Part 4: nightmare

547 56 18
                                    


Hissettiği boğulma hissiyle gözünü açmaya çalıştı fakat sonsuzluk onu kendine çekiyor gibiydi. Vücudunu hareket ettiremiyor, suyun altında işe yaramasa bile sesini kullanamıyordu. Gittikçe batarken karanlık kayboldu. Ona oldukça uzun gelen süre sonrasında derin karanlığın yerine Tony'nin masum gülümsemesi geldi. Bu kendisinin de gülümsemesine yol açarken onun kendisine uzattığı ele baktı. Tereddüt etti, o eli tutması bir çok şeyi değiştirebilirdi. Geçen bir kaç saniyede Tony'nin gülümsemesi soldu, ne olduğunu bilmediği şeylerin bacaklarını sarmasıyla suyun derinliklerine doğru çekildi. 

Bir yerden düşüyormuş gibi hissettiğinde sıçrayarak uyandı. Gözü tam karşısında ki saate takıldığında sabah beş olduğunu gördü. Kabusları dur durak bilmiyordu. Gözünü kapatmaya, uyumaya korkar olmuştu. Sırılsıklam olan tişörtünü çıkarıp yeni bir tişört geçirdi üstüne. Kaldığı odadan çıkarken rüyasını düşünüyordu, daha önce hiç böyle bir şey görmemişti. Rüyası karanlığa girdiği an son bulurdu.

Tony hayatına girdiğinden beri, daha doğrusu kendisi Tony'nin hayatına girdiğinden beri kendinde olan değişikliklerin farkındaydı. Uyumadan önce asla asker olmak için çekinen biri değildi hatta bazı insanlar onun deney faresi olduğunu düşünse bile o bunun için çabalamıştı. İçinde büyüyen bu korku da neyin nesiydi? Savaşa katılma isteği olduğu zaman yanında ki arkadaşlarının hepsi askerdi. Kimseyi düşünmek zorunda kalmazdı çünkü hepsi başının çaresine bakardı fakat şimdi Tony vardı. Aralarında bir bağ oluşmuştu, bunun farkındaydı çünkü daha önce hissetmediği bir duyguyu tatmıştı. Buzullara düşerken, donduğunu hissederken hissettiği korku duygusundan başkaydı bu. Birini kaybetme korkusu sarmıştı içini şimdi.

Steven Grant Rogers, Anthony Edward Stark'ı kaybetmekten korkuyordu. 

*

"Bir haftadır buradayız ve senin yaptığın tek şey odun kırmak yüzbaşı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bir haftadır buradayız ve senin yaptığın tek şey odun kırmak yüzbaşı. Hadi biraz eğlenelim." elinde tuttuğu kütüğü ikiye ayırıp karşıdan gelen gence baktı Steve. Altında kırmızı bir şort, üstünde beyaz bir tişört vardı. Elinde ki hasır sepette ne olduğu anlaşılmıyordu.

"Ne yapabiliriz ki? Ormanın ortasındayız." kafasını salladı küçük Stark. 

"Sen beni daha tanıyamamışsın yüzbaşı." taşlı yolda hızlı adımlara ilerleyen genci takip etti Steve. Onun kendinden emin adımlarını seviyordu, ileride büyük bir adam olacaktı. Belki de babasından da büyük. Orman da dolaştığı zamanlarda gördüğü nehrin yanında durdular. Tony sepetten çıkardığı kareli kırmızı-beyaz örtüyü serdi düzgünce toprağa. Oturdu, dizlerini kendine çekti. Başını usulca dizlerine yasladı. Gözleri nehrin akışını takip ederken Steve yanına oturmuş onun hareketlerini izliyordu. Kendini bu durumdan nasıl kurtaracağını bilmiyordu ve kayboluyordu. Onun aniden ayağa kalkmasıyla kendine gelmişti yüzbaşı.

"Hadi gel." kendine uzatılan eli tutup ayağa kalktı. İçinde oluşan heyecan nehrin kenarına geldiklerinde korkuya dönüşmüştü.

"Tony, ben suya girmek istemiyorum. Şimdilik sadece otursak olur mu?" kaşlarını çatıp yüzbaşına baktı küçük Stark. Az zaman sonra gözlerinde ki kırgınlığı görebilmişti. İçinden kendine lanet ederken kafasını salladı ve onun elinden tutarak oturdukları yere ilerledi. Sepeti açıp içinden iki kadeh çıkardı. Ardından çıkardığı şişeyi yüzbaşının eline verdi.

{Forgive} Stranger & Winter Soldier | StonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin