1.bölüm

41.2K 934 157
                                    

YAZARIN ANLATIMIYLA..

İnsan fiziken bir kez doğar, peki ya ruhen? Yaşadığımız ömür boyunca kaç defa hayal kırıklığı yaşadık, kaç defa düştük, kaç defa yeniden ayağa kalktık düşünsenize bir? İnsanoğlu böyledir çünkü defalarca yıkılsa da yeniden ayağa kalkmak zorundadır. Hani büyük alim Mevlana diyor ya "öldüm der durursun yine de yaşarsın" tam olarak böyledir hayat. Annemizden bir kez doğarız evet ama ölene kadar defalarca kez yeniden doğmak, yeniden ayağa kalkmak zorunda kalırız.

Ağam affet dedi yaşlı adam. Titriyordu konuşmakta zorluk çekiyordu boran ağa daha çok kaşlarını çatıp " utanmıyor musun bu yaşta kumar oynayıp borcun altına girip sonra da benden borç istemeye kaç yaşına gelmiş adamsın."

Titrek sesiyle konuşmaya başladı yaşlı adam titriyordu çünkü karşısındaki adamdan korkuyordu boran ağa mardinin en büyük aşiret ağasıydı başka biri olsa belki bu kadar korkmazdı ama söz konusu boran ağa olunca eli ayağı birbirine girdi yaşlı adamın. " Ağam söz ödeyeceğim  çalışıp kızımda çalışıyor birlikte öderiz borcumuzu karım da çalışır kölen oluruz Yeter ki sen bizi bu dertten kurtar. Dedi yaşlı adam.

Boran ağa " ben sana o parayı vereceğim peki garantiye almam gerek karşılığında bana verecek bir evin arsan araban var mı ? " Dedi boranda biliyordu ki bu yaşlı adamın hiç birşeyi olmadığını sadece amacına ulaşmak için sabırla bekliyordu...

Yaşlı adam yere çöküp" hiç birşeyim yok ağam bir canım var onu da borcumu ödemezsem alacaklar." Dedi ağlamaklı gelen ses tonuyla.

Tiksinerek baktı boran yaşlı adama " madem birşeyin yok ne diye kumar oynuyorsun? Ben sana o parayı vereceğim yanlız bir şartla " dedi amacına ulaşmıştı.

Kabul etmekten başka çaresi olmayan yaşlı adam gözündeki yaşı silip karşısındaki genç adama baktı " ne şartın varsa kabuldür ağam " dedi.

Boran gülümsemişti sonunda sevdiğine kavuşacaktı borana bu bahane olmuştu boran bir gün rozerinin babası ondan gelip borç isteyeceğini biliyordu karşılığında ona verecek hiç birşeyi olmadığı için kızı rozerini isteyecekti başka türlü asla rozerine kavuşamayacaktı. Uzun zamandır seviyordu rozerini boran ağa sürekli onu izliyor onu takip ediyordu her at sürdüğün de ona hayran kalıyordu, bir türlü ona açılmıyordu karşısındaki kadından red edilmekten korkuyordu, ama malesef ki babası onu borana satacaktı boranın işi böylelikle daha çok kolaylaşacaktı.

Boran amacına ulaşmış böylelikle rozerine kavuşamayacaktı hemde en erken süreyle. Karşısındaki yaşlı adama tekrar gülümsedi ayağa kalkıp " kızın rozerini istiyorum onu bana verirsen eğer bütün borçlarını öderim" dedi.

Yaşlı adam şaşırmıştı boran ağaya baktı " ağam sen ve benim kızım nasıl olur sen bir ağasın benim kızım yoksul bir adamın kızı " dedi

Boran öfkelendi kızında ki güzelliği fark etmemişti bu adam herhalde dedi içinden " orası seni ilgilendirmez kızı bana vericeksin evleneceğim onunla bir daha da rozerini göremeyeceksiniz konuş mayacaksınız anlaşıldı mı " dedi boran oda biliyordu ki karşısındaki yaşlı adamın rozerine yaptıklarını böylelikle rozerini o adamdan kurtarıcaktı kendince böyle düşündü rozerinin duygularını hiç kimse düşünmedi kimse ona sormadı istiyor musun evlenmek diye rozerini zorunlu bıraktılar evlenmekten başka çare bırakmadılar rozerin ağladı kimse duymadı rozerin çığlık attı kimse duymadı herkes kör sağır olmuştu rozerin diri diri öldü ama kimse rozerini duymadı....

ROZERİNİN ANLATIMIYLA...

Bedenim uykuda dinlenemeyecek kadar yorgundu ki, kimseye anlatamıyordum yada kimse beni dinlemek istemiyordu.

" Bunu bana nasıl yaparsın baba para karşılığında beni hiç tanımadığım adama satmakta nerden çıktı ?"

Annem kolumu dürtüp " sus babana karşı mı geliyorsun nerde görülmüş babaya karşı gelmek ? Hem başına talih kuşu kondu akılsız ağa karısı olacaksın adam seni kabul etmiş birde sen burun mu kıvırıyorsun ?"

