdu. Demek istediğim dondu.

Bir adımını kaldırmış şekilde havada öylece durdu. Eliyle fırlatıp ittiği iri dal da havada görünmez bir engele takılmış gibi sabitçe duruyordu. Başımı eğip parmaklarıma baktım, kendimi yokladım. Evet, hâlâ hareket ediyordum. Korkuyla çevreme bakındığımda hareket eden tek şeyin ben olduğumu fark ettim. Adımlarımı hızlandırıp sırtına uzanarak Aidanhell'i elimle dürttüm. Tepki yoktu. Rahatsızca parmağımla sert omzuna bastırdım fakat yine tepki vermedi. İki adımda çevresinden dolanıp önüne geçtim. Elinin biri büyük bir dalı yolumuzdan itmek için havaya kalkmıştı. Bu hareketiyle kol kasları kasılmış, yukarı doğru şekillenmişti. Bir heykeli andıran görüntüden bakışlarımı kaçırıp ağzımın içi heyecandan kupkuruyken zorlukla yutkundum.

"Bay şeytan sizi rahatsız etmek istemem ama lütfen uyanır mısınız?"

Şakayla ona takılırsam birden uyanıp ürkütücü seksi bir bakışla beni susturur diye düşünmüştüm. Tepki gelmeyince tereddütle o mükemmel şekilli koluna dokunup hafifçe tırnağımın ucunu bastırdım. Tepkisizliği beni artık dehşete düşürüyordu. Bir adım geri çekilip Aidan'ın hareketsiz duran yakışıklı yüzüne ve muhteşem fiziğine baktım. Bir ölü gibi kıpırtısızdı.

ATEŞLİ KANATLARWhere stories live. Discover now