(69) "Ne okuyorsun?" (69)

Beginne am Anfang
                                    

Kapıyı geçmek de yaptığı diğer her şey kadar uzun sürmüştü. Ya da ona saniyeler saatler gibi geliyordu. İnsan korktuğunda her şeyi hissedebiliyordu. Kaybetme korkusu bambaşkaydı. Minnie Sin'in Brezilya'ya gitmesi geri dönülemez bir son değildi ama her şey zaten zorken daha da zor hâle getirmek istemiyordu.

Kapıyı geçmeyi başarıp bekleme alanını aramaya başladığında insan sayısı o tarafta daha az olduğu için şükrediyordu. Kıvırcık saçları arkasından gördüğünde derin bir nefes verdi. Hafifçe gülümserken yavaşça yanına gitti. Oydu, Minnie Sin'di. Sessizce kitap okuyordu ve kırmızı kulaklığı hiçbir şeye bağlı olmadan kulağına takılıydı. Taehyung çaktırmadan yanındaki boş koltuğa oturdu ve bir süre nefeslendi.

"Ne okuyorsun?"

Minnie Sin kulaklığı hızlıca çıkarıp sesin geldiği yere döndüğünde şaşkındı.

"Ne işin var burda?"

"Konuşmamız gerek. En azından benim, konuşmam gerek."

"Nerden- Ah Ulrika... kimseye söylememesini istemiştim."

"Neyse ki söylemiş. Cumartesi seni aradım, telefonun kapalıydı, dün de."

"Neden?"

"Minnie, biliyorum çok uzun zaman oldu. 'Unut artık' diye bağırıp çağırsan haklısın ama unutamıyorum. Bir süre düşünmemeyi başarsam bile önünde sonunda yine aklımın bir köşesinden çıkıp duygularımı, hayatımı, her şeyimi etkiliyorsun. Bu yüzden son bir kez seninle konuşmak istedim. Eğer defolup gitmemi istersen bir daha seninle iletişime geçmek için hiçbir çabam olmayacak."

Minnie Sin hafifçe güldüğünde Taehyung kaşlarını çattı.

"Birincisi, neden sürekli beni rahatsız eden bir manyakmış gibi davranıyorsun? İkincisi, neden gittiğimi sanıyorsun? Büyükannem öldüğünden beri beni burda tutan hiçbir şey yoktu. Yine de aylardır kalıyorum çünkü hayatım burda geçti ve en azından işime devam ederim dedim ama gittiğim her yer bana seni hatırlatıyor. Webtoon çizeri olarak kullandığım isim bile seni hatırlatıyor çünkü ilk buluşmamızda, hayran olduğun bir çizerle tanıştığını fark ettiğin o anki heyecanın gözümün önünden gitmiyor."

Minnie Sin konuştukça Taehyung'un yüzüne bir gülümseme yayılmıştı.

"Ama ben sana gelmeye cesaret edemedim. Ve şimdi salak gibi hissediyorum çünkü bu senin bana ikinci gelişin."

"Düşünme bunları. Bu kadar zaman ayrı kalmamıza izin verdiğim için kendimi yumrukluyorum içerde bir yerlerde."

Minnie Sin gülümsedi ve elindeki kitabın düşmesini umursamadan Taehyung'a sarıldı. Taehyung'un kollarını etrafında hissetmek en çok özlediği şeydi. Kendilerine boş yere işkence etmişlerdi ama artık önemi kalmamıştı.

Taehyung yavaşça geri çekilip sevdiğinin yüzüne baktı.

"Gitmiyorsun, değil mi?"

"Bu dakikadan sonra kafama silah dayasalar gitmem."

Taehyung gülümsedi ve elini yüzüne yerleştirirken yavaşça eğildi. Dudaklarını birleştirirken Minnie Sin gözlerini kapattı ve karşılık verdi. Yavaşça sadece iki kez öpüştüler. Minnie Sin geri çekilip saate baktı.

"Ne oldu? Gitmiyorum demedin mi?"

"Evet ama uçak kalkmadan valizlerimi geri istemeliyim."

Minnie Sin yere düşen kitabını alıp sırt çantasına attı ve görevlilerle konuşmak için hızla yanından ayrıldı. Taehyung da gülerek kalktı ve arkasından gitti.

BARTENDERWo Geschichten leben. Entdecke jetzt