18. Bölüm: Grinin Elli Tonu Kim Köpek?

197 41 9
                                    

Saat 22:30'da çalışmayı bırakan Ebru kişisi yılmadı, yarım saat dinlendi, sonra yeniden bilgisayarın başına oturup yeni bölümü yazdı. Bence yorumlarınızı da çok hak etti. 

Öperim. 

***

Rüyamın en güzel yerinden Cemre'nin telefonundan canhıraş bir şekilde bana ulaşan alarm sesiyle çekildim. Sabah kalkacak uçak için kuşluk vakti denebilecek bir anda çalan bu alarmdan da Cemre'den önce uyanmış olmaktan da nefret ettim. Homurdanarak ve söverek diğer tarafıma döndüm ve Cemre'yi kibarca uyandırmayı denedim.

Ve elbette tepki vermedi.

İç çektim ve poposundan tekmelemeye, eş zamanlı olarak da "kalk, uçağı kaçıracaksın" diye bağırmaya başladım. Cevap olarak kafasını hafifçe yastığından kaldırıp yalnızca sol gözünü açarak bana baktı. Sanki az önce böğüren ben değilmişim de hafifçe fısıldamışım gibiydi ve sakince "Tamam canım, uyandım" dedi.

Ne olduğunu planlamadan birden konuştum.

"İstanbul'a gidince ne yapacaksın?"

Diğer gözü de açıldı, yastığını düzeltti ve bana doğru döndü.

"Bilmiyorum."

"Peki ne hissediyorsun?"

"Onu da bilmiyorum. Yani kızgınım biraz. Arkadaşla iş yapmama kuralımı Gökalp sebebiyle bozmuştum ve şimdi o inancımın ne kadar haklı olduğunu hissediyorum."

"Kaçıngan bir düşünce sistemi bu ama."

"Kaçan ben değilim, Gökalp."

"Cemre farkında değil misin, yaptığı şey tam tersi! Risk alıyor, hep ertelediği bir şeyin üzerine gidiyor, aslında hep kaçtığı fikirden bu kez kaçmamayı tercih ediyor. Sen de Gökalp'le bu işe başladığında aynısını yapmıştın. Bariyerini indirmiş, yapmam dediğin şeyi yapmış ve risk almıştın. Sonucunda meyvelerini ikiniz de yediniz. Aynı şansı Gökalp'e de vermemiz gerekmez mi bu durumda?"

"Mantıklı konuştuğunda senden hoşlanmıyorum."

Gülümsedim. "Seni de anlıyorum. Yarı yolda bırakılmış gibi hissediyorsun ki haklısın da. Gün sonunda bir iş anlaşmasını tamamen tek taraflı olarak bozmayı düşünen bir adamdan bahsediyoruz. Ben sadece burada birden fazla bakış açısı olduğunu göstermeye çalışıyorum sana. Bir şeyin sonu her zaman 'yıkım' değildir, alternatifler beraberinde birçok seçeneği de getirir. Mesela az önce Gökalp'le dünden beri ilk kez empati kurdun ve onu anlayabildin. O ise bunu iki haftadır yapıyordu, artık eşitsiniz. Şimdi ne haliniz varsa görebilirsiniz."

Cemre gülümsedi. "Düşünülecek şeyler söyledin, ben de düşüneceğim. Peki, dün söylediklerinde ciddi miydin?"

"Hangisinde? Biliyorsun dün üç yüz tane şey söyledim masadaki ilan-ı aşkım da dahil olmak üzere."

"İşini bırakıp benimle iş yapman konusunda."

"Bilmiyorum Cemre. Gerçekten istediğim için mi yoksa Gökalp'in götünü kurtarmak için mi onları söyledim ayrımını yapamadım henüz. Ayrıca şu an sen buna hazır mısın? 'İşte haklı çıktım, arkadaşla iş yapılmaz' inancın güçlenmişken doğru bir zaman olur mu bu?"

Cemre de ben de sessiz kaldık. Şu bir hafta hepimiz için güzel bir zaman olacaktı, belki yolda neye karar vereceğimizi hepimiz bir şekilde bulurduk.

GÖZDEحيث تعيش القصص. اكتشف الآن