"Tamam Ekin'im" dediğinde getirdiği sahiplik eki bile beni kızdırmadı. "Sizi basamam şu an, umarım kantine felan gidiyorsunuzdur" dediğinde gözlerimi devirdim.

Ekin son defa Devran'ın yanaklarını öptü ve yavaşça geri çekilip arkasını döndü, ince uzun parmaklarıyla bileğimi kavradığında dişlerimi sıktım. Ufacık bir hareketi bile beni etkiliyordu.

Beni odadan dışarı çıkarttığında ona engel olmadım ve boş, sessiz koridorda beni çekiştirmesine izin verdim. Gece yarısı olduğu için bu kat bomboştu. Beni tuvaletlere doğru sürüklediğinde dişlerimi sıktım.

Boş tuvalete girer girmez beni hızla kapıya doğru yasladığında ben daha ne olduğunu anlayamadan dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Yumuşak dokusu ve alıştığım tadını aldığımda derin bir nefes içime çekip sıkıca belini tuttum ve kendime bastırdım.

Ekin öyle hızlı öpüyordu ki ilk defa ona yetişmekte zorluk yaşıyordum. Dilini ağzımın içine gönderdiğinde zevkle inleyip kendime daha çok bastırdım. Kollarını boynuma sıkıca doladı ve bir kaç saniye kendini benden ayırdı.

"Kucağına al" dediğinde hızla bacaklarını tutup belime dolamasını sağladım, incelmiş belini kavrayıp onu havalandırdığımda boynumdaki kolları daha da sıkılaştı. Yerlerimizi değiştirip bu sefer ben sırtını kapıya yasladım.

Hafiflemiş bedeni ani bir sinir dalgasını vücuduma yayarken tekrar onu azarlamak için geri çekilmek istedim ama izin vermedi.

Elini ereksiyon olmuş aletime attığında dudaklarımızı ayırdım. "Burada olmaz" dediğimde sensörlü lamba kapandığı için karanlıkta suratını seçemiyordum.

"Şimdi istiyorum" dedi boğuk sesiyle. Zaten kendimi zor tutuyordum, bir de bu ses tonuyla benimle konuşursa kendime hakim olamazdım.

"Canın acır bebeğim, yanımızda hiçbir şey yok" dediğimde omuzlarını silkti umursamazca. "Acısın, umurumda değil"

Dudaklarını boynuma bastırıp elini hareket ettirmeye başladığında dişlerimi sıktım. Kapıya yasladığım bedeni tek elimle sıkıca tutarken diğer elimle kapıdaki kiliti bulup çevirdim. Üzerine bol gelen eşofmanı baksırıyla beraber bacaklarına doğru sıyırdığımda elini pantolonumdan içeri soktu. Sıcak elini aletimin üzerinde hissetiğimde dudaklarımı boynuna bastırdım.

"Ekin" dedim hararetle. "Ben seni hazırlayana kadar nefes bile alma" dediğimde güldüğünü duydum. Bunu evet olarak kabul edip parmaklarımı küçük, kırmızı dudaklarına bastırdım. Ne istediğimi anlayıp parmaklarımı sıcak ağzının içine alıp yaladığında sıkılı dişlerimle ağzının hareketlerini izledim.

Az önce dursun istiyordum ama şimdi durmak istese devam etmek için yalvarabilecek kıvama gelmiştim.

Islak parmaklarımı deliğine bastırıp hiç beklemeden tek parmağımı içine soktuğumda inleyip kafasını boynuma gömdü. Hızlı olmamız gerektiği için acele etmem lazımdı. Bir süre onu hazırlamak için sadece parmaklarımı kullandım ama bu süreçte patlayacak kıvama gelmiştim.

Ekin sabırsızca "Hadi..." dediğinde öpmek için deli olduğum çenesine dudaklarımı bastırdım. Ereksiyon halindeki aletimi deliğine konumlandırdığımda sıkıca omuzlarıma tutundu. Yavaşça içine girdiğimde sesli bir şekilde inledi, dudaklarımı dudaklarına bastırdım hızla. Her zamankinden daha hassastı.

"Hareket et Erez, bu ne yavaşlık?" dedi, acıdan sesi kısık çıkıyordu. Dudaklarım kıvrılırken onu dinlemeden yavaş hareketlerime devam ettim. Neden bu kadar hızlı ve ısrarcı olmaya çalıştığını anlayamıyordum, normalde parmaklarımı soktuğumda bile mızmızlanırdı.

Tamamen içine girdiğimde nefes nefese öylece bekledim. Ekin küçük nefesler alıyordu ama sürekli kasılıp gevşeyen deliği durmamı zorlaştırıyordu. Yavaşça hareket etmeye başladığımda Ekin dudaklarını boynuma bastırdı.

Dakikalar sonra hareketlerim hızlanmıştı, elimi kalçasına atıp kendime daha çok bastırdığımda inledi. Dişlerimi sıktım, o inleyince daha da kötü oluyordum. Sırtını kapıya yaslayıp içine büyük hareketlerle girmeye başladığımda inleme sesleri yükselmişti, ağlar gibi inliyordu. Kafasını kapıya doğru yasladığında avuç içlerimi dudaklarına bastırdım sesinin çok dışarı gitmemesi için. Dilini elimde gezdirdiğinde gözlerimi kapatıp kendimi sertçe içine tekrar bastırdım. Her vuruşumda sırtı kapıya vuruyordu, hafiflemiş bedeni hafifçe zıplıyordu.

"Geleceğim" dedim, içinden çıkmak istediğimde belimdeki bacakalarını sıkılaştırıp iyice derine girmeme yol açtı ve çıkmama izin vermedi. Yaptığı hareketle sıcak duvarlarının içine inleyerek geldiğimde, o zaten benden bir kaç saniye önce gelmişti. Nefes nefese öylece bekledim sakinleşmek için. Hastanede olduğumuz gerçeği yüzüme tekrar çarparken dudaklarımı sıkıca sıcak boynuna bastırdım. Ekin, gerçekten aklımı durduruyordu.

İç çekme sesi duyduğumda bir an nereden geldiğini anlayamadım, lavaboda birinin olduğunu düşünüp telaşlansamda boynumda hissettiğim ıslaklık kaskatı kesilmemi sağladı.

"Ekin" dedim korkuyla, suratını görmek için geri çekmek istediğimde kendini boynuma daha çok sakladı. "Canını mı yaktım?" dedim, sikeyim tabii canı yanardı. Kafasızdım çünkü.

"Evet" dedi içli içli ağlarken. Dudaklarından bir hıçkırık kaçarken bu kadar yoğun ağlamasıyla istemsizce kendi gözlerimin de dolduğunu hissettim.

Gözlerimi kapatıp sıkıca belini tuttum, yavaşça sırtını okşadım. "Canımı yaktın"

Bir kaç mevzuya açıklık getirmek istiyorum...

Öncelikle bu sabah uyandıktan sonra bölümdeki yorumlar ve bana özelden attığınız tehdit mesajları gerçekten çok hoştu. Bazı değişiklikler yaptım ama sizden korktuğumdan felan değil, yanlış anlaşılma olmasın.

 Bazı değişiklikler yaptım ama sizden korktuğumdan felan değil, yanlış anlaşılma olmasın

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Özellikle bu mesajdaki şaka değil kısmı beni benden aldı... Neyse siz bana çemkirdiniz ama ben sizi öpüyorum✨

disiplinWhere stories live. Discover now