Öfkeyle anneme döndüm " sizin gibi bir ailem olduğu için utanıyorum sen nasıl bir annesin ki bana bunları söylüyorsun beni teselli etmen gerekirken sen bana kabullen diyorsun babama karşı çıkman gerekirken sen beni zorla o adama veriyorsun yazık ikinize de yazık." Dememle babamın tokatıyla yere düştüm

Dudağımın kenarından kan geliyordu hiç birşey ailemin yaptıkları kadar canımı acıtmıyordu.

Ablam kolumdan tutup hızla beni salondan çıkarıp odama getirdi yoksul bir aileydik üç kız kardeş zorluklarla büyüdük babamı toplasam kaç Kere gördüğümü bile hatırlamam kız çocukların ilk aşkı babalarıydı bizim babamız bizim düşmanımızdı içip içip önce annemi sonra bizi döverdi büyük ablam dilayı döve döve zorla hiç tanımadığı hiç sevmediği bir adama verdi ablam intihar etmeyi bile düşündü çok çaresizdi ya zorla evlenip sevdasını içinde yaşıcaktı yada sevdasıyla birlikte bu hayattan kopacaktı ama yapamadı babam buna müsade etmedi apar topar ablamı verdi ablamda çaresizce kabullenip hayatına devam etti ortancı ablam jinda babamın zulmüne dayanamadı tıpkı benim gibi kumara kurban gitmedi babam para karşılığında onuda satacaktı ama ablam sevdiğine kaçıp kendini kurtarmıştı. Sıra bana gelmişti benim bir kaçacak sevdiğim bile yoktu çaresizce kabul etmekten başka çarem yoktu direnmeme bile izin vermiyordular kızlarını köle gibi gören bir ailem vardı. belkide bu evden kurtulmam için bir fırsattır bu.

Sesizce yerimden kalkıp odamdan çıktım kimseye görünmeden ahırdan atımı alıp yürümeye başladım beni en iyi anlayan dostum gece idi simsiyah tüyleri vardı tüylerinin arasında birde beyaz bir leke neden bilmem ama bana ilk geldiğinde geceyi andırdı bu yüzden adını gece koydum.

Biraz yürüdükten sonra boş bir araziye gelip atımın üzerine bindim şimdi avazım çıktığı kadar bağıracaktım kimse beni duymazdı görmezdi her canım sıkkın olduğunda geceyi alıp buraya gelirdim bana o kadar iyi geliyordu ki. Ellerimi havaya kaldırıp kendimi rüzgarın akışına bıraktım yüzüme vuran rüzgar beni rahatlatıyordu yarama sanki su serpiyordu.

Geçen dakikalar sonra biraz olsun kendime gelmiştim kafamı çevirdiğim de beni izleyen birinin olduğunu gördüm kaşlarımı çatıp bana doğru gelen adama baktım daha önce hiç görmemiştim oda benim gibi kaşlarını çatmış bana bakıyordu uzun boylu ve fazlasıyla iriydi giydiği takım elbise ile oldukça yakışıklı görünüyordu yanıma yaklaştıkça simsiyah olan gözleri kömürün ta kendisini andırıyordu ve bana ok misali saplanmıştı gözlerimi ondan çekip yürümeye başladım ama kolumdan tutup buna müsade etmedi.

" Ne yapıyorsunuz bırakın kolumu " dedim kolumu sert bir şekilde çekerek

Kaşlarını daha çok çatıp çenemden tutup kafamı kendisine çevirdi dudağımda ki yaraya bakıp " BUNU KİM YAPTI " dedi kükreyerek.

" Sizi ne ilgilendirir kim oluyorsunuz da bana hesap soruyorsunuz siz ne cüretle bana dokunursunuz?" Dedim sinirli bir şekilde çok sinirlenmiştim.

Alaycı bir gülüşle " iki gün sonra kocan olacağım sormaya hakkım yok mu rozerin ?" Dedi

Demek karşımdaki adam boran ağaydı şaşırmıştım hemde çok bu kadar yakışıklı bir adam benimle gerçektende ne işi olabilirdiki ? " Boran ağa bakın ben sizinle evlenmek istemiyorum babama borç para vermişsiniz çalışıp size öderim sevmediğiniz biriyle neden evleniyorsunuz ?"

Sesli bir kahkaha atarak " sana aşığım rozerin uzun zamandır bu günü bekliyorum baban işimi kolaylaştırdı sadece seni bana sattı akşama ailem gelip yüzük takacak iki güne düğünümüz olacak bu duruma alışsan iyi olur " dedi şaşkınlıkla karşımdaki adama bakıyordum ne saçmalıyor du bu adam uzun zamandır bu günü bekliyorum da ne demekti.

"Bakın anlamıyorsunuz ben size borcumuzu ödeyeceğim evlenmek istemiyorum hem siz beni nerden tanıyorsunuz da bana aşık oldunuz?"

" Sen babanın borcunu benim karım olarak ödeyeceksin rozerin. "

ROZERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin