ay ay noluyo noluyo

1.6K 51 130
                                    

Gençlik kampının ilk günüydü. Neredeyse kimse birbirini tanımadığı için ortamda ilk gün gerginliği vardı. Antrenman öncesinde yerleşmek için odalara geçmişti herkes. Odalar iki kişilikti. Kiyoomi bu durumdan pek hoşnut olmasa da idare etmeye çalışıyordu. En azından oda arkadaşı henüz gelmemişti ve biraz da olsa yalnız kalabilecekti.

Bir kişi hariç herkes salonda sıraya geçmiş koçun konuşmasını dinlerken, sarının çok saçma bir tonunda çakma sarışın bir oğlan salona hızlıca giriş yaptı. Sarışın çocuk geç kalma sebebini açıkladıktan sonra özür dileyerek sıradaki yerini aldı. Kıvırcık saçlı oğlan dönüp yanına gelen oğlana tiksinerek baktı.

Tanışma kısmı bitip antrenman kısmı gelmişti. Karışık olarak takımlar oluşturdu. Miya Atsumu ve Sakusa Kiyoomi aynı takımdaydılar. Kiyoomi daha vaktinde bulunması yerde olmayan sorumsuz ve gevşek birisiyle birlikte olmaktan pek hoşnut değildi.

"Omi-kun!" pasör topu kanat oyuncusuna ulaştırırken seslendi. Topa vurup sayı kazanan oğlan soğuk bir ifadeyle dönüp "Bana bir daha o şekilde seslenme." dedi. "Peki peki sen nasıl istiyorsan öyle olsun Omi-kun." diye karşılık verdi Atsumu. Bu durum Kiyoomi'yi iyice germeye başlamıştı.

*Antrenman sonu*

İlk gün olmasına rağmen gayet yorucu bir antrenmandı. Duş alıp karnını doyurduktan sonra odasına çıkan Kiyoomi'nin aklına oda arkadaşının kim olabileceği geldi. kuzeni ile aynı odada kalacağını sanıyordu fakat son anda gelişen birkaç olay yüzünden oda düzenleri değişmişti. Şöyle bir düşündü kim olabilir diye. Şimdiye kadar konuştuğu kişilerden olmadığını biliyordu. 'Yoksa' diye düşündü oğlan, yoksa o Miya Atsumu denen çocuk olabilir miydi oda arkadaşı? O olmaması için dua ediyordu. Sonuçta odaya girdiğinden beri kimse gelip gitmemiş, şuna kadar odada hep tek başına takılmıştı. Ayrıca o kadar kişi vardı aralarından en sevmediği kişinin denk gelmesi çok düşük bir ihtimaldi, o kadar da şanssız olamazdı herhalde. Tam bunları düşünürken kapı açıldı

"Aa Omi-kun, demek oda arkadaşım sensin haa. Ne güzel." sırıtarak odanın kendi tarafına doğru geçti.

"Şaka değil mi bu? O kadar kişi arasından beni bulmadığını söyle lütfen. Sadece bir şeye bakıp çıkacaksın değil mi?" yıkılmış bir ses tonuyla mırıldanırcasına söylendi kıvırcık oğlan.

" Hey bu sözler senin için bile ağır olmadı mı? Biliyorsun benim de bir kalbim var." dramatik bir şekilde elini alnına götürüp yatağa düştü." Oysa ben seni çok sevmiştim sen neden bena bele yaptın?"

"Neden mi? Daha neden olsun şu hareketlere şu tavırlara bak. Gereksiz bir mikrop parçasından farkın yok benim için şu anda. Eğer herhangi bir şekilde birlikte olmak zorunda kalmasaydık kesinlikle bir iletişimimiz olmazdı." tüm günün yorgunluğu ve nefretini tek seferde kusmuştu oğlan fakat sonradan söylediklerinin fazla ağır olduğunu fark etmişti." Kusura bakma öyle demek istemedim gün sonu yorgunluğundan dolayı sana patladım." diterek olayı kurtarmaya çalıştı.

" Hayır tabii ki sıkıntı yok Sakusa-kun. Benim de nerede durmam gerektiğini bilmem lazım değil mi? Ayrıca yorgunluk konusunda haklısın hemen yatmaya gidiyorum ben, iyi geceler sana." yüzünde gülümseme ile söylemişti çakma sarışın çocuk. Ancak o gülümsemenin ve ses tonunun içindeki pişmanlık, hüzün ve iğnelemeyi onu uzun zamandır tanımayan birisi bile fark edebilirdi olduğunu anlamasa da bir pişmanlık duymaya başlamıştı Kiyoomi. Bir süre bunun hakkında düşündü ama her sonuç Atsumu'nun iticiliğine çıkıyordu. En sonunda pes edip uyumaya karar verdi.

