Twenty four

2.3K 293 107
                                    





Masadan kalkıp odama çıkmaya karar vermiştim. Ama gelin görün ki, merdivenin başında duran iki koruma yukarı çıkmama izin vermeyene kadar. Evet vermemişlerdi, Hyunjin'in emri üzerineymiş meğer ve bu meraklı Felix'i daha çok baskılıyordu. Bu yüzden yukarıda neler döndüğünü merak ediyordum.

Kapı dinleyecek halim yoktu sonuçta. Bunu bir kez yapıp yakalanmış olmamdan ötürüdür ki, bana güvenmiyor olmalıydı. Ama çat kapı gelen abisi ortada bir şeylerin döndüğünü bana bağırıyordu resmen.

Haliyle bahçeye çıkmış ve salıncağa yaslanıp telefonumu çıkararak Jeongin'i aramıştım. O da yarım saat, neden hala ülkeye dönmediğimi sormuştu. Bilmiyordu ki, zaten ülkedeydim.
Bir ara kesinlikle onu görmeye gitmeli ve şu saçma yalanı bozmalıydım.

Aklım bunlarla dolu olmayacak kadar Hyunjin'in abisindeydi. Hyunjin'in ailesini hep merak ediyordum ve abisi, ailesinden karşılaştığım tek kişiydi.

Sıkıntı ile yerimde kıpraşıp daha çok salıncağa yayıldığımda, kıçımdaki ağrıyı tamamen unutmuştum. Bende siktir çekip ağlamaklı bir ses çıkardım kendi kendime. Bu evde ne işim vardı, olayların bu kadar gerisindeyken ve dışındayken neden Hyunjin'in yanındaydım.. bunları sanki hiç yapmamışım gibi tekrar sorguladım.

Ama cevabım yoktu. Dedikodu dinlememesi için annesi tarafından kovulan çocuklar gibiydim. Buna daha fazla katlanmayacağımı anlayarak oturduğum yerden kalkmış ve salon kapısına ilerleyip bahçeden geri içeri geçmiştim.

Salondan çıkıp geri merdivenlere geldiğimde bu sefer korumalar yüzünden değil John yüzünden durdurulmuştum.

"Felix, dışarı çıkmak ister misin?"

•••

(Flashback-Yazar)

Hyunjin hızla merdivenleri çıkmış ve çalışma odasına ilerlemişti. Plansız bir şekilde ortaya çıkan abisi onu fazlasıyla germişti.

Çalışma odasının kapısını açıp içeri girdiğinde, masasına yerleşmiş abisi ile kaşları çatıldı. John ise onun aksine oldukça rahat görünüyordu.

Hyunjin cam kapıyı kapatıp masaya ilerledi. "Neden geldin?" Sorusu ile birlikte abisi elindeki kalemi döndürmeyi bırakmış ve yaslandığı sandalyede öne doğru çıkmıştı.

"Neden geldiğimi çok iyi biliyorsun." Hyunjin derin bir nefes bıraktı. Tahmin ediyordu bazı şeyleri ama bunun için abisinin Amerika'dan geleceğini de hiç düşünmüyordu.

"Hayır bilmiyorum?" Hyunjin safa yatmayı tercih edip sorduğunda John'un ifadesi sertleşmişti. Hyunjin bu ifadeden, eskiden olsa korkardı. Ama artık abisi kendisini korkutmuyordu.

"Birkaç şirketimizdeki hisse düşüşleri ve topluluktaki saygı değer kişilerden yükselen bazı şikayetler.." ardından geriye yaslanmış ve devam etmişti. "Bak Hyun, amacını anlayabiliyorum ve daha fazla bu çocukça oyununu sürdürmene izin veremem. İyi olmak? İstediğin bu mu? Sen ve birkaç arkadaşların bunu engelleyip topluluğu bitireceğini mi düşünüyorsun?" John bir süre susmuş ve kendisinden iki yaş küçük kardeşinin ifadelerini tartmaya başlamıştı. "Bu iş için fazla duygusaldın. Babamın bunu anlayamadan ölmesi üzücü ama artık ipleri elinden almaya karar verdim."

"Ne?!" Hyunjin yumruğunu sıkarken John ise hiç onu umursamıyordu.

"Yarın bir gün karşıma birkaç istihbaratçının çıkmasını ve devlet adamları ile aramın bozulmasını hiç istemiyorum biliyor musun.." ardından ayaklanmış ve masanın önüne doğru gelerek öndeki sehpada duran içki şişesini kavramıştı. Eline aldığı basık viski bardağına içkiyi doldururken konuşmaya devam etti. "Unutma, devlet bu işin zaten içinde. İyilik meleği girişimlerini engelleyen tek ben değilim yani."

John bardağı dudaklarına götürürken Hyunjin'e göz kırpmış ve içkisinden yudum almıştı. Hyunjin ise öfkeden kuduruyordu. John'un çok bilmiş tavırları ve şu an karşısındaki kendini küçümsermiş gibi bakan suratının ortasına yumruğunu geçirmeyi istiyordu.

Hyunjin'in bir amacı varsa, o da babasını da kaybetmek zorunda kaldığı bu topluluğu çökertmekti. John'un anlattığı tüm saçmalıkları zaten biliyordu. Küçüklüğünden beri topluluğun içindelerdi her ikiside. Felix'in ilk tanıştıkları günde dediği gibi, babasından kalmıştı ona bu koltuk. Ama Hyunjin'in amacı başkasına bırakacak bir koltuk bırakmamaktı.

Bu zamana kadar defalarca kez önemli işleri sabote etmiş ve sayısız suçlu kişileri öldürmüştü. İnsanların kıskançlık olarak varsaydığı ya da ufak tefek şeyleri sebep sandığı şeylerden öte, öldürdüğü herkesi aklında tartıp biçmişti.

Şu an ise en son iki yıl önce gördüğü abisi çıkıp her şeye çomak sokuyordu. "Bunu yapamazsın." John çoktan gidip dışarıyı seyrettiği pencere kenarından Hyunjin'e baktı.

"Nedenmiş?"

"Durumları bir telefonla düzeltebilirim, senin yerime geçmen daha büyük zararlara ve dedikodulara yol açacaktır." John bir yandan kafa sallamış, diğer yandan bahçede salıncakta oturup kendi kendine takılan Felix'e odaklanmıştı.

"Tatlı çocuk." Hyunjin, John'un dediğini anlamadan ona bakıyordu. Ardından John, bardağı tuttuğu eliyle dışarıyı işaret etti. "Zevklerin her zaman güzel olmuştur zaten." Hyunjin gözlerini devirdi.

"Çocukla aramda bir şey yok." John anlar bir şekilde kafa salladı.

"Ama kendine fazla yakınlaştırmışsın." Hyunjin omuz silkti.

"Zamanı geldiğinde gidecek. Pürüz oluşturacak biri değil." Hyunjin'in konuşması ile John masaya ilerleyip elindeki bardağı bıraktıktan sonra Hyunjin'in karşısına geçmiş ve ellerini Hyunjin'in omuzlarına koyup boy farkından dolayı başını biraz eğerek ona bakmıştı.

"Tek istediğim, seni de kaybetmemek. Bu yüzden heyecan çıkarmayı bir kenara bırak. Güveniyorum sana." Ardından Hyunjin'in omzunu pohpohlayıp geri çekilerek kapıya yönelmişti. Kardeşi hala karşısında küçücük bir çocuk gibiydi ve bu hissi seviyordu, John. "Ayrıca Felix'le dışarı çıksam sorun olmaz değil mi?"

Hyunjin kaşlarını kaldırıp hayretle John'a bakarken John ise sırıtmış ve kapıdan çıkmıştı. Çıkmasıyla birlikte Hyunjin sinirle arkasından cam kapıya yumruğunu indirirken kırılan cam ile siktiri çekmiş ve geri çekilip masasının önündeki sandalyelerden birine oturmuştu.

John ise o sırada merdivenden inerken karşılaştığı Felix'e soruyu sormuştu bile.


•••


Oiiii

Alışılmış soru, nasılsınız iyi misiniz?

Ji rahatsızlanmış ve tüm modum yerle bir, umarım en kısa zamanda iyileşir♥️

Ayrıca anladığınız üzere her mafya ficinin yegane kuralı semenin ayrı bi bokluklarının mutlaka olmasıdır, yani hyunjin ne kadar aile olarak bu toplulukta yıllardıe bulunsalarda aslında felix gibi bir bakıma içinde bulunmayı istemiyor

Oy verip yorum yapmayı unutmayın sizi öpmüşke
-Jedi

Trouble // HyunLixWhere stories live. Discover now