Elini alnına götürdü. Nasıl unutmuştu.

"Of! Lanet olsun unuttum biz bir kız seçmedik ki ne bu acele!"

Salonun önüne gelince nefesini tuttu sesini öksürerek kontrol etti. Kapıyı açarak güleç yüzle içeriye girdi. Oturan adam ise ayağa kalktı ve selamladı.

"prensim"

"Scott! Hoşgeldin!"

"Prensim malum konu üzerine sizinle bizzat konuşmaya geldim."

"Biz hâlâ bir kız belirlemedik"

"Olsun! Bütün Sarayı buraya çağırın elbette bir beğendiğim olacak."

"Muhafızlarr!"

"emredin prensim!"

"Sarayda ne kadar kadın varsa hepsini buraya getirin!"

Tamda zamanında çıkmıştı bu herif kovsa yarın bir gün işi düşecekti.

*
"Ne oluyor bırak sana bizi!"

Kızların sesi tüm satoyu kaplamıştı. Kate de kafasını uzatıp baktığı anda Muhafız ensesine yapıştı.

"Bırak! ne oluyor?"

"Prensin emri var herkesi salonunda bekliyor."

tık tık tık

"Girr!"

"Bütün kızları getirdik getirdik prensim"

"İçeri alın!

"Geçin hızlı olun! Acele edin!"

"Prensim sizin için değerli olan varsa ayırın."

Yalandan gülümsedi.

"Alis! Gel birde onun hizmetleri!"

Kate o anda prense baktı belki ona karşı bir aşk kırıntısı vardır diye geçirdi içinden tabiki ilk eşini seçmişti.

"Beatriz lütfen sizde geçin! "

Prens kate in yüzüne baktı onu seviyormuydu bilmiyordu.Tekrar Scott'a döndü.

"Bu kadar!" Içinden geçen son umut kırıntılarıda yok oldu. Neredeyse bir aydır bu saraydaydı ve hâlâ prensin kalbine girmemişti. Bu olanlarda son kanıtıydı.

"O Zaman içlerinden bazılarını ayıracağım daha sonra da eşimi seçeceğim"

"Anlaştık!"

"kimin parmağına yüzük takarsam onu beğendiğimi anlayın... adın nedir?"

"Nadia "

"Güzel isim eline bakayım, hım sen şimdi şu kenara geç"

"adın ne?"

"Adım sofia"

"sen de geç!"
.
.
.
"senin adın ne?"

-...

Kate prense bakıyordu belki onu kurtarabilirdi.

"Hıh duymadım?"

Adam elini kızın çenesine götürdü ve başını yukarıya doğru kaldırdı.

Gülümseyerek tekrar sordu. Gördüğü bir çift kahverengi göz çok sıcak ve yakın gelmişti. Sanki eskiden tanıdığı biri gibi.

"adın ne?"

"Kate"

"Kate! Ne kadar güzel! Şimdi elini ver bakalım"

Elini tuttu çok narin ve güzeldi. Yüzüğü parmağına taktı.

"Prensim! Ben izniniz olursa kate'i eşim olarak almak isterim"

Son çareydi belki olmaz felan derdi burayı bırakıp gidemezdi daha yeni gelmişti hem hem prenste belki ona aşık olmuştu bırakmazdı.

"Tabiki!"

O anda gözleri değil dünyası kararmıştı sanki...

"Odana gidip toplanabilirsin"

Ağlayarak odadan çıktı bu kadar kolay mı vazgeçmişti herşeyden...

"Ne oldu?"

"Allison!"

Sarıldı ağlayarak tek tanıdığı dert ortağıydı.

"Benimle anafart ülkesine gelir misin?"

"Neden?"

"Prensimiz beni o ülkenin kralıyla evlendirecekmiş"

"Ne!"

"Seni de yanımda götürmek istiyorum gelir misin?"

"Kusura bakma kate! Prensi bırakıp gelemem"

"Ne! Neden?"

"Ben onu çocuklugumdan tanırım benden başka kimse hizmetine bakmaz ilk defa bir ilk oldu senin hizmetine verdi. Ben gelmek istesem de beni göndermez." Bir ilk oldu derken düşünceleri 'işte seni önemsiyor' diyip durdu. Ancak düşüncelerini def eden kalbi cevabı verdi. 'Önemseseydi göndermezdi'

"Yani beni yanlız mı bırakacaksın?"

"Üzgünüm"

Son kez prensin yanına gitmeyi düşündü belki elini tutar gitme derdi. Hani beynin algılamaz ya kate'in durumuda şuan oydu. Kalbi 'yenildin artık git' diye bağırken aptal beyni 'son kez şansını dene' diyordu.

Tık tık tık

"Gelebilir miyim?"

"gel"

"Size veda etmek istedim, Kendinize iyi bakın"

"Sende"

Tam kapıdan çıkıyordu ki prens seslendi.

"Bir isteğin var mı?"

"Ee şey Allisonu yanımda götürebilir miyim?"

"ee gelmek isterse tabiki"

Kahya eşyalarını at arabasına yerleştirmişti. Hazır olan at arabasına bindi son kez dönüp evine baktı. Allison'a söylemememişti prensi çok sevdiğini , onu bırakmak istemediğini biliyordu. Ilk başlarda zorlanacaktı elbet ancak zamanla alışacaktı. Ilacı her daim zaman olacaktı.

Araba çukurlara bata çıka ufukta kayboldu...

Gücün İhtirasıWhere stories live. Discover now