48

22.2K 1.5K 300
                                    

Keyifli okumalar

*

Olanlardan sonra, Çağatay abim bana rapor yazmıştı. Ara tatile az kalmıştı zaten. O güne kadar raporlu olacaktım.

Mirza abime evdeki kızı sormuştum. Benim yüzümden birinin öldüğünü bilmek, çok fazlaydı. Ama abim, sadece kıyafetlerimin orada olduğunu söyledi. Salak herif beni korkutmak için öyle bir yalan söylemiş.

En azından ölen kimse yoktu.

Ablam olanları öğrenmişti. Öğrenmemesi saçma olurdu. O kadın, akıl hastanesine yatırılacakmış. Ablam şu anda Paris'te bununla uğraşıyordu.

Eski babam ise bu konu ile alakalı beni aramamıştı. Bu sessizlikte beni korkutuyordu. Ablama sormuştum ama o da bilmiyordu.

O günden beri odamdan çıkmıyordum. Sesli dile getirmesemde korkuyordum.

Yalnız kalmak istemiyordum. Herkes işte veya okulda olsa bile Çınar abimler evde oluyordu.

Kapım tıklatıldı. Ellerimde olan bakışları kapıya çevirdim.

"Gel."

Alaz kafasını uzatınca, kaşlarım istemsiz havaya kalktı.

"Alaz?"

Gülümsedi ve içeri girdi. Kapıyı kapatıp yatakta yanıma oturdu.

"Adelya."

"Burada ne işin var?"

Dün Sarp ve Melisa gelmişti ama Alaz gelmemişti. Bu beni çok üzmüştü. Onun benden hoşlanmasına gerek yoktu ama arkadaş olduğumuzu düşünmüştüm. Melisa işi olduğunu söylemişti ama kalbim yine de bu durumdan hiç hoşlanmamıştı.

"Seni merak ettim."

Kalbim tekledi.

"Dün niye gelmedin?" Dilimi ısırdım. Sana ne Adelya?

Geldiğinden beri gitmeyen gülümsemesi büyüdü. "Bunun için." dedi ve elindeki kutuyu bana uzattı.

Bir kutuya bir ona baktım. "Ne ki bu?"

"Aç hadi."

Kutuyu alıp açmam ile çok hoş bir bileklik ile karşılaştım. Küçük küçük renkli taşların yan yana dizilmesi ile oluşuyordu.

"Bu çok güzel." dedim hayranlığımı gizlemeyerek.

"Uzay, durmadan kabus gördüğünü ve sık sık uyandığından bahsetti. Ya da hiç uyumadığını."

Gözlerimi hızla ona kaldırdım.

"Dün bende gelecektim ama bu bileklik hazır değildi."

Anlamadığım için kaşlarımı çattım. Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Bu taşlar senin kabus görmeni ve rahat bir şekilde uyumanı sağlıyormuş."

Eli hâlâ saçımdaydı ve ben şaşkınca ona bakıyordum.

"Yani annem böyle şeylere inanır. Bende senin için böyle bir bileklik yaptırdım."

Sonra bir anda kaşlarını çattı. "Adam öyle bir pazarladı ki bunları, sanki büyü yapıyor. İşe yaramazsa gel diyor birde. O yüzden hâlâ kabus görürsen söyle de o taşları adama yedireyim."

O günden beri ilk defa içten bir şekilde güldüm. O da bunu beklemiyormuş olmalı ki şaşkınca bana bakıyordu.

"Teşekkür ederim."

Ama o yine klasik Alaz bakışına geçiş yaptı. "Teşekkür edecek bir şey yok."

"Sen öyle san." deyip geri çekildim. O eli biraz daha orada kalsa kalbim yerinden çıkacaktı.

AdelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin