Işınlanma Tırı

9.3K 332 148
                                    

Kahvaltımı falan yapmış yollara düşmüştüm.

Kendi kafamda bir sonraki hayatımda ömür boyu baba parası yiyebileceğim bir hayata sahip olacağımı hayal ederek çalıştığım şirketin önüne gelmiştim.

Hayal kurarak yürümek gibisi yok hangi ara geldim ben buraya, hangi ara minibüse bindim, acaba şoföre parayı vermiş miydim yoksa arada kaynamış mıydım?

Neyse çokta önemli değil

Şirkete girdim, o iğrenç bunak gene odasının önünde aşağılayacak birilerini arıyordu. Ona görünmeden ordan geçmeye çalıştım lakin çoktan fark etmişti beni. Bana ismim ile seslendi
-"violet"

Arkamı dönmeden yürümek gibi bir yüreğe sahip değildim korkaktım açıkçası, bu koca şirketin patronuydu o eğer onu görmezden gelirsem işten kovulacağımı çok iyi biliyordum. Arkamı döndüm

-"buyurun efendim"

Verdiğim yanıtla omuzlarını dikleştirdi, o kokan ağızı ile bana laf yetiştirmeye başladı hemen.

-"ne diye hergün geç kalıyorsun. Görende bu şirketin patronu ben değil sen sanar"

Ya off ne alaka ne alaka diye bağırmak istedim. O sarımsak kokan ağzı yüzünden burnumun direği kırılmıştı iğrenç! Bu adam dişlerini hiç mi fırçalamıyor?

-"iş saatinin başlamasına daha 40 dk var efendim"

Ağla patroncuğum bugün ben bile neden bu kadar erken geldim bilmiyorum fakat sana kapak oldu.

Bana ters ters baktıktan sonra gözlerini bileğindeki lüxs saate çevirdi. Yüzü buruşmuştu, biricik patronumun şu ana kadarki en sevdiğim mimikleriydi bu, hoşuma gitmişti bu yüz şekli.

-"odamdaki saat yanlış gösteriyor olsa gerek"

Hehe ondan he

Bana gidebileceğimi anlatan bir işaret yaptıktan sonra kahvemi alıp masama geçtim. Madem işimin başlamasına daha 40 dk var biraz roman okuyayım değilmi.

Büyük bir sırıtma ile oturdum sandalyeme, herşeyim hazırdı. Okuyacak bir roman aradığım sırada ekrana bildirim düştü.

Bayıla bayıla okuduğum "prensin baş belası" adlı roman dı. İsmi neden bu kadar saçma diye düşünmemiştim hiç. Önemli olan konusunun sarmasıydı.

Biricik serimin yeni bölümünü okumaya başladım. Tekrar okudum. Tekrar okudum. Tekrar okudum.

Ne saçma işti bu böyle!

Benim favori karakterim olan, ana karakterlere ettiğini bırakmayan, kötü kadın olan, Qi (karakterin ismi Qi) idam ediliyordu.

Aşşırı sinirlenmiştim Qi kitapta mutlu olmayı hakemden tek insandı benim gözümde.

O lanet veliahtı sevmemiş olsaydı daha iyi bir sona sahip olurdu.

Hem ana karakter olan Butterfly dan daha seksi ve güzeldi lanet veliahtın zevkine içimden saydırmaya başladım tekrar.

Saate baktım daha 25 dk vardı biraz hava almak istedim. Saçmaydı biliyordum sonuçta gerçek bir karakter değildi ama üzülmüştüm.

Şirketten çıktıktan sonra daha 20 dk olduğunu gördüm. Sokağın diğer tarafında kalan çocuk parkına gitmeye karar verdim. Orda bir banka oturup yazara bir güzel isyan etmeliydim.

Sokaktan hiç araba geçmezdi o yüzden sağıma soluma bakmadan direk yola atladım...

Bir dakika o üstüme doğru gelen bir tırmı. Hadi canım. Şansımı seveyim. Ben daha yazara isyan edecektim ama olmazki şimdi ölemem. Yazar ölürsem hepsi senin suçun.
.
.
Buradı neresi. Ölmedim mi? Hafif hissediyordum. Yoksa 5 yıl komada kalıp zayıfladım mı?
-"prenses kahvaltınız hazır"
Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Hizmetli kıyafeti giyen bir cosplay mı? Odaya göz gezdirdim...
BBİR DAKİKA NEEEĞĞĞĞ

İLK BÖLÜMLER SIKICI GELEBİLİR AMA DAHA SONRAKİ BÖLÜMLERİN GÜZEL OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM O YÜDEN BIRAKMADAN DEVAM EDİN 💓

Romandaki Kötü Kadın Oldum! Where stories live. Discover now