21. Bölüm: Kesin İp Var

179 37 6
                                    

4. günden selamlar. Teknik olarak gece yarısını geçti ama çaktırmayın. Daha valiz yapacağım, öyle bir adanmışlık. :D 

Keyifli okumalar canımlar.

***

Efes, gitmeme birkaç gün kala hediyesini sunar gibi yer yer gölgeli, yer yer tertemiz bir rüzgarla karşılamıştı beni. Turnikelere giden yolda, henüz açılmış dükkanlara bakarken tam anlamıyla turist gibi hissediyordum.

Daha önce izlediğim ama sanki bu kez başka bir yönetmen tarafından çekilen bir filmi yeniden izliyor gibiydim. Ve evet, kesinlikle yeniden izlemeye ihtiyacım vardı!

Özgür arabayı park edip sonunda yanıma geldiğinde onu gülümseyerek karşıladım. Hiç beklemeden elimi tutup yürümeye başladığımızda da eridim. Zihnimin bir yeri hala bir yerlerde ip arıyordu ve bu histen nefret ediyordum. Güzel şeyleri ben de hak ediyordum, neden bir yanım güzelliklere şaşırıyor ya da panikliyordu anlamıyordum. Altında yatan sebepleri merak etmedim, hatta onlardan kaçmak istedim.

Ana dön Gözde.

Haklısın canım iç sesim!

Anda olduğumu hatırlamak için Özgür'ün elini daha da sıktım, o da karşılık olarak ellerimi olabilecek en kibar şekilde daha çok kavradı, sanki tüm alanda olmak ister gibiydi ki buna ancak sevinebilirdim. Düşüncelerimden Özgür'ün sesiyle uzaklaştım.

"Murat'a uğrayalım mı?"

Önce kim olduğunu öğrenseydim be gözünü sevdiğim?

"Kim olduğunu söylersen neden olmasın?"

"Hatırlarsın aslında; bir tanıdığımız. Hatta önceki gelişimizde sohbete daldığımızdan ötürü Efes'i gezememiştik, sonra sen beni gözlerinle öldürmüştün falan."

Göt!

Son kısmı duymazlıktan gelerek konuştum.

"Ah hatırladım, tabii uğrayalım, gezmenizi engelleyecek o muhteşem sohbeti ben de dinlemek isterim."

Özgür gülerek beni kendime çekip kafama öpücük kondurduğunda az önce söylediğim 'Göt' kelimesi aniden 'Erkekim'e dönüşmüştü. Tıpkı Sırlar Odası'nda Voldemort'un eski ismi olan 'Tom Marvolo Riddle'ı havaya yazıp sonra da ufak bir asa hareketiyle ismi 'I'm Lord Voldemort' olarak değiştirmesi gibi. Evet, az önce Elma ile Armut'u eşitlemiştim. Eh, bir Voldemort kolay olunmuyordu. Bir Muggle ancak bu kadarını yapabilirdi.

***

Evet, itiraf ediyorum, bu Murat insanının sohbeti gerçekten güzeldi. Adamla konuşurken farkında olmadan dört bardak çayı içmiştim bile. Üstelik iki tane plan yapmıştık, bir de hazır herkes buradayken bu akşam Özgür'ün restoranında yemek yenmesi fikri çıkmıştı ortaya. Biraz daha kalsak ortak iş kurmayı bile konuşabilirdik. Murat sanki biraz Gökalp'e benziyordu. Kafamın içinde kaybolmadan sohbete dahil olmaya karar verdim.

"Dükkân iyi iş yapıyor mu?"

Heh, ben de kontrolsüz dilim nereye kaçtı acaba diye düşünüyordum? Neyse ki kafasına sıçtığımın organı yerli yerinde duruyordu.

Özgür günün ilk tatlısını yemiş gibi keyifle gülerken ben yüzümü ince belli çay bardağının arkasına saklamaya çalışıyordum. Koca kafayı ince belli bardağın arkasına saklamak da 40 numara ayakları olsa da 38 numara ayakkabının içine sığmaya çalışmak gibi bir şeydi. Ya da her öğün ekmek yese de "ben hiç ekmek yemiyorum" diyen annemdi. Ana dön Gözde, ana dön! Ya da dönme siktir et!

GÖZDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin