Part 7: work travel

447 44 23
                                    


"Baba bu iş seyahatleri gittikçe artmaya başladı." oğlunun sorgulayıcı bakışlarından kaçmaya çalışırcasına kafasını çevirdi Howard. Elinde ki gazetesini kim bilir kaçıncıya okurken düşünceleri ona rahat vermiyordu.

"Baba!" bu sefer elinde ki gazetesini aşağı indirip ona baktığında gözlerini devirdi Howard. Ne yaparsa yapsın karşısında ki çocuğu görmezden gelemiyordu. Yutkundu ve gazeteyi sehpanın üzerine bıraktı. 

"Bak Tony bilmediğin şeyler var, seni bunlardan uzak tutmaya çalıştıkça sen tehlikeye giriyorsun. Bunun farkındayım fakat seni bunlarla bunaltmak istemiyorum. Benim aksime rahat bir çocukluk yaşaman tek temennim." babasının önemli bir konu konuşacağını anladığı an yanında ki koltuğa oturmuştu bile.

"Steve'in vücudunda olan serum, konu bu. Onun yaşadığını öğrenen bilim adamları serumu çoğaltma fikrindeler ve tabi ki denek Steve. Bak Tony bunu yapmak bende istemiyorum fakat ülkenin geleceği için iyi bir fırsat olabilir."  duyduğu şeyler ile sarsıldı Tony. Steve'in tekrardan böyle bir şeyi yaşamasını istemiyordu. Elini babasının elinin üzerine koydu.

"Baba Steve'i tekrar bu olayın içine sokmayacaksın değil mi. Sen elbet bir çıkış yolu bulursun. Hem bir tane Kaptan Amerika neylerine yetmiyor." dediği şeyin saçmalığının farkındaydı fakat konu Steve olunca düşünemiyordu. Beyninde bir çözüm ararken babası diğer elini omzuna koydu.

"Bu konuyu Steve ile konuşsam daha doğru olur Tony. Karar vermek ona kalmış." babasının imalı konuşmasını göz ardı etmişti. 

"Tamam şimdi odana çık Tony büyüklerin konuşması lazım." babasının sözleriyle kafasını merdivenlerden inen Steve'e çevirdi. 

Steve bir haftadır devamlı Bucky ile konuşuyordu, bazı şeyleri hatırlasa da bu oldukça yavaş oluyordu. Bunun sabır işi olduğunu bilse de üzülmemek elinde değildi. Yorulduğunu düşündüğü kardeşini yalnız bırakıp aşağı inmişti fakat gördüğü yüz ifadeleri ile duraksadı. Tony yanından yüzüne bile bakmadan geçince kaşlarını çatıp Howard'a baktı. Yaşlı adam onu çağırınca yanına gitti. Adamın karşısına oturduğunda gerginliğini hissedebiliyordu.

"Ste-"

"Howard konuşmalarınızı duydum. Eğer bu Amerika'nın geleceği için gerekliyse ben hazırım." arkadaşının vatan severliği ona geçmişi anımsatmıştı. Elini omzuna atıp dostça sıktı.

"Fakat bundan Tony'nin haberi olmasın Howard lütfen." bakışlarını yerden kaldırıp arkadaşının mavi gözlerine getirdi. Bazı şeyleri fark etmediklerini sansalar da çoğu şeyin farkındaydı. Oğlunun kime değer verdiğini, kimden nefret ettiğini anlıyordu. Bunu göstermemesi anlamadığı anlamına da gelmezdi. Davranışlarının aksine oğluna oldukça değer veriyordu. Onu en zor zamanlarında hüzünlü halinden çekip çıkaran hep Tony olmuştu. Ve onun mutlu olmasını her şeyden çok istiyordu. 

"Merak etme bunu asla Tony'e söylemem. Kabul ettiysen o halde yarın gitsek iyi olur. Onbaşı beni sıkıştırıp duruyor. Ah bazen yok olup gitmek istiyorum fakat sonrasında aklıma Tony geliyor. Onu bırakamam, onun için yaşamalıyım. Onun için yaşıyorum." sarışın bu sözlere karşı sadece kafasını sallamakla yetindi. Aklında gezen soruları sorup sormamak arasında gidip geliyordu. En sonunda dayanamadı ve sordu.

"Howard, Tonya ve Rebekah onlara ne oldu?" dostunun sorduğu soru ile hareket edemez olmuştu. O uyandığından beri bu sorudan kaçmıştı fakat şimdi belli ki kaçışın sonuna gelmişti.

"Onlar gittiler Steve." 

"Anlamadım nereye gitmiş olabilirler ki?" yutkundu Howard ardından kendini zorlayarak cevap verdi.

{Forgive} Stranger & Winter Soldier | StonyWhere stories live. Discover now