oh, OHHH

355 23 103
                                    

*tw hafif nsfw(?)
*bir hafta sonrası*

"Günaydıınn. Hadi kalk kahvaltı yapalım da antrenmana gidelim." Kiyoomi yanağına konan öpücükle uyandırılmıştı.

"Hem gece uyutmuyorsun hem gündüz. Bi rahat ver be adam."

"Üzgünüm bebeğim üst üste antrenman koyan kişi ben değilim yapabileceğim bir şey yok. Kahvaltını bile hazır ediyorum senin için daha ne yapayım ben."

"Her yerim ağrıyoooor."

"Özür dilerim bir dahaki sefere daha yumuşak davranmaya çalışırım, eğer istersen."

"Böyle bir şeyi başarabileceğini sanmıyorum ama neyse."

Kiyoomi yataktan zorla da olsa çıkmayı ve kahvaltı etmeyi başardı. İkisi de hazırlandıktan sonra voleybol sahasına geldiler.

Soyunma odasındayken Bokuto ve Hinata da geldi. "Sakusa-kun boynunu böcek ısırmış sanırım krem sür istersen daha da kötü olmasın." Bokuto tüm iyi niyetiyle takım arkadaşına yardımcı olmaya çalıştı.

Hinata, Atsumu'ya da şöyle bir bakıp sırtındaki çizikleri gördükten sonra olayı anlayıp "Bokuto-san sanırım o şey böcek ısırığı değil bence pek bir şey söyleme."

"Oh, OHHH." Bokuto'nun geç de olsa jetonu düşmüştü. Tabii ki Kiyoomi utançtan kıpkırmızı olmuştu ve Atsumu'ya ters ters bakıyordu.

Atsumu ise hiç oralı bile olmuyordu. Sonuçta kendi partneri olduğunu herkes rahatlıkla anlayabilirdi. Böylelikle kimse onu rahatsız etmezdi. İkisi de beta olduklarından Atsumu bu şekilde olmasının daha iyi olacağını düşünüyordu.

*

Evlilik teklifinin üzerinden 1 hafta geçmiş olmasına rağmen Kiyoomi o günden beri dalgınlaşmıştı. Aklını kurcalayan bir şeyler vardı. Atsumu bunu fark etse de Kiyoomi'nin kendi isteğiyle söylemesinin daha doğru olacağını düşünüp üstelememişti.

Fakat bu dalgınlık gün geçtikçe artıyordu. Atsumu en sonunda neler olduğunu öğrenip yardım etmek istiyordu. Eve geldiklerinde konuyu konuşmaya karar verdi.

Konuşmadan önce ortamın rahatlaması adına ikisi için kahve yapmaya karar verdi. Kahveler hazır olunca elindeki iki fincanla salona geldi.

"Omi."

"Efendim."

"Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun değil mi?"

"Evet biliyorum ve ben de seni o kadar çok seviyorum."

"Bana her şeyi anlatabileceğini de biliyorsun biliyorsundur o zaman." elindeki sıcak kahvelerle Omi'ye doğru yaklaştı. Elindekileri koltuğun önündeki sehpaya koyup nişanlısının yanına oturdu.

"Birkaç gündür dalgın gibisin konuşmak ister misin?"

"Oh, öyle mi? Ş-şey fark etmemiştim bir sıkıntı yok." sehpaya uzanıp kahvesini aldı ve yudumladı.

Atsumu bunun bir yalan olduğunu biliyordu. İyice yaklaştı kıvırcık saçlı oğlanın yanına. Elindeki kahve fincanını bırakmasını bekledi. Yüzünü avcu içine alıp gözlerinin içine bakmasını sağladı. Alnındaki benleri öptükten sonra konuşmaya başladı.

"Kıvırcığım, bana doğruyu söylemediğinin farkındayım. Eğer konuşmak istemiyorsan seni anlarım, fakat senin iyi olmadığını görüp yardımcı olamamak beni üzüyor.Eğer ki evlilikle alakalıysa sıkıntı yapmana gerek yok. Acelemiz yok zaten her şeyi birlikte halledebiliriz."

bir sen bir ben bir de bebekKde žijí příběhy. Začni objevovat