nöbet

131 15 0
                                    

"Atsu, uyan. Atsumuuu!"

Gecenin bir yarısı kocasının dürtüklemesiyle uyandığında neyin ne olduğunu anlamaz bir haldeydi. "N-ne? Noluyo?"

"Bu çocuğun ateşi var."

Yeni uyanan adam yavaş yavaş kendine gelmeye çalışıyordu. "Ne ateşi, kimin ateşi?"

"Akihi'nin ateşi çıkmaya başladı yarım saattir onunla uğraşıyorum düşmüyor, bi kalk da yardım et."

Atsumu yataktan kalkıp ayaklarını sürüyerek Kiyoomi'yi takip etti. Kiyoomi ilk başta kocasının uykusunu bölmemek için olayı çocuk odasında halletmeye kızını oraya götürmüştü. Oradaki beşik kendi odalarındakinden daha büyüktü. Küçük kız beşiğin içinde sadece beziyle yatıyor ve ağlıyordu.

"Ne yaptımsa susmadı, ateşi de düşmüyor ne yapıcam bilmiyorum artık." kapının yanındaki duvara yaslanıp kollarını göğsünde birleştirmişti. Kiyoomi'yi bir yandan uykusuzluk ve yorgunluk sarmış diğer yandan da ağlama sesinden gına gelmişti.

"Hastaneye mi gitmemiz lazım o zaman?"

"Bilmiyorum, diş çıkartıyor sanırım. Ayrıca yarın maç var. Dinlenmen lazım evde halletmek istiyorum o yüzden de. Bi daha soğuk suyla yıkasam mı çocuğu? Belki bu sefer işe yarar."

"Tamam sen git suyu hazırla geliyoruz biz arkandan." yaklaşıp yorgun duran kocasının alnına öpücük bıraktı ve odadan çıkışını izledi. Ardından da koca beşikte yatan ve hâlâ ağlayan kızı kucağına aldı. Sakinleşmesi için biraz salladı ve pışpışladı. "Benim güzel kızım hasta mı olmuş? Kıyamam ben sana. Merak etme geçicek hepsi. Beybabacığın burda. Seni hemen iyileştiricez. Sonra da yarın babacığının maçta nasıl kazandığını izleyeceksin. Hadi Omi'nin yanına gidelim suyu hazırlamıştır."

Banyoya girdiğinde Kiyoomi'yi musluğun başında kovanın dolmasını beklerken buldu. İçeri girdiklerini fark etmemişti Omi. Burnunu çekip gözünden akan yaşları sildi ve musluğu kapattı kıvırcık saçlı adam. Su sesi kesilince bebeğin ağlaması daha net duyulmaya başladığı için geldiklerini fark edip hiçbir şey olmamış gibi kafasını kapıya çevirdi. "Geldiniz mi? Ben de tam sizi çağıracaktım."

Atsumu az önce gördüğü şeyi şu an konuşmamak için görmezden geldi. "Omi istiyorsan burayı bana bırak. Sen de eczaneye git belki ilaç falan yazarlar. Hem sen Akihi'nin durumunu daha iyi biliyorsun kaç saattir böyle falan daha yardımcı olursun hem de dışarda hava almış olursun."

"Emin misin tek başına halledebileceğine. Az önce tek başıma savaş verdim ne kadar zor olduğunu biliyorum, yardım edeyim sonra giderim."

"Evet eminim. Hiç mi güvenmiyorsun kocana? Ayrıca hava almaya ihtiyacın var biliyorum. Hadi git gel. Bu bebenin ilaca ihtiyacı var."

"Sana güvenmeyi pek tercih etmem ama galiba mecburum. Hızlıca gelmeye çalışacağım."

Atsumu çoktan küvetin önünde eğilmiş bebeğin bezini çıkartıyordu. "Hâlâ burda mısın sen? Hadi koş git, ağlama sesiyle yalnızca birimizin acı çekmesi yeter de artar."

Kiyoomi hafifçe gülümseyerek banyodan çıktı. Üzerine ceketini alıp evden çıktı ve arabaya bindi. Telefondan en yakın nöbetçi eczaneyi bulup oraya doğru sürmeye başladı.

Radyoyu açmamıştı. Dakikalardır yeterince ses duymuştu. Camı açıp içeri serin havanın girmesiyle biraz daha rahatladı. Yaklaşık 10 dakika kadar karanlık ve sessiz yollarda arabayı sürdükten sonra eczaneye ulaştı.

Ateş düşürücü bir şurup alıp eve geri sürdü. Atsumu haklıydı, buna gerçekten de ihtiyacı vardı. Arabayı binanın otoparkında park etmesine rağmen bir süre inmeden arabanın içinde başını direksiyona yaslayıp bekledi. Eve girmeye hazır hissettiğinde arabadan inip binaya girdi ve asansöre bindi. Asansördeki aynaya şöyle bir baktığında ne kadar kötü bir durumda olduğunu gördü. Gözlerinin altında mor halkalar vardı ve kızarmışlardı, saçı aylardır taranmamış gibi dağılıp kabarmıştı. Üstündeki eski eşofmanlara bakmamıştı bile. 'Ding' sesini duyunca kapıya doğru döndü. Evlerinin kapısına ulaşınca cebinden anahtarını çıkartıp kapıyı açtı. İçeriden artık ağlama sesi gelmiyordu. Bu onun için çok büyük bir rahatlama sebebi olmuştu.

bir sen bir ben bir de bebekWhere stories live. Discover now