ɢüɴᴇşɪɴ ʙᴀᴛışı

245 27 147
                                    

Üçü James'ın evine vardılar. Film için geceyi beklemeye karar verdiler. O zamana kadar ne yapacaklarını konuşurlarken akıllarına gece film izlerken yemek için pizza yapmak geldi ve üçü işe koyuldular. Şimdi James yerde pizza hamurunu açarken Elizabeth tezgahta pizzaya koyacakları malzemeleri doğruyordu ve Regulus James'ın yanında, yerde, oturmuş bir yandan peynir rendelemeye çalışırken bir yandan da heyecanlı heyecanlı James'a geçen gece sokakta gördükleri ve onlardan kaçan garip çocuğu anlatıyordu.

"Garipti. Merlin, aslında hiç evren değiştirmediysem? Ya hâlâ kendi dünyamdaysam ama bir şekilde farklı bir zamana cisimlendiysem? O çocuk cidden bir çeşit ajan gibiydi." 

James hamuru açmaya devam ederken başını kaldırıp Regulus'a baktı. Regulus da kendine bakıyor ve vereceği tepkiyi merak ediyordu.

"Belki de?" demekle yetindi James. Regulus hafifçe başını sallayıp peyniri kaba bıraktı işaret parmağıyla James'ın burnunu işaret etti.

"Burnunun ucuna un bulaşmış." 

James oklavayı bırakıp eliyle silmeye çalıştığında yüzüne daha da çok bulaştırdı. Regulus yüzünü buruşturdu ve uzanıp James'ın burnundaki unu silmeye çalıştı. Şimdi ikisi birden cebelleşirken Elizabeth:

"Ne yapıyorsunuz öyle?" diye sorunca kısa bir an herkes durdu ve sessizliğin ortasında James ve Regulus sorgularcasına birbirlerine baktılar. 

"Az sonra öpüşecek gibi görünüyorsunuz." dedi Elizabeth gülerek. Regulus ne kadar yakın olduklarını fark edip utanarak geri çekilirken James eğlenerek kahkaha atmaya başlamıştı.

"Peyniri rendelemeye dön Black, beni bu ucuz numaralarla kandıramazsın!" dedi James kahkahası arasından. Regulus ellerini trip atarak beline koydu ve:

"Öyle mi? Ben burnunu sileyim diye o unu bulaştırmadığını nereden bileceğim? Asıl sen beni bu ucuz numaralarla kandıramazsın Hangray!" dedi ve ellerini belinden çekip huysuzca omuz silkti. Tekrar peynir rendelemeye döndüğünde bu sefer trip attığından daha hızlı ve daha sert rendelemeye başlamıştı. İkili onun bu haline gülerken o gittikçe hızlandı ve en sonunda beklenen oldu. Regulus çığlık çığlığa rendeyi fırlatıp ayağa kalktı ve parmağına üfleyerek:

"PARMAĞIM, MERLİN PARMAĞIM KOPTU!" diye bağırmaya başladı. Bir yandan bağırıyor bir yandan da dolmuş gözleriyle parmağına bakıyordu. 

"NE?" 

Elizabeth elindeki bıçağı bırakıp Regulus'un yanına gittiğinde gördüğü ufak çizikle rahatlamış bir nefes verdi ama kesiği gören James da Drama Queen'liğe bağlamıştı.

"Tanrım! Reggy lütfen ölme, ben aslında sana aşığım!"  dedi James dramatik bir sesle. Regulus dolmuş gözlerle huysuz bir şekilde onu itti ve elini suya tutmaya başladı. Bir yandan da:

"Ben öleyim sen şaka yap Jamie! Bu kadar mıydı değerim?" diye söyleniyordu. James elini avuç içi havaya bakacak şekilde alnına koyup:

"Ah benim sevgili Reggy'm, Romeo'm!" diye kendi kendine oğlanı sinir etmeye çalışırken Elizabeth karşısında uzaylılar tiyatro sergiliyormuş gibi iki Drama Queen'ini izliyordu. 

"Beth hiç yara bandı yok mu?" diye sordu Regulus. Elizabeth buzdolabını açıp Elsalı yara bantları çıkardığında Regulus göz devirdi.

"Cidden mi, yara bandında da mı kızlar var James!" dedi. James başını hızla iki yana salladı.

"O bir prenses! Elsa benim favorim bir kere!" diye bağırdı. Regulus:

"Başka yok mu?" diye sorduğunda Elizabeth omuz silkti.

Ölü Bir Oğlan Çocuğu (𝓡. 𝓐. 𝓑. 𝓗𝓪𝔂𝓻𝓪𝓷 𝓚𝓾𝓻𝓰𝓾𝓼𝓾)Where stories live. Discover now