Büyüdüğüm YOL ' 21

Începe de la început
                                    

"En başından peşinden koşup durduğun şeyi iste benden."

• 1 hafta önce •

Pazar sabahı Ata'nın güneş emojisi bırakılmış kısacık mesajıyla başladım güne. Dışarıda fırtınalı karla karışık bir yağmur ekranımdaki güneşle alakası bile yoktu.

Odam loş, hava soğuk ama yorganımın altına saklanarak bakıştığım ekran sarı ve aıcaktı. Ona cevap vermedim. Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum çünkü. Ama bir şey yazmazsam da yine penceremden içeri tırmanacak kadar onu merakta bırakacağımı bilerek akşam sekizde salak gibi gök gürültülü yağmur emojisini gönderdim.

Yaptığımız şeyin havayla alakası yoktu. Eğer konu nasıl hissettiğimizse, yaklaşan bir fırtınaya olan korkumu paylaşıyordum Ata'yla.

"Alaz'a sen söylemek ister misin?"

İstemem. Bu konu uzamadan bitirmeliymişim gibi hissediyordum sadece. Başladığı gibi sessizce bitir.

Mahkeme vardı. Bu durum yanlışlıkla teyzemin daha kötüsü Nil vasıtasıyla annemin kulağına giderse, erkeklere olan bütün nefretini benden çıkarabilirdi.

Bir merhabam bile olsun istemezdi karşı cinsle çünkü hislerin bir kadını ve bir erkeği ne kadar aptal edeceğini en iyi tecrübe edenlerden biriydi.

Diğer yanda Ata'nın yakın zamanda bitecekmiş gibi durmayan merakı, aramızdaki yakınlık arttıkça iyice üzerimde yoğunlaşacaktı. Ona güvenip güvenmediğimden bile emin değildim.

"Biraz ağırdan alabilir miyiz?"

"Benim için önemli bir ayrıntı değil. O yüzden sen bilirsin." Dedi ve ardından daha rahat hissetmem için olsa gerek küçük beyaz bir bulut gönderdi.

Temas takıntılı, görsellere önem veren ve ne yaparsa yapsın insanların yüzlerini görmeye çalışan ve bu yüzden çoğu şeyi ondan saklayamadığım biriyle nasış devam edecektim.

O kadar farklı karakterlerdik ki... fazladan bir kelime kurmamak için çırpınan, temastan nefret eden ve gözgöze gelmemek için insanları yok sayan ben ve Ata...

Belki de hayattan beklediğim özrü bu kez kendime dilemeliydim, ya da belki de işlerin kontrolümden çıktığı o güne kadar biraz gerçeği görebilseydim.

Ata'nın ilgisi azalan enerjilerden değildi. Her geçen gün Alaz'ın neden böylesine vurdumduymaz bir çocuk gibi davrandığını anlayabiliyordum.

Ata birilerini memnun etmek, hoşlarına gidecek anlar yaratmak, onlara daha iyi hissettirmek için özel bir çaba vermiyordu ama öylesine sanki önemli bir uğraş verilmiş gibi öylesine değer veriyordu ki.

Yaşımın azizliğine uğruyordum. Ergenlik dönemlerinde gençlerin duygu durumlarını anlatan tonlarca şey okutulup, dinlemiştim. İlgi hoşuma gidiyordu, duygular hoşuma gidiyordu ve ben ilk kez başıma gelenlere yüksek sesle isyan etmiştim.

Günlerden çarşambaydı ve ben okuldan gelir gelmez annemle telefondaydım. Yeni yıla iki haftadan az, benim katılmam gereken mahkemeye ise üç hafta vardı.

"O adamla bir daha yüz yüze sikseler gelmem," diye bağıran annemin sesi ahizeden taşıp odamın duvarlarına çarparak şiddetini yavaşlattı.

"Ne yapacağımı bilmiyorum ki? Daha önce kendimi savunmadım. Pedagoglar yine konuşacak mı?" Lütfen konuşacak olsunlar.

Ai ajuns la finalul capitolelor publicate.

⏰ Ultima actualizare: Jan 07, 2023 ⏰

Adaugă această povestire la Biblioteca ta pentru a primi notificări despre capitolele noi!

Büyüdüğüm YOLUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum