Part 9: he dead

398 40 29
                                    


Kendine dolanan kollara karşılık verdi kadın. Onu son görüşünün ardından çok fazla değişmişti. Uzun uzun abisine sarılmak istese de bunun için vakti yoktu. Kollarından ayrılıp endişeli gözlerini Steve'e çevirdi. 

"Hemen buradan gitmeliyiz. Tony'i merak etme şuan derin bir uykuda." 

"Tonya'da mı burada?" sorusuna yanıt vermeden Steve'in ve abisinin kolundan tutup koşmaya başladı. Bir kaç saniye sonra durduğunda Steve karşısında ki hurdaya dönmüş arabaya baktı. Kaputundan hala daha dumanlar çıkıyordu. Gözleri yavaşça en yakın arkadaşının kanlar içinde ki cansız bedenine kaydı ardından önünde çığlıklarla ağlayan kadına. 

Neler olduğunu anladıktan sonra kendini toparlayıp kadının yanına çöktü

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

Neler olduğunu anladıktan sonra kendini toparlayıp kadının yanına çöktü. Ağlayan kadının bedenini Howard'dan zorla ayırdı. Yavaşça kendine çekerken kadının bedeni titriyordu. Kısık sesiyle konuşmaya çalıştı. Bu boğazını daha acıtırken umursamıyordu.

"Steve o bana verdiği sözü tuttu ama ben tutamadım. Onu koruyamadım." kafasını göğsüne yasladı. Kendisinin de gözünden yaşlar gelmeye başladığında gözleri yeniden yerde kanlar içinde yatan Howard'a kaydı. Hala daha olanları idrak edemiyordu. Nasıl olmuştu bütün bunlar? Gerçek miydi?

 Nasıl olmuştu bütün bunlar? Gerçek miydi?

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

"İsyan etmek istiyorum Steve. Bunun olmaması için her şeyimi verirdim. Niye oldu bu? Lütfen o geri gelsin lütfen."

Ne kadar süre geçtiğini bilmiyordu. Aklında tamamen Tony'nin bu duruma nasıl tepki vereceği vardı. Hem annesini hem de babasını aynı anda kaybetmek büyük bir acıydı. Bunu kaldırabilir miydi?

"Tonya artık kendini toparlamalısın. Güneş doğmak üzere az sonra polisler gelir." Rebekah'nın uyarısıyla kadın yavaşça bedenini yakın arkadaşından ayırdı ve yerde kanlar içinde yatan cesede baktı. Gece uykusundan kötü bir rüya ile uyanmış ve soluğu onu bulmakta almıştı. Gördüğü görüntü kalbini yakarken buna engel olamamak, bütün gücüne rağmen buna engel olamamak ona çok büyük bir acı veriyordu. Ne kadar yanından ayrılmak istemese de zorundaydı. Issız sokakta yürürken içinde ki sessizliğe anlam veremiyordu. Bir gün bunun gerçekleşeceğini bilerek hayatına devam etmişti. Fakat bunun gelmesini hiç istememişti. 

Evin önüne geldiklerinde Steve evin kapısını açtı. Bağrış sesleri dışarıya kadar geliyordu ve bu endişelenmesini sağlamıştı. 

"Lütfen bırak Jarvis! Ben babama gitmek istiyorum! Yalan söylüyorlar benim babam ölemez! Sana yemin ederim benim babam beni bırakıp gitmez."  Steve koşarak Jarvis'in zorla tuttuğu bedeni kavradı.

"Tony!" 

"Bırak beni Steve! Bana yalan söylüyorlar. Anne ve babamı bulamam gerek." Steve onu tutmaya çalıştıkça Tony elinden kaçmaya çalışıyordu. İçinde ki derin acıyı daha önce hiç bu kadar hissetmemişti. Kendini hırpalarken Tonya onlara doğru ilerleyip titreyen elini Tony'nin alnına koydu. Baygın bedeni kollarına yığıldığında Steve yavaşça onu yatağa taşıdı. 

"Onu uyutup duramayız Tonya." yatan Tony'den bakışlarını alıp Steve çevirdi kadın.

"Biliyorum fakat bir süre sonra kendine zarar verecekti. Şuan uyuması daha iyi." yorgun çıkan sesiyle söylediği sözlere sadece kafasını salladı Steve. Kadının sadece sesinde değil gözlerinde de görebiliyordu yorgunluğu. 

"Biraz uzanmak ister misin?" kadın sadece kafasını salladı. En son isteyeceği şey beyninin uyuşması olacaktı. Açılan kapıdan Jarvis içeriye girmişti. Gözleri ağladığını belli edercesine kıpkırmızıydı. Karşısında en son ne zaman gördüğünü bile hatırlamadığı kadını bulunca diyeceklerini unuttu bir an. Fakat bunun ne yeri ne de zamanı olmadığını biliyordu. Sessizce konuştu.

"Bay Rogers, gazeteciler evin dört bir yanını sarmışlar ve sizden bir açıklama bekliyorlar. Ne yapmamı istersiniz." insanların umursamazlığı gittikçe canını sıkmaya başlamıştı Yüzbaşının. 

"Gönder Jarvis şuan kimse açıklama yapacak halde değil." sessizce onaylayıp odadan çıktı Jarvis. Steve'in eli yavaşça yatakta terler içinde yatan Tony'nin saçlarına kaydı. 

"Onu derin bir uykuya soktuğunu düşünmüştüm Tonya. Nasıl oldu da uyanıp bütün bunları acımasızca öğrendi?" 

"Babası öldü Steve. Tek değerli varlığı olan ailesini kaybetti elbette ki bunu hissedecek." kadının açıklaması onu tatmin etmese de sustu. Şuan aklındakilere cevap aramanın ne yeri ne de zamanıydı. 

*

Yavaşça dağılan kalabalıkla derin bir nefes verdi kadın. Tony babasının mezarının başında oturmuş sessizce ağlıyordu. Yavaşça yanına ilerleyip çömeldi. Tony'nin gözleri ona çevrildiğinde yutkundu. Daha önce gördüğünü düşündüğü kadına yöneltti sorusunu. 

"Siz kimsiniz?" sorusu karşısında afallasa da hemen toparladı.

"Babanın bir arkadaşıyım sadece." Tony kafasını sallayıp tekrardan ağlamaya başladığında omuzlarından tutup onu kollarıyla sardı. Hıçkırıkları hissedince kendisi de tutmaya zorladığı gözyaşlarını serbest bıraktı. 

Ne anlamı vardı ki güçlerimin onu koruyamadıktan sonra. Söz vermiştim gittiğim gün ona seni hiç bırakmayacağım diye. Gittiğim gün bunu söylemem çok saçmaydı fakat o ne dediğimi anlamıştı. Gitmemi istemese de bunun gerektiğini çok iyi biliyordu. Herkesten farklı olarak bir çok şeyi Howard biliyordu. Ve içinde o birçok şey ile ölmüştü. Ben ona verdiğim sözü tutamadım fakat o bana verdiği sözü çok iyi tutmuştu. 

Sevdiğin öldükten sonra yaşamak aslında en büyük acı değil miydi, en büyük intihar...

----------------

Bu bölüm kısa oldu fakat ağzıma sıçtı teşekkürler evren. Size duyguları muhtemelen aktaramadım fakat durup durup ağlayasım geliyor.




{Forgive} Stranger & Winter Soldier | StonyTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang