'Hanım anne.. bu gece yatmam yukarda..'

'Nerede yatıvereceksin?'

'Seninle..'

'Ne?' Bende çok şaşırdım, bunu nasıl söyleyebilmiştim. Biraz önce saçımı okşadı diye yanında olmak istiyordum sadece.

'Birlikte yatalım bu gece.. Yanında uyusam olmaz mı?'

Gözüne nasıl göründüm bilmiyorum. Bir süre gözlerime, sonra birbirine tutunmuş ellerime, sonra tekrar gözlerime bakıp birkaç damla yaşının yuvarlanmasına engel olamadı. Tek kelime etmeden bir adımıyla mesafeyi kapattı ve sarılıp kendine bastırdı. 'Buldum hanımım.' diye içeri giren Müstesna'yı bile umursamadı. Sırtımı sıvazlayıp saçlarımı okşarken burnunu çekiştiriyordu. Ayrıldığımızda şalının ucuyla siliyordu göz yaşlarını.

'İyi kızım..' diyerek Müstesna'ya baktı.. 'Şimdi şu yer döşeğine yatak seriver bize.'

'Hemen hanımım..'

Müstesna yanımızdan ayrılınca yüzümü yıkamak için katta ki lavaboya gittim. Bunu neden istediğimi bilmiyordum ama itiraz etmemesine o kadar mutluydum ki. Yüzümü kurutup çıktım, eş zamanlı kapı çaldı. Hoca kadın önde diğerleri arkada salona geçtiler. Ortaya koyulan sandalyeye oturmam için yönlendirdi beni hanım anne. Oturdum, bu işlere inancım olmasa da onlara ayak uydurdum. Üstüme gerilen çarşafın bir kenarından Selvi tutarken diğer kenarını Müstesna tutuyordu. Yerde ki küçük tüp yakıldı, kepçeye koyulan kurşunlar dualar eşliğinde eritildi. Hoca kadın su dolu tencereyi başımın üstüne tutup eriyen kurşunu içine döktüğünde büyük bir gürültü koptu. Hepsi, suya dökülünce şekil alan kurşunu görmek için hoca kadının yanına gittiklerinde çarşafı bir kenarı atmışlardı.

'Vah vah vah! Tüh tüh tüh! Bu kızcağız iyi yaşayıveriyor bu kadar nazar altında..'

'Bu akşam geliverdiler göz ediverdiler çocuklarımı Hanife! Ne yap ne et iyileştir..'

Hoca kadın ışığa doğru kaldırdığı kurşunu evirip çevirip incelerken diğerleri de ona bakıyordu.

'Bak bak, şu gözleri görüveriyor musun? Şu küçükler kadın gözü, altı tane çıkıvermiş. Üç kadın mı geliverdi bu akşam buraya?'

'Tabiii, ben dedim tabiiii! Gelip gidip göz değdiriveriyor uğursuzlar.'

'Bu da adam gözü Şahsine. İri iri açılıvermiş, gözü de aklı da kızcağız da kalıvermiş.'

Bu defa kimse tahminde bulunmadı. Buraya Ali'nin geldiğini herkes biliyordu. Kadın kurşunu tekrar kepçeye koydu.

'Bi kere daha dökmek lazım..'

'Ne gerekiyorsa yapıver işte..'

Hanım annenin canı sıkılmıştı anlaşılan. Yerine oturup kurşunun erimesini bekledi. Çarşaf tekrar başımın üstünde yerini alırken kısa sürede tencereye dökülüp tekrar büyük bir gürültüyle sebep oldu.

'Euzü bi kelimatillahitammati min şerri külli şeytanin ve hammatin ve min şerri kulli aynin lamme.'

Önce Arapçasını okudu, kurşunu eline alıp kafamda çevirirken de Türkçesini okuyordu.

Alev | Kara BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin