'Nereden bulurum bu saatte. Ağlama karım, düşüneyim bir. Hay Allah.. Taksim'e giderim. Orası açıktır..'

Taksim buradan taa neresiydi.. Zorlanacağını düşündüğüm için ağlıyordum şimdi de. Tekrar yanıma oturup ellerimi yüzümden çekti.

'Ağlama ama, bulacağım söz veriyorum.'

'Ali ben neden her şeye ağlıyoruuuumm?'

Güldü ve uzanıp yanaklarımı öptü.

'Bilmiyorum ki. Duygusal bir dönemdesin galiba..'

Doğru dercesine başımı aşağı yukarı salladım. Neyse konu kaymasın şimdi arada, burnumu çekip yüzümü pijamamın kollarına sildim..

'Elmayı yer miyim bu gece? Ağzım sulanıyor.. Avucumu yalasam geçer mi acaba?'

Okkalı bir kahkaha atıp dolaba yürüdü ve kabanını çıkarıp hemen giydi..

'Ahh bitse şu yasak, ben sana yalatacağım şekeri biliyorum da.. şimdilik elma şekeri alalım bakalım..'

'Hiiiii!! Bebeğin yanında ne biçim konuşmalar bunlar?'

Karnımı tutup sevmeye başladım..

'Yani baba şey diyor.. o bir büyüsün, ben ona baston şekeri alacağım diyor.. tamam mı kuzum?'

Gülmesi durdu bir anda. Yanlış bir şey söyleyip söylemediğimi düşünüyordum ki gelip yatağın yanında diz çöktü..

'Babasıyım dimi..'

'Öylesin.. Seni çok sevecek..'

'Sever dimi?'

'Sen çok iyi bir kocasın Ali.. çok iyi de bir baba olacaksın..'

Sarıldı. Kendisi benden duygusaldı haberi var mıydı? Ayrılıp ayağa kalktığında elinin tersiyle kendi gözlerini sildi. Kapıya ilerledi ve çıkmadan önce son kez bana döndü..

'İstediğiniz başka bir şey var mı?'

'Yok kocam Ali.. Geç gelme başka bir şey istemem..'

Ali gitti.. Poşetinde bir sürü şekerle geri döndüğünde bu defa mutluluktan ağladım. Ağzımda dağılan kırmızı şeker, kütür kütür ses çıkaran sulu elmadan üç tane yiyerek yorgunlukla uykuya daldım. Hayatımın en anlamlı gecesiydi. Ali iki akşamda bir gitti.. ama o akşam yediğim elmalardan aldığım tat gibisini, getirdiği hiçbir şeyden alamadım. O gece çok güzeldi. O gece ki kırmızı şekerli elmaların tadını asla unutmayacaktım.

Doktorun 'evet artık iyisin, normal hayatına dönebilirsin' demesini duymaya gidiyorduk hep beraber. Annem, hanım anne, Ali, ben ve bebekte bizimleydi. Tuttuğu taksiye doluşmuştuk hep birlikte, ben ortada, iki aile büyüğümüz yanımda heyecanla gidiyorduk kontrole. Yarım saat geçmiş olmalıydı, onlar aralarında konuşurken ben zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.. Aklımda sadece bebekle ilgili duyacaklarım dönüp duruyordu. Acaba hala benimle miydi? Kalbi yine gümbür gümbür atıyor muydu? Aksini düşündükçe nefesim daralıyordu. Gözlerim doldu birden, burnumdan derin bir nefes çekip yukarı baktım. Benimle olsun Allah'ım. Nolur onu bana kavuştur..

Taksinin durmasıyla karşımızda ki acil tabelasından hastaneye geldiğimizi anladım. Sırayla indik, Ali elimi bir an olsun bırakmıyordu. Doktorun olduğu kata gelip giriş yaptırdık.. Kapısında dikilmeye başladım, heyecandan ve bir aydır yatmaktan oturtamıyordum. Sonunda adım Alev Öztürk diyerek çağırıldığında Ali'yle göz göze geldik. Resmî nikah yoktu tabi henüz, hala kendi soy ismimi kullanıyordum. Bozuldu, tek kelime etmese de anladım. Tekrar elimi tuttu ve içeri girdik. Anneler dışarıda kaldı, doktorun hemşiresi beni yönlendirip muayene masasına aldı. Uzandım. İçimden bildiğim bütün duaları ederken doktor güler yüzüyle yanıma geldi.

Alev | Kara BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin