Twenty seven

2.4K 347 711
                                    




Yorum istiyorum 🥺

Hyunjin'in odasına çıktıktan sonra San'ın yanına falan gitmemiştim. Nedensizce Hyunjin'in tavırlarını şüpheli buluyordum ve haliyle sözlerine itimat gösteresim gelmiyordu.

Odama çıkıp üstümdekilerden kurtulmuş ve kendimi suyun altına atmıştım. Bok gibi bir gün geçiriyordum. Adam öldürmüştüm ve adam öldürdüğümü annem, Jeongin duysa neler yapardı diye merak ediyorum. Babamı ya da abimi takmıyordum. Onlar kesin bir haltı becerdiğimi düşünürlerdi. Tabi böyle bir şeyi becermek ne kadar doğruydu orası tartışılır. Böyle anlarda düşündüğüm tek bir şey vardı, ben bazen hala babamların masum olduğuna kendimi inandırmaya çalışıyordum..

Duştan çıkıp bornozumla yatağa uzanmış ve gözlerimi kapatmıştım. Yorgun hissediyordum. Yorgunluğumun kaynağı fiziksel değildi, zihinseldi.

Bu ev bana yük gibi gelmeye başlıyordu. Ne zaman gideceğimi hala bilmiyordum ve sormuyordum da. Ama buradaydım işte. Bir yabancı gibiydim. John bana ne kadar misafir edası ile yaklaşsa da, misafir gibi hissetmiyordum. Sığıntı muamelesi görüyordum sanki.

Hwang Hyunjin beni evinde zorla tuttuğunu üstüne üstlük benimle birlikte yattığını, ki bunların hepsi neredeyse götüme yediğim kırbaçlar ve içime sokulan değişik şeylerden oluşuyordu, göz ardı ederek resmen bana çöp muamelesi yapıyordu. Sikerler!

Adam bana aşıktı.

Evet aşıktı!

Hyunjin hakkında en net bilgim asla imajını bozmamaya çalışmasıydı. Ben onun hayatına birden girmiştim ve baya da girmiştim yani. O ne kadar bana önem vermese de, aslında bir aydır hayatının merkezi olmuştum. Adı benimle geçiyordu, hayatı benimle geçiyordu ve karşıma geçmiş tek dediği şey Eunji denen zillinin tekiydi. Ben sana inanır mıyım? Sen benim bir yüzüme baksana! (Müge anlıya bağladı zwpmdwodn)

Hyunjin'i düşünmekten sıkıldığım için gözlerimi araladım. Bu adam beni böyle ezmeye çalışırken armut toplayamazdı benim elim. Ayaklanıp dolabıma ilerledim ve üstümü giyinmeye başladım. Pembe sweatshirtün rezilliğinden sonra ev içinde de giyimime önem göstermeye karar verdiğimden mütevellit (ne dşyom ben awğzmwdo) üstüme krem rengi bir salaş gömlek giymiş ve dar pantolonumun içine vererek aynada kendime bakmıştım.

Yüzümdeki morluklar yerini yeşil bir tona bırakmaya başlamıştı. Sadece onları kapatacak şekilde kapatıcı sürmüştüm. Çillerim benim servetimdi. Onları kapatmayı sevmezdim.

Kendime son kez bakıp dudaklarımı ısırdım. "Lee Felix, güzelim.. sen bu Hyunjin'in yanında harcanıyorsun." Aynada kendime bakıp konuşmaya başladığımda devam ettim. "Gençliğin, güzelliğin, çıtırlığın.. enfessin. Ama göt Hyunjin kalkıp 'İinji ili kindini bir titmi' diyor. Hah sikeyim.. kadının götü bile yok düz tabaka amına koyim." Ardından dediğim şeye gülmüş ve aynaya yaklaşmıştım. "Seni seviyorum bebek." Aynada kendimi öpüp çekildiğimde kapıya yönelmiş ve odamdan çıkmıştım.

Aşağıya indiğimde salonda gözlerimi gezdirdim ama kimse yoktu. Tam arkamı dönmüştüm ki Yugyeom ile birlikte durdum. "Efendim acıktıysanız masayı hazırlatayım mı?"

"Bay Hwang'lar nerede?"

"Onlar Eunji hanım ile çıktılar efendim. John Bey de onlardan sonra çıktı. Geç saate dönerler, akşam yemeğinizi bekletmeyin." Anlar bir şekilde kafa salladım. Ardından evin boş olmasının verdiği plan ile Yugyeom'a döndüm.

"Aç değilimm, teşekkürler. Ben odama çıkacağım." Kafa salladığında yanından geçmiş ve merdivenleri ikişer üçer çıkmıştım.

Koridorda koruma olmadığı için Hyunjin'in çalışma odasına doğru yöneldim. Yaktım mı senin çıranı lan şimdi?

Trouble // HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin