14- Bira Krizi

En başından başla
                                    

"Ya bu tekelin sahibi Salihmiş, bunu görünce başka tekele gidecektim ama uzaktaydı. Bende oraya girdim" dediğinde Devran kaşlarını çattı. "Kardeşim hikayenin can alıcı kısmı buysa ben senin hikayeni sikeyim" dediğinde Hasan sinirle baktı arkadaşına.

"Vermedi biraları, ulan reşitim ben reşit! Zararlı dedi, küçüksünüz dedi vermedi ya, şaka gibi!" dediğinde nedense gülesim gelmişti. Ama aşırı sinirli durduğu için dudaklarımı birbirine bastırdım. Sinirden yerinde duramıyor, evin içinde yürüyüp duruyordu.

Uygar "Sen ne yaptın oğlum? Kavga çıkarmasaydın" dedi endişeyle.

"Kavga çıkarmadım" dediğinde Erez kaşlarını çattı. "Ne yaptın Hasan? " dedi, kendinden emindi. Arkadaşının bir şey yapmadan oradan ayrılmayacağını biliyor gibiydi.

"Kapı kolunu söktüm" dedi ve arka cebinden gerçekten tekelin giriş kapısının kolunu çıkardı. Şokla baktım yüzüne. "Bir dahaki gidişimde götüne sokacağım, öyle anlaştık" dediğinde hiçbirimiz şaşkınlıktan cevap veremedik.

Devran saniyeler sonra "Nasıl dövmeden bıraktı seni?" dediğinde Hasan alayla kaşlarını havaya dikti. "Bir, o götelek beni dövemez. İki, apartmana kadar kovaladı beni ama kafasına taş atınca peşimi bıraktı" dedi hızlı hızlı.

Kahkaha attığımda Devran gülmek ve ağlamak arasında bir yerdeydi. "Niye kaçtın lan o zaman?"

"Kardeşim, baktım bu sinirden morarmaya başladı bende şeytan taşlanır ayağına kafasına attım bir iki tane. Korkağız ama aptal değiliz çok şükür"

Saniyeler içinde kapı tekrar yumruklanmaya başladığında Hasan korkuyla "Hassiktir!" diye bağırdı. Kaşlarımı çatıp ayağa kalktığımda Erez çoktan kapıya ulaşmıştı.

"Aç kapıyı aç! Dövmeyeceğim çok, aç!" Salih'in gür sesini duyduğumda bakışlarımı hızla Hasan'a çevirdim. "Hasan! Siktim belanı Hasan" diye devam ettiğinde Hasan bir elindeki kapı kulpuna bir de kapıya baktı ve "Evde yokum orospu çocuğu" diye bağırdı.

Salih kapıyı tekmeledi.

Erez'in kazağını tuttuğumda bakışları bana döndü. "Açma sakın" diye mırıldandığımda dişlerini sıktı. Bir kazağını tutan parmaklarıma, ve yüzüme bakarken "Bera'nın yanında dur" dediğinde gergin çenesine afallayarak baktım. Beni hafifçe Bera'ya doğru ittirdi. Yüzüme son defa bakıp bakışlarını kapıya çevirdi.

Hasan "Erez, açma lan" dediğinde Devran kahkaha attı. Erez onu umursamadan kapıyı açtı ve sinirle içeri girmek için hareket eden bedeni göğsünden ittirerek kapının pervazında dikildi. Salih gerçekten sinirden kıpkırmızı olmuştu. Hasan'ın attığı taş alnının açıp, çenesine doğru kanamasına sebep olmuştu ama bunu farkında gibi değildi Salih.

"Birader, bir sakin ol önce" dedi Erez, ama ters ters Hasan'a bakıyordu. Kafasını yarmıştı adamın.

Salih, Erez'e bir bakış atıp hızla evin içinde gözlerini gezdirdi ve çok geçmeden Hasan'ı buldu. Bakışları koyulaştı sanki, çenesi sinirle gerildi. "Ver lan dükkanımın kapı kolunu!" diye bağırdığında Hasan bağırmasıyla irkildi. Elindeki kulpu hızla Salih'e doğru atarken "Hoşt ulan!" diye bağırdı.

Salih morarmaya başladı.

"Hasan!" dedi Erez dişlerinin arasından. "Yeter kardeşim, yeter" dediğinde Hasan omuzlarını silkti. Şu an arladaşları yanında olduğu için daha bir cesaretli duruyordu.

Boğazımı temizleyip bir iki adım yaklaştım kapıya. Ama Salih manyak gibi Hasan'a bakıyor, beni görmüyordu. "Salih Bey..." dediğimde bakışları hızla bana döndü. "Seni var ya.." dedi kafasını tehdit eder gibi sallarken yetmemiş olacak ki işaret parmağını da bana doğrulttu.

disiplinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin