Twenty nine

2.2K 389 291
                                    



Yıldıza pıt yapmadan geçeni Eunji'ye havale ediyormuşum

(Felix)

Sikeyim! Kafama pres makinesi ile baskı yapsalar daha az ağrırdı ama bu! Katlanılamaz bir şeydi.

Yattığım yerde huysuzca kıpırdanıp çekinmeden çığlığı basıyordum. Başımdaki lanet ağrıya alışıp gözümü açmam uzun sürmüştü. Haliyle odaya vuran ışıkta buna baya yardımcıydı.

Dün yaptığım saçmalıkları düşünmeden yerimde doğruldum ve sızlayan başımı ovalayıp gözlerimi araladım. Odamda olduğumu gördüğümde, buraya nasıl geldiğimden öte, planın işe yaramış olduğunu anlamıştım. Ya da Hyunjin beni sikmek için vicdan yapıp yine ayılmamı beklemişti ama hayır. Onun lanet olası sex roomundan ziyade kendi odamdaydım.

Popomu döndürüp yataktan çıktığımda sallana sallana banyoya ilerlemiştim. Tamda bu sırada üstümdeki eşofman ile tişörtü farketmiş ve içimden 'noluyor amına koyayım' dedikten sonra banyoya girmiştim.

Aynada kendime baktığımda çökmüş gözaltlarıma huysuzca mırıldanmış ardından ise şiş dudağım ile kızarıklıklarla kaplı boynuma bakmıştım. "Noluyor amına koyayım?"

Tişörtümün yakasını aşağı çekiştirip yakama baktığımda köprücük kemiğimde de görmüştüm. Ardından ise tişörtü eteklerinden tutup yukarı kaldırmış ve göğüs ucumun kenarındaki kırmızı izlere bakmıştım. "Bu sefer ayıltmadan mı siktin, naptın lanet herif?!"

Kaşlarım çatılırken arka taraflarımda bir acı hissetmediğimden hala aklımın içindeki kara boşlukla savaşıyor ve olanları hatırlamaya çalışıyordum.

En son içki içip moonwalk yapıyordum Hyunjin'in odasında, ardından ise masasına çıkmış ve loser lover söylemeye başlamıştım. İyi de loser lover söyleyecek kafayı ne ara bulmuştum? Ultra yıkıklaşıyordum sarhoşken.

Felix kendine gel! Adam acısız sikişin yolunu bulmuş olmalı.. yoksa başka türlü o odadan sağ çıkamazdım ki?! Hatta odadan dışarı adımımı attığımda bile Hyunjin yakama yapışabilirdi! O odadan nasıl çıkmıştık, Hyunjin ben sarhoşken ne yapmıştı, ya da gelen kişi Hyunjin miydi? Hiçbir şeyi bilmiyordum ve utanmasam ağlayacaktım.

Bu yüzden bunları düşünmeyi bir kenara bırakıp o kadar içkiden sonra duş almayı mantıklı bulmuştum. Ama kendimi kokladığımda mis gibi koktuğumu farkettim. Hyunjin sen ne yaptın?

•••

Aynadan kendime son kez bakmış ve kapıya doğru ilerlemiştim. Hyunjin evde miydi bilmiyordum ama evdeyse bile sağlam bir konuşma çekme planım vardı. Hatta bugün dışarı çıkmayı bile düşünüyordum, annemi özlemiştim.

Kapıdan çıktığımda, odamın çaprazındaki kapıda açılmış ve Hyunjin'de kendi odasından çıkmıştı.

Gözlerim onun üstünde gezinirken yavaşça kapımı kapattım ve bana dönen bakışlarına gözlerimi kilitledim. Kaşlarını kaldırmış ve kapısını kapatıp bana yaklaşmıştı.

"Günaydın Bay Hwang.."

"Saat öğleni geçti Felix?"

"Biraz akşamdan kalma olabilirim.." Hyunjin yavaşça onaylar şekilde kafa salladığında boğazımı temizleyip devam ettim. "Ve sizle de bu konuyu konuşmak istiyorum!"

"Aşağıda bir toplantım var, bunları sonraya sakla mümkünse ve aşağıya inme." Hyunjin önümden geçmeye yeltendiğinde kolunu tutup onu durdurdum.

"Mümkün değil, şimdi konuşalım." Hyunjin yüzüne ifadesiz bir surat takmış bana bakmaya devam ederken kolunu hafifçe çekmişti.

"Hmm konuşalım. Dün akşam çalışma odamı kurcalamanı konuşalım mesela. Tabi bu epey vaktimizi alabilir çocuk." Dediği şeyle histerik bir gülüş bıraktım.

"Dün zaten epey bir vakit harcamışsınız bedenimde Bay Hwang?" Hyunjin ifadesizliğini korurken silkelendim ve devam ettim. "Nasıldı? Hoşunuza gitti mi bari?"

