17. Bölüm: Kız Seni Alan Yaşadı

188 39 11
                                    


Merhaba canımlar,

Pazar gecenize yeni bölümle geldim, birkaç bölüm öncesi açıklaması yapıp gideceğim. 

*Önceki bölüm açıklamasında yanlış anlaşılmışım canlar. Hikayeyi yarım bırakmayı düşünmedim hiçbir zaman. Herhangi bir şeyi yarım bırakmayı sevmeyen biriyim ayrıca. Sadece sürdürebilirlik noktasında neye ihtiyacım olduğunu, neyden beslendiğimi, bu olmayınca istemesem de, bundan nefret etsem de yavaşlayabildiğimi söylemeye çalışmıştım. Yoksa buradayım. Hep oldum. 

*Bugün, mesaj kutumda o anlatmaya çalıştığım şeyi hatırlatan bir şey yaşadım. Ne güzeldi, ne özeldi. Yazabildiğim müddetçe hep yazacağım canlar. Herhangi birinize dokunabildiğim müddetçe, bunu hissettikçe yazacağım. 

*Son iki bölümdür bir düzensizlik söz konusu zamansal olarak. Bunu kırmak için kendi kendime bir maraton planladım. Bu hafta beş gün boyunca her gün yeni bölüm yükleyeceğim. Yorumlarınızla destek olursunuz değil mi canımlar? 

*Bu bölüm diğer bölümlere nazaran biraz kısa oldu, ama kendi geldi ve "ben bu kadarım" dedi, ben de inatlaşmak istemedim. ^^

*Bölümü yazarken sadece Karsu'nun Jest Oldu uyarlamasını dinledim, bölüm adı oradan geliyor. :)

Yarın görüşürüz.

***

"Dönünce seni öpeceğimi söylemiştim."

"Biliyorum."

"Kaltak iç sesime rağmen diye eklemiştim."

"Biliyorum."

"O zaman şimdi öpüyorum."

"Anlaştık."

Birden kulağıma çalınan müzik sanki bana "hadi" diyordu. Düşünmedim. Ona doğru yaklaştım ve yavaşça dudaklarına dokundum. Sol dizimin üzerindeki eli oradan ayrılıp yolculuğunu çenemde tamamlamıştı. Çenemin altını öyle kibarca tutuyor ve beni öyle yumuşak öpüyordu ki eline eriyecek hale gelmiştim. İki gündür hissettiğim ateşten farklı bir ateşti bu. Vücudumun alt kısmından ziyada sol göğüs kapağımı titretecek cinstendi.

Ah!

Aniden kendimi geri çektim. Nasıl baktığım ya da göründüğümle ilgili bir fikrim yoktu. Az önce hissettiklerim beni hem heyecanlandırmış hem de korkutmuştu. Neden olası herhangi bir sevgiden korkutularak büyütüldüğümüzü saniyenin onda birinde merak etmekten alıkoyamadım kendimi. İnsan kalbindeki tetiklenmelerden neden korkmalıydı ki? 'Üzüleceğim' korkusuyla sevmekten kaçmak kadar toksik bir şey olmamalıydı bu hayatta. Ayrıca sevme haline 'üzüleceğim' şartlanmasıyla neden başlardık?

Kafamın içinde olan bitene dalmışken nasıl göründüğüm hakkında fikir sahibi olmama yetecek bir ifade oluştu Özgür'ün yüzünde. Hafifçe şaşkın, karışık, merak eden bir yüzle bakıyordu bana. Ve tabii ki dayanamayıp konuştu.

"Ne oldu?"

Ne diyecektim ben şimdi bu adama? "Seni öperken şair oldum" diyemezdim. "Kalbim tekledi" diyemezdim. "Korktum" da denmezdi, ya da "çok heyecanlandım, dayanamadım" da olmazdı.

Neden olmasın?

İç sesim her zaman olduğu gibi en doğru zamanda, en doğru soruyu sormuştu. Sahi, neden olmasındı? Buna mantıklı bir cevabım var mıydı?

Tabii ki yok kızım, dökül hadi.

Tamam patron!

"Çok içtim sanırım, midem bulandı biraz."

GÖZDEWhere stories live. Discover now