XX - Kalp İhtilali

140 52 21
                                    

Hepinize merhaba sevgili Kara Güz okurları ! Sizlerle tekrardan bir aradayız. Hepinize iyi okumalar. Bölüm sonu yorumlarında görüşelim .🌸

#Yıldız Tilbe - Yalnız Çiçek
#Cem Adrian - Zincir

KARA GÜZ
20.BÖLÜM : KALP İHTİLALİ

🌙

Bugün kırlangıçların uzun süre sustuğu ama benim dilimden yüreğime akıp giden çığlıkları kafamın içinde dinleyişimin miladıydı. Aslında bunu her zaman yapıyordum. Her daim düşünceler içinde boğuluyor , sonra onları bir kenara süpürüp tekrar duygularım firar edince açığa çıkarıyordum. Susmak bir yerde kolay geldiğinden hiçbir şey yokmuş gibi davranmayı ya da en azından öyle yaptığımı sanıyordum.

Düşünmek , insanın kalbi ve zihni için kocaman bir azaptı. Her seferinde dudaklarının boğuk nefesinden içine sızacak sözleri yutmak acı vermekten öteye gitmiyordu. Yine susmayıp , yine konuşmayı tercih ettiğim şu dakikalarda bile bazen kalbim sessizliğe gömülmemi istiyordu.Sadece sus Nehir diyordu. Bir kere de karşı koymayıp önündeki enkazı sadece izle...

Belki bunca insanın sana yaptığı gibi kendini kayıtsızlığın kollarına o zaman bırakırsın. İşte o zaman duygusuzluğun kanatları altında hissizliğini büyütürsün. Çünkü bazı hisler insanın ölümü olurdu , ölümü olur kanayan yaralarının devasını yitirmesine sebebiyet verirdi.

Bu yüzden hissetmek en zor ama en acı vereniydi felaketlerin... Hissedince gözüne inen perdeyi , kalbine sızan zehrin adını bile koyamazdın.

Ben de o sızıyı başta anlayamadım...

Eve gelip yatağın üzerinde oturmuş halde gergin bekleyişim kaç saat boyu sürdü bilmiyordum ama geldiğimden beri dedem ve Aras'la detaylı bir konuşma içinde bulunmamıştım. Kendimi o kadar tuhaf hissediyordum ki düşüncelerim de o doğrultuda gidiyordu. Adını koyamadığım gerginlik , aynı zamanda nefretimin yolundan gittikçe içimde büyüyen kargaşanın eşiğinde duruyordum.

Saat yediye geliyordu. Poyraz Alahan'ın şirkette üstüne basa basa davetin sekizde olacağını söylemesi bu gergin beklentimi arttırıyordu. Artık geri adım atamazdım. Kendimi her şekilde belli etmiştim. Hatta bunun plan olabileceğini bile artık kavramıştı herkes. Ne yapsam geri adım atamazdım. Yine yılmadan , bıkmadan devam edecektim. En azından yettiği yere kadar.

Kapıya birkaç kez vurulduğunda çıkan ses dolayısıyla düşünceleri zihnimin bir kenarına süpürdüm. Boğazımı temizleyerek oturduğum yerdeki duruşumu dikleştirip ''Gel.'' diye seslendim. Kapı aralık olarak açıldığında Aras kenardan bana baktı.

''Müsait miydin?'' diye sordu. Başımı sallayıp evet manasında cevap verdim. İçeriye yavaş adımlarla geldiğinde bir an bana baktı. Üzerimde kırmızı askılı , kalp detaylı ve aşağıya doğru tül şeklinde inen bir elbiseyle göründüğüm için ona değişik gelmiş olmalıydı. Saçlarımı ise henüz tam detayıyla yapmamıştım. Ancak makyajlı ve elbiseli görüntüm onun şaşırmış olmasına yetmişti.

''Bir yere mi gideceksin?'' dediğinde yatağın kenarına oturması için işaret yaptım. Bu soruya ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Yalan söylemek istemiyordum. Yalanın zor durumda dahi olsam başvuracağım bir şey olmasını istemiyordum. Büyük ihtimalle her türlü öğreneceklerini beklediğim için Aras'a her şeyi sindire sindire anlatmayı umuyordum. Bunu ne zaman yapacaktım bilmiyordum. İllaki Aras'la konuşmaya başlayacaktım ancak dedem için aynı şeyi söyleyemezdim. Onun bu yaptığımı öğrenmesi durumunda bana nasıl bir tepki vereceği az çok aklımdaydı ama her şeyi riske alarak Aliye Hanım'la böylesi bir adımı da atmıştım.

KARA GÜZ Where stories live. Discover now