"Küstah bir çocuğa dönüştün Felix." Omuz silktim. Ardından ise onla aramdaki mesafeyi azaltıp daha çok yaklaşmıştım.

"Bence bu halimi sevdiniz." Elini çeneme atıp kaldırırken gülümseyen suratım yerini ciddi bir ifadeye bırakırken o da baş parmağı ile çenemi okşamaya başlamıştı.

"Uslu halini tercih ederim. Mesela şu an olman gerektiği gibi." Dediği şeyle dudaklarımı büzdüm.

"Çok yazık Bay Hwang, yanınızda kalmayı düşünseydim belki teklifinizi değerlendirir ve yatağınızdaki uslu çocuk olurdum. Ama artık gitmenin vakti gelmedi mi sizce?" Hyunjin'in kaşları çatılmaya başladığında elinden çenemi çekmiş ve geriye doğru adımlayıp kapıma yaslanmıştım. Aslında konuşmayı bu şekilde planlamamıştım ama artık burada durmanın benim için bir yüke dönüştüğünü anlamıştım.

"Haklısın. Akşam adamlarım seni bırakır." Hyunjin itiraz etmediğinde açıkçası şaşırmıştım. Yine bir yerden bir mevzu çıkacak ve ben yine bu evde kalacakmışım gibi hissetmiştim.

Kafa sallayıp onayladığımda koridordan gelen sesle kaşlarımı çattım. "Sevgilimm?" Eunji burada mıydı? Koridorun diğer kısmından geldiği için ses göremiyorduk ama sesini duymuştuk. Dediği kelimeyi duymak ise dün geceden bir şeyleri hatırlatmıştı. Hyunjin'e dönüp baktığımda onunda beni izlediğini farketmiştim.

'Bana genelde sevgilim der.'

'Demesin o! Ben diyeceğim.'

Kaşlarımı istemsizce çattığımı farketmemiştim. Düzeltmek içinde bir çaba harcamadım. Sadece sinirlenmiştim. Sarhoşken dışa yansıttıklarımı bir kere bile ayık kafamla düşünmemiştim. Hyunjin'den etkilendiğimi kendime söylememiştim. Ya da onun o tabaka götlü sevgilisine ilgisinin ne kadar çok beni öfkelendirdiğini.

Hyunjin'in gözlerine bakmaya devam ediyordum. İçimde hem ona karşı kızgınlık, hemde onu sahiplenme isteği vardı. Bu adam dün gece belliydi ki benimle yiyişmişti. Bunların hiçbirini yaparken sevgilisinden çekinmeyen bir adamdı ve şu an olacak şeylerden de çekineceğini düşünmüyordum.

Kız arkadaşı etkilenir miydi? Epey.

Bu yüzden Hyunjin'i takımının yakalarından kendime çekip dudaklarına asılmıştım. Beklediğim tepkinin aksine anlık afallamasını attıktan sonra bana iyice yaklaşmış ve bir eliyle belimden kendisine çekerken, diğer elini de arkamdaki kapıya yaslayıp öpücüğüme karşılık vermişti.

Kollarımı boynuna dolayıp dudaklarına daha çok uzandığımda, dudaklarımı aralamış ve dudaklarının yerleşmesine izin vermiştim.

Hwang Hyunjin'in üzerimdeki etkisi tam olarak buydu. İki saniye sonrasında nasıl davranacağımı asla kestiremiyordum ve bundan pişmanlıkta duymuyordum.

Tıpkı gözlerimi aralayıp koridorun ucunda çatık kaşları ile sessizce donup bizi izleyen Eunji'yi umursamadığım gibi. Gerçi Hyunjin'in de umursamadığı belliydi ve şu an bundan tamamen emin olmuştum.

Gözlerimi kapatıp Hyunjin'in dudaklarında dudaklarımı gezdirmeye devam ederken boynundaki ellerimden birini çekmiş ve arkamdaki kapıyı açıp Hyunjin'den ayrılmadan geri geri bizi ilerletmeye başlamıştım.

Hyunjin odama girdikten sonra arkamızdan kapıyı kapatıp beni kucakladığında ise dudaklarımızı ayırmış ve gözlerimi aralayıp zafer tabloma bakmıştım.


•••



Arkadaşlar hyunjin kör ya da sağır değil
Sonuçta hyunjin bugüne kadar eunjiyi umursamamış, koridorda duyunca mı umursayacak

Ayrıca Felix bipolar gibi durmuş olabilir ama öbür bölüm abo yani
Kalkıp felixime salak demeyin 😡

Oy verip yorum yapmayı unutmayınn öpüyorum sizi aşklarıw
-Jedi

Trouble // HyunLixDonde viven las historias. Descúbrelo ahora