XXII - Yitirilmiş Savaşın Külleri

74 34 64
                                    

#Sezen Aksu - Geçer

KARA GÜZ
22.BÖLÜM : ''YİTİRİLMİŞ SAVAŞIN KÜLLERİ''

🌙

Soğuk bir okyanusun derininde , dehlizlerin en büyüğünde boğuluyormuş hissini aşamamak bir insanın hissettiği en yoğun duygu olabilirdi. Ben , tıpkı Poyraz Alahan'ı tanımadan bir anlık iyilik olarak nitelendirdiğim ama sonra düşe kalka çabaladığım savaşın eşiğinde beni kurtardığına neredeyse pişmanlık yaşayacağım o okyanusta tekrar tekrar boğuluyordum.

Beni kurtaranı beklemiyordum. Çünkü o denize düştüğümde beni kurtaran kişi aslında bana acıları vadeden kişiymiş ancak ben o zaman anlamamıştım.

Acının ilmeği önce ayaklarıma , sonra yavaşça bedenimin yukarısına tırmanmış ve beni koskoca bir satırın önüne koymak için elimi ayağımı bağlamıştı. O satır beni kesecekti , kalbimi bedenimden ayıracaktı biliyordum. Ama yaptığım tek şey düğüm olmuş bedenime rağmen çıkış yolu aramaktı.

Şimdi düştüğüm duruma göz atınca gece karanlığında bedenimi titreten , ızdırap verici dakikaların eşiğinde Aslan Gökalp'in yüzüne bakıyordum. Yeşil gözleri neredeyse karanlığın içinde parlayacak derecede belli oluyordu. Bakışlarında sorgulayıcı ve merak sezmiştim.

''Burada ne arıyorsun?'' dedim en sonunda sessizliğine dayanamayarak. Beni nereden bulmuştu , takip mi etmişti bilmek istiyordum.

Aslan Gökalp önce çevresine bakındı. Bu soruyu onun da bana soracak olmamasına şaşmamalıydım ya , çünkü kendisi de bana aynı soruyu yöneltmişti. Ardından ben kendisinin soruma cevap vermesini isteyerek ''Önce ben sordum.'' dedim ısrarla. ''Beni takip etmediğin sürece bu saatte burada bulacağını düşünmüyorum.'' Aklıma yolda beni takip eden araç geldiğinde hemen bir şey söyleyecekken atılarak ''Beni takip eden araç sana mı aitti?'' diye sordum.

Aslan Gökalp dudaklarını birbirine bastırarak en sonunda pes ettiğini belirten bir hareket yaptı.''Tamam yakalandım.'' dedi sonunda karşı çıkacak sessizliğini bozarak. Derin bir nefes verdiğimde endişemin bedenimden sızıp havaya karıştığını hissettim.

O da gerginliğimi anlamış olmalıydı.''Ciddi misin ? Beni telaşa sürükledin.'' dedim. Ardından aklımda gezinen ihtimali söylemeyi de ihmal etmemiştim. Çünkü gerçekten aklıma gelen son düşünce bile beni takip edenin Aslan olduğunu söylemezdi bana.''Alahanların beni takip ettiğini sandım.''

Aslan mahcubiyetini ve bakışlarına yansıyan utancı belli ederek ''Gerçekten kusura bakma.Tesadüfen oldu aslında. Sizin o taraftan geçiyordum sonra senin arabana bindiğini görünce bu saatte nereye gittiğini merak ettim. '' dedi.

Zihnimi tırmalayan şüpheyle hareket etmek daha mantıklı geldiğinde ''Yani sadece meraktan olduğunu söylüyorsun.'' dedim. İnanıp inanmayacağıma dair bir şey düşünemiyordum. Aslan'la dava vaktinde tam anlamıyla tanışmıştım ve herhangi bir şey düşünmek için erkendi. Ama ben artık karşımdaki e şüphelenmeden istesem de yaklaşamıyordum.

Aslan ellerini sabırsızlıkla vücuduna oturan kahve trençkotunun cebine yerleştirdi. ''Kahrolası merakımdan demeliydin.'' dediğinde bana samimi gelen bir şekilde güldü.

Ben de tebessüm ettim. Kötü bir niyeti olacağını düşünmüyordum ama güvensizliğin kanıma işlediğini es geçemeyeceğim her daim zihnimde gezindiğinden sorularım ve sorgularım bitmek bilmiyordu.

''Burada ne oluyordu?'' diye sordu etrafta polis arabalarının az önce terk ettiği limana bakarak. Gözleri bir şey arar gibi geziniyordu ancak tam olarak neyi görmeye çalıştığını anlamamıştım. Bir çıkarım yaparak onun baskına yetişemediğini düşündüm.

KARA GÜZ Where stories live. Discover now