XVII - Kış Görmeden Olmaz Bahar

136 70 9
                                    

KARA GÜZ
17.BÖLÜM : KIŞ GÖRMEDEN OLMAZ BAHAR

🌙

Hayat içine binlerce anı sığdırabildiğin bir defter gibiydi. Bu defterin içindekilerin başrolü sendin , yaşananları yaşayan da... Anılar sadece dudakların arasına alınacak birkaç cümle değildi. Bir kere bununla sınırlamak yanlıştı çünkü sen ne yaşarsan o aslında senin içindekilerdi. İçinden geçenler , içinde olup bitenlerdi.

Benim içimde artık bir şey kalmamıştı. Bu yüzden söyleyeceğim her anı da yakıp yıkılmıştı...

Sadece bedenen o defterin sayfalarının arasında geziniyordum. Önüme ne çıkacağını bilmeden , hangi kabusun gözlerimden yaş olarak akacağını görmeden...

Bazen insan aynı defterin anılarında başkasıyla da yaşardı. İkisi de o defterin sayfalarına dökülecek kelimeleri yazan kalemi tutar , acıyı beraber hissederdi. Ben bunu Emre'yle ve Sinan'la yaşıyordum ama artık bu kalemi tutan iki el de kayıp gitmişti.

Ben tek başıma kalmıştım.

Yalnız.

Sessiz.

Ama şeytanın melodisine kulak tıkayacak kadar da cesur.

Aliye Hanım'ın planı beni ne kadar tatmin etse de her şeyden önce vakit dava zamanından sonra olmalıydı çünkü atılacak bu adım aslında tekin değildi. Avukat Aydın Bey böyle bir şeyin olmayacağını bastıra bastıra söylese de Aliye Hanım'la bundan pay biçeceğimiz idealimiz şuanlık aynı gibiydi.

''Nehir. Aklından böyle bir şeyi sakın geçirme.'' Avukat Bey'in sesi kulağıma iliştiğinde müzeye doğru beraber attığımız adımlar eşliğinde yürüyorduk.''Bak. Aliye Hanım'la böyle bir plan nereden aklınıza geldi bilmiyorum ama bu çok tehlikeli ve yanlış.'' dedi. Güneşin sıcaklığı altında saç diplerim neredeyse kaşınacak kadar ısınmıştı. Avukat Bey'in yersiz ama doğru bulduğum çabaları karşısında ne diyeceğimi bilememiştim. Bu planı henüz kabul ettiğimi söyleyemezdim ama onların yaptıklarının bedelini ödetmek uğruna bunu yapmak da beni hiçbir şeyden alıkoymazdı.

''Siz de oradaydınız.'' dedim düşündüğümü belli eder bir sesle.''Henüz kararımı vermedim ama nereden baksanız doğru yanı var gibi.'' Avukat elindeki çantasını tutarken gözlüğünü de aynı zamanda düzeltti.Kaldırımdan geçerken aynı zamanda bize değen bakışları ikimiz de fark ediyorduk. Güneşin ahi ışınları bize vururken bedenim düne nazaran ısınmıştı.

''Aksine. Eğer böyle bir adım atacak olursanız bu onların eline bir koz da verebilir. Hem onlarla yüz yüze , olmaz Nehir.'' Müzenin olduğu sokağa birkaç adım kaldığında kenara doğru yürümeye başladım. Avukat da peşimden geliyordu. Beni bırakmayı kendisi istemişti.  Böylece hem bu konu hakkında kendi aramızda konuşmamız da iyi olacaktı hem de Poyraz Alahan ve adamından herhangi birisinin bizi takip etme ihtimaline karşı benimle gelmek mantıklı bir karardı.