Ertesi sabah Kiyoomi uyandığında odada tek başına olduğunu fark etti. Atsumu çoktan uyanıp kahvaltıya inmişti. Kiyoomi de hazırlanıp kahvaltıya indi. Aklını kurcalayan bir şey vardı. Dün söylediği sözlerle Atsumu'ya çok mu yüklenmişti?

Kafeteryaya girdiğinde Atsumu'nun gülme sesini duydu. Sesin geldiği yöne doğru baktı. Oğlanın dünki halinden bir farkı yok gibiydi. Kiyoomi söylediklerinin bir değişikliğe sebep olmadığını fark edince bir miktar mutlu olmuştu ve kuzeninin okdupu masaya doğru yöneldi.

Bir dakika ne? Mutlu mu olmuştu? İyi de mutlu olmasını gerektiren bir konu yoktu ki. Alttarafı gerçeği söylemişti. Neyse çok da kasmaya gerek yok pişmanlık duygusudur herhalde değil mi?

Sıra günlük antrenmana gelmişti. Yine her zamanki gibi karma takımlar oluşturulup oynamaya başladılar. Fakat bugün dünkinden biraz daha farklıydı. Atsumu Kiyoomi'ye seslenirken Omi-kun ya da Omi Omi demek yerine Sakusa-kun diyordu. Kiyoomi içinde bir burukluk hissetti. Demek ki dün söyledikleri gerçekten de çizgiyi aşmış ve oğlanın kalbini kırmıştı. Peki ama neden böyle hissediyordu ki. Sonuçta bu onun normal haliydi ve daha önce kimsenin kalbini kırdığı için üzülmemişti aksine bir daha o kişiyle muhattap olmayacağı için huzurlu hisserdi.

Beta olduğundan da Atsumu'nun yaymış olabileceği feromanların da farkına varamıyordu. Bu onun zaten karışık olan kafasını iyice karıştırıyor ve sinirini bozuyordu. Doğal olarak da bu olay performansına yansıyordu. Koçtan birkaç kez azar işittikten sonra antrenman son bulmuştu.

Gün sonu yine gelmişti. Atsumu olabildiğince kaçınmıştı Kiyoomi'den. Odaya olabildiğince geç gitmeye çalıştı. Ancak önünde sonunda  odaya girip Kiyoomi ile karşılaşması gerekiyordu. Kiyoomi'nin odada oladığunu bildiğinden içeri gülümseyerek girdi. Tek bir kelime bile çıkmadı ağzından sadece bir kez göz göze geldiler.

Kiyoomi suçluluk duygusuyla boğuşuyor Atsumu ise kırgınlıkla. İkisi de nedenini anlayamıyordu. İkisi de karşısındakinin omega mı yoksa alfa mı olduğunu anlamaya çalışıyor fakat beta olduklarından dolayı net bir şey söyleyemiyorlardı. İkisinin de kafası karışmıştı şu son 2 günde olanlardan dolayı. Ne oluyordu, neden böyle hissediyolardı? Daha 2 gün olmuştu yüzyüze tanışalı ve birbirleriyle yıldızları uyuşmamıştı bile.

Sessizliği Atsumu "İyi geceler." diyerek bozdu yatağına girereken. Kiyoomi bir an duraksadıktan sonra "İyi geceler." dedi. Aslında daha fazlasını söylemek istiyordu. Pişmandı. Özür dilemek istiyordu. İlk kez birisiyle konuşmayı, biri tarafından rahatsız edilmeyi istiyordu. Fakat tek bir kelime bile çıkmadı ağzından. Tek yapabileceği uykuya dalmaktı.

*Selam çikelatalarım. İlk kez böyle bi şey yazıyorum. Her şey aşırı boş ve cringe lütfen hiçbir şeyi dikkate almayın. Evet bilerek cringe yazıyorum.

yorumlarda düşüncelerinizi belirtip cringe rate yapabilirsin bence bu 6/10 cringe oldu. öpüldünüz başka bir bölümde görüşmek üzere <3
850 kelime

bir sen bir ben bir de bebekWhere stories live. Discover now