final

64.1K 3.5K 805
                                    



Bu biiiir veda, bir tebessüm.. ben devam edemeyeceğim gerisini siz getirin🥲🥲

Son defa keyifli okumalar canım kuşlarım 💫

Bir masalın sonu muydu, yeni bir hikayenin başlangıcı mıydı? Belki de hiçbirisi. Bu bana kaderimin oyunuydu..

Sabahın köründe evimi basan o ayyaş heriften kaçıp bu eve geldiğim gün, yeni çizilen kaderimin yolundan koşmuştum. O kader beni Ali'ye getirirken, onlarca evin önünden geçirip, onlarca bahçe kapısına kör etmişti. Gördüğüm, medet umduğum tek kapı açılmıştı, satır satır yazılmaya devam eden kaderim, beni içeriye, ayağına çağırmıştı. Onca çatı varken bana burayı uygun görmüştü. Çünkü derdi olan bir hayata, daha büyük dertle savrulan bir hayat derman olurdu. Girdim kapıdan.. her şeye eyvallah ettim. Tüm teklifleri, yaşadığım karanlıktan kurtulmak için kabul ederken, bir güneş gibi aydınlattı dünyamı kocam Ali.

Gül Ali..

Uğruna şarkılar söylediğim Ali..

Sevdiğim Ali..

Kötü günleri geride bırakmakta üstüme yoktu. Geçmişte de annemle yaşadığımız pek çok kavgayı, tartışmayı bu şekilde ardımda bırakmaya alışıktım. Gazinoda çıkan kavgalardan etkilenmemeye zamanla alıştığım için, kalbimi yaralamayan her şeyi kolayca silebilirdim. Annemin yıllarca annelik yapmamasını unuttuğum gibi. Başta bu eve geldiğimde hanım annenin yaptığı orospuluk teklifi gibi. Geri bıraktım hepsini. Yeni bir hayata adım adım ilerlerken hiçbirine yanımda yer yoktu. Güzel anılar yazmaya o kadar hevesliydim ki, kalbimin kırıklıklarını bile yatarak geçirdiğim şu iki haftada onarabildiğim kadar onarmıştım. Huzurluydu içim. Kimseyle hesabım kalmamıştı. Sevineceğim aklıma gelmezdi ama, benim sebebi olduğum ayrı çiftler bile barışmıştı. Müjgan karnında ki bebeğin hatırına Maraz Ali'ye bir şans daha vermişti. Evine geri dönmüştü, üstümden de büyük bir yük kalkmıştı.

Artık bana düşen, günlerdir çıkmadığım şu odada, yatıp yuvarlanıp içimde ki cana sahip çıkmaktı.. Kalbimle mi büyütüyordum bebeği yoksa karnımla mı? Öyle tarifsiz bir duyguydu ki.. İyileşiyordum, kanama gelmedikçe seviniyordum. Onu görmek, onu öpmek istiyordum. Yattığım yerde hayaller kurup onu o çiftlik evinde nasıl oynatacağımı düşlüyordum. Bebek ne güzel de bir şeydi? Daha gelmeden bana güzelliklerini göndermişti. Canı ne isterse yiyordum.. Benim canımın istediğinden değil, o istiyordu her şeyi. Bak yine durup dururken canım elma şekeri istemişti. Şöyle kırmızı kırmızı.. çatır çutur...

'Aliiiiii!!'

Ateşe düşmüş gibi seslendim, evin neresinde olursa olsun duymama gibi bir şansı yoktu.. Gözyaşlarım Ali'den önce gelirken yemek için biraz önce aşağı inmişti Ali. Merdivenden çıkan gürültüden koştuğunu anlıyordum. Elinde peçetesiyle dudaklarını siliyordu, masadan hızlı kalkmış olmalıydı. Gelip yanıma oturdu, hemen gözyaşımı sildi.

'Niye ağlıyorsun güzel karım?'

Ağzımın sulanmasından konuşamıyordum. Elimle dudaklarımı kapatıp biraz sakinleşmeyi bekledim ama şiddetle ağlamaya devam da ediyordum.

'Alev ne oldu? Korkutma beni!'

Elimi çekip dudaklarımı yaladıktan sonra gözyaşlarımı silmeye çalıştım.

'Elma..'

'Getireyim hemen!'

'Elma şekeri..'

'Elma şekeri mi?'

Duraksadı ne istediğimi duyunca. Bu saatte bulamazdı değil mi? Ellerimi yüzüme kapatıp ağlamaya devam ettiğimde ayağa kalkıp volta atmaya başladı.

Alev | Kara BelaWhere stories live. Discover now