Büyüdüğüm YOL ' 17 | 1

En başından başla
                                    

Onunla daha fazla vakit geçirmek için değil yani?

Onunla neden vakit geçirmek için bahane bulayım ki?! Ben ondan uzaklaşmak için kesin bir çözüm arıyordum. Peşimi bıraksın hatta benden nefret etsin ama bu nefretiyle bana zarar vermesin...

Tutarlı değilsin Zeynep...

Başını iki yana sallayarak bana bakan sağ lobumun düşmanıyla yaptığı ağız birliğine sinirlenerek itiraz edecekken içime çektiğim nefesi anında tuttum.

Ata.

Güvenliğin on adım uzağında, sitenin duvarına yaslanmış, bir eli cebinde, etrafına boş boş bakınarak sigara içerken buldum onu.

Yemin ederim gelmeyeceğine neredeyse emindim. Dünden sonra bu kadar kısa sürede karşılaşmayacağımıza da ama attığım mesajdaki karalılığımdan güç almaya çalışarak yine de ona seslendim.

"Günaydın."

Ata anında benden tarafa çevirdi kafasını. Salak. Beni gördüğüne neden bu kadar şaşırmıştı ki, onu çağıran ve gelmeyeceğine emin olarak şaşırması gereken kişi bendim.

Diğerinin üzerine attığı ayağını çekerek doğrulurken, bir an atacakmış gibi itelediği sigarayı parmakları arasında hızlıca çevirip, hızlı son bir nefes daha alıp öyle attı çöpe.

"Günaydın." Ellerini bantolonunun cebine sıkıştırdı. Üzerinde siyah yakalı bir sweat vardı ve dünki montu yerine mat siyah bir deri ceket giyinmişti.

İkiniz de donacaksınız gerizekalılar.

"Beni gördüğüne neden bu kadar şaşırdın?"

Ona doğru bir adım atarken söyleyeceklerim arasından en olağanı buydu. Amacım onu tekrar kışkırtmak değil biraz olsun sakin tutmaktı, bunun için yürüyüşümde küçük adımlarla ilerledi.

Boğazını temizleyerek, "Gelmezsin diye düşündüm." dediğinde dudaklarımı büzdüm, söylediği şeyin anlamsız oluşuna karşı.

"Niye gelmeyeyim, seni buraya çağıran bendim."

Derin bir nefes aldıktan sonra kaşlarını çatarak yukarı iteledi ve yüzünü buruştururken kafasını iyice bulandırmışım gibi baktı bana.

Gülecektim neredeyse.

"Ne bileyim kızım. Sağın solun belli mi oluyor."

Bu kez güldüm ona verdiğim rahatsızlığı dile getiriş şekline.

"Abartma." Arkamı dönüp yolu kontrol ederek karşıya geçerken Ata arkamdan konuştu.

"Bir yere mi gideceğiz? Araba Fırat'da."

"Akşama kadar bu soğukta durmak için çağırmadım seni."

"Ben evde takılırız diye düşünmüştüm."

Gözlerimi devirerek ciddi oluşuna karşı ondan tarafa döndüm.

"Sen düşünme. Bırak bunu kafası çalışan biri yapsın. Otobüs kartın var mı?"

"Sefil bir öğrenciyim." Usanmış ses tonuna karşı hala boş boş baktığımı görünce sabır dileyen bir nefesi burnundan çekip yutarken kaldırıma çıktı ve beş dakikası olan otobüsü sessizce bekledi.

Oturaklar ıslaktı bu yüzden ikimizde ayakta tam beş dakika boyunca öylece dikilirken aklından ne geçiyordu bilmiyordum. Ama Ata'nın da, kafasının içinde koca bir şehir tantanası taşıyan insanlardan olduğunu artık bildiğim için, düşünüp kendi aklımı karıştırmadım.

Büyüdüğüm YOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin