şüᴘʜᴇsɪᴢ ᴛᴀɴıᴅığı çᴏğᴜ ᴋɪşɪᴅᴇɴ ᴅᴀʜᴀ ɢᴇʀçᴇᴋᴛɪ.

577 60 188
                                    

"Kimsin sen?"

Regulus dolmuş gözleriyle baktı James'ın şüphe dolu gözlerine. Oğlan ona bir yabancıya bakar, bir yabancıyı sorgular gibi bakıyordu adeta ve bu Regulus'u hem endişeye düşürmüş hem de korkutmuştu. Belki o an itiraf edemezdi ama Regulus bu anısına dönüp baktığında üzüldüğünü ve kırıldığını da itiraf edecekti.

"Beyleeeeer!"

Elizabeth ekmekleri alıp eve geri dönmüştü. Regulus bunun yüzleşme anı için hiç de iyi bir an olmadığını düşündü. James'la yüzleşebilirdi ama Elizabeth'in saf kalbini kırmak istemezdi.

"Hey, neden birbirlerinize ormanda karşılaşmış iki kaçak gibi bakıyorsunuz?" diye sordu kapıda dikilen Elizabeth. Oğlanların gözleri kıza kaydı. James ayaklanıp Elizabeth'e doğru ilerledi ve kızın hemen önünde durdu.

"O tehlikeli biri." diye fısıldadı.

Regulus bunu duymuştu. Beklentiyle Elizabeth'e baktı. Kendinden nefret etmesini veya en azından savunma pozisyonuna geçişini izleyeceği anı bekledi. Ama sandığı gibi olmadı. Elizabeth James'ın bileğine hafifçe dokunup:

"Emin misin?" diye sordu. James başını salladığında kızın gözleri Regulus'un gözleriyle çakıştı.

"Sorun ne?" diye sordu. Kaşları çatıktı ve meraklıydı ama henüz ön yargılı yaklaşmak istemiyor gibi bir hali de vardı.

"Sorun benim." dedi Regulus. Gözlerini kaçırıp hafifçe başını eğdi. James göz ucuyla oğlanın soğuk ifadesini izledi. Ardından sinirlenir gibi Regulus'un yanı başına ilerledi ve öylece dikilip başını eğmiş olan oğlana baktı. Regulus bir süre sonra başını tekrar kaldırıp gözlerini kendine bakan James'a çevirdi.

"Sakince konuşalım ve her şeyi anlat." dedi James kısık sesiyle. Regulus gözlerini yumup başını salladığında üçü mutfak masasına geçme kararı aldılar. James masaya birer bardak su koydu ve ikilinin gözleri beklentiyle Regulus'a döndü.

Regulus yutkundu. Ne kadarını anlatmalıydı?

"Başlayabilirsin." dedi Elizabeth hatırlatma gereği duymuş gibi. Regulus hafifçe başını salladı.

"Nereden başlamalıyım?" diye sordu. James ve Elizabeth'in aralarında kısa bir bakışma geçti.

"Kim olduğundan bahset." dedi James. Regulus derin bir nefes aldı.

"Adım Regulus." dedi. Karşısındaki ikilinin kaşları çatılırken biraz daha çekinerek devam etti.

"Regulus Arcturus Black."

James'ın gözleri büyüdükçe büyüdü, Elizabeth yutkunup oturduğu yere sindikçe sindi. Regulus kaşlarını çattı.

"Garip olan nedir?" diye sordu. James'ın tek kaşı hafifçe havalanırken:

"Regulus olman. Regulus Arcturus Black altmışlı veya yetmişli yıllarda yaşamıştı ve o bir kurgusal karakter!" dedi. Regulus yutkundu. Karşısındakiler onun bir kurgusal karakter olduğunu mu söylüyordu şimdi de?

"N-nasıl ölmüştü?" diye sorabildi Regulus. James başını elleri arasına almış yüzünü buruştururken Elizabeth titreyen dudakları arasından:

"Bir mağarada, boğularak. Slytherin'in Madalyonu'nu almaya çalışırken Inferi tarafından göle çekilmişti." diyebildi. Regulus'un nutku tutuldu.

"On sekiz yaşında." dedi kendi kendine. Elizabeth korku dolu yüz ifadesiyle başını salladı.

"O-on sekiz yaşında." diye oğlanın dediklerini tekrar etti, kendisi deyince daha inandırıcı olacakmış gibi.

Ölü Bir Oğlan Çocuğu (𝓡. 𝓐. 𝓑. 𝓗𝓪𝔂𝓻𝓪𝓷 𝓚𝓾𝓻𝓰𝓾𝓼𝓾)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن