Thirty seven

2.2K 289 360
                                    





(Felix)

Duştan çıkıp odaya geçmiş ve bir süre yatağımın üstünde yayılmıştım. Yaklaşık iki saat önce Hyunjin ile inanılmaz bir seks yaşamıştım ve hâlâ tesirinde olmadığımı söylesem yalan olurdu. Çığlık atmak istiyordum. Kendimi adeta uçuk kaçık komedi animelerinde aşırı tepki veren karakter edası ile duvardan duvara çarpmak istiyordum. Ama onun yerine sırıtıp olduğum yerde kıpraşmış ve doğrulmuştum.

Hyunjin'in ofisinden çıkmış ve eve geçmiştim. Akşam Hyunjin'in dediği gibi davete gidecektik ve bu yüzden hazırlanmam gerekiyordu ama ben ne giyecektim bilmiyordum. Dolabı açıp gözlerimi gezdirirken aniden açılan kapı ile sıçramış ve bornozumun yakasını çekiştirip içeri giren anneme dönmüştüm. Sana Lee karısı git başımdan!

"Felix!" Bağırdığında suratımı asıp ona döndüm.

"Sağır değilim anne.." annem ellerini beline yerleştirip gözlerini kısarak bana bakmış ardından ise konuşmuştu.

"Neredeydin bakayım?" Yok hayır, bu kadın son düzey medeni bir aile olduğumuzu unutuyor ve beni böyle sorularla darlıyordu. Anne sen türk çocuğu annesi değilsin anne!

"İşim vardı." Dolaptan kombin yapmaya çalışırken yanıtladım.

"Nerede sürtüyordun?" Derin bir iç çekip anneme döndüm.

"Tanrı aşkına bunlar nasıl laflar anne? Senin gibi naif, asil bir kadının ağzından çıkanlara bak ya.." Omuz silkti. Ardından ise elimdeki saten gömleğe göz dikti.

"Sen yine mi dışarı çıkacaksın?" Kafamı salladım.

"Sen sürekli soru sormaya devam mı edeceksin güzelim?" Annem gözlerini devirip konuştu.

"Hwang denen herifle mi?" Herif? Tanrım sen bu kadına ne yaptın?! Kafamı duvara sürtmek yerine sırıtarak anneme döndüm.

"He anne he."

"He, ne Felix? Koreceyi daha düzgün kullan iyice abuk subuk konuşan zamane çocuklarına döndün." Az önce 'herif' ya da 'nerede sürttün' diyen kendisi değilmiş gibi bana ahkam kestiğinde gözlerimi büyütüp ona baktım.

"Sen ne kendini bilmez bir kadınsın ya! Babam sana nasıl dayandı bunca sene?!" Annem dediğim şeyle sırıttığında saçını savurmuş ardından ise ellerini beline yerleştirip bana dönmüştü.

"Bu soruyu babanın genlerinden aldığın salaklığına veriyorum."

"Ayıp. Babama diyeceğim seni." Dediğim şeyle güldüğünde kaşlarımı çattım.

"Şaka. Sen ananın oğlusun, Phoenix gibi olmadığın için şükrediyorum. Sana bakınca diyorum ki, tanrım aptal da olsa ne güzel bir çocuğa sahibim."

"Yaaa anneee!"

"Felix zamane çocukları gibi konuşma diyorum sana!"

•••

Annemle olan zorlayıcı sorgulama sonrasında hazırlanabilmiş ve evden çıkmıştım. Bahçe kapısına ilerlediğimde arabaya yönelen şoförü, hali hazırda bekleyen Hyunjin'in aracını görmemle durdurdum.
Hyunjin'in şoförü arabayı önüme çekip araçtan çıkmış ve arka kapıyı açıp ben geçtikten sonra kapatarak geri yerine geçmişti.

Yavaşça gözüm yanımdaki Hyunjin'e kaydığında göz ucu ile bana yolladığı bakışlarıyla çakışmıştım. Pekala Felix, hiç sevişmemişçesine sakinlikle selam ver. "Eh." Ne? Felix bunu demiş olamazsın!

Hyunjin kaşlarını kaldırıp bana baktığında gergince gülümsedim. Bu adama ne diyebilirdim ki şimdi ben.. "Eh?"

"Hmhm.. eh." Kendimi batırabileceğim kadar batırmak, favori aktivitem olduğundan rezilliğimi göz ardı edip önüme döndüm. "Nere gidiyoruz?" Hyunjin'e döndüğümde bakışlarının dudaklarımda olmasını beklemiyordum. İstemsizce dudaklarımı nemlendirme ihtiyacı duyup dilimi gezdirmiş ve uyarı mahiyetinde boğazımı temizlemiştim. Hyunjin bu hareketimle geri gözlerime dönebildiğinde sonunda yanıtlamıştı.

Trouble // HyunLixOnde histórias criam vida. Descubra agora