Büyüdüğüm YOL ' 16|1

2.4K 260 360
                                    

•emm-freedom•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

•emm-freedom•

•••
"Bu kadar ilgisiz olma..! Kime diyorum Zeynep!?"

Bilmem. Bu okulda benden başka onlarca Zeynep varsa onlardan birine olabilirdi belki. Ama bana demiyorsun, lütfen, kusacağım artık bu mevzulardan.

"Kızı sıkıştırıp durmasana."

Pazartesinin kuru yağışsız soğuğu altında oturmak istemediğimiz için öğle arasını kızlara ayırmıştım. Ayırmak zorunda kaldım. Alaz beni, sessiz olunması gerektiğini küçük bir çocuğun bile bildiği kütüphaneden paldır küldür diliyle çıkarmış, çok istiyorsam onların yanında soru çözmemi istemişti.

Okulun kalabalık kantininde, o gürültü arasında ve kendi yanında!

Odaklanmaya çalıştım olmadı tabi ki, ben de en azından dinlemiyormuş gibi yapmak için boş boş karalıyordum sayfaları, akşam hepsini silip baştan çözmem gerekecekti.

İpek'in, beni rahat bırakması uyarısına karşılık yüzüne bakmadan bile çatık kaşlarını gördüğüm Alaz tekrar başladı konuşmaya.

"Ben onu rahatsız etmiyorum. Sevgilisi olsa kötü mü?"

İçim şişti şu konudan. İnsanların neden konu ilişkiler olunca tahammülsüz olduğunu, her anlamda tahammülsüz, sanırım anlamaya başlamıştım.

Ama bu kadar ısrar hem de istemediğim şimdiye, Ata'ya, kadar asla bir beklentimin olmadığı bir konunun ortasına düşmek, istediğim sıradan gençliğin bir zulmüydü.

"Belki istemiyor?"

Anlamıyorlar İpek. İnan bana istememek bir cevap olarak kabul edilmiyor. Ata ve Alaz'ın çocukluk arkadaşı olmalarına daha büyük bir kanıt yok. Israrcılar.

"Ya ama Ege önce gelip bize sormadı mı?"

"Dayanamadın yetiştirdin değil mi?" Ege!

Bir anda oturduğumuz masaya yerleşen kalabalığın arasında Ege, kolunu sandalyemin arkasına yerleştirdiğinde kollarımı yasladığım masada sabit kalmaya çalıştım. Diğer yerlere kimlerin oturduğunu bilmiyordum ama Ata ile yanlışlıkla göz göze gelmek asla ama asla istemiyordum şu an.

Özellikle de dün geceden sonra. Onu son söylediğiyle bırakıp gidip gitmediğine bile bakmadan girmiştim eve. Uyuyamadım. Yine.

Onu öperek eline verdiğim kozun mu siniri yoksa her şeyi zorlaştıran güvensizliğin kırgınlığımı bilmiyordum, beni uyutmayan. O kadar çok şey düşündüm ki sabaha kadar. Yüzüne nasıl bakacaktım, onu öpmemle ilgili bir ima duyacak mıydım, nasıl ilerleyecektim?

Ama öğlenin bu saatine kadar sadece varlığıyla sınıftaydı. Konuşma yok, biyoloji dersinde Serpil hocayla yeni bir atışması yok, bakış yok.

Büyüdüğüm YOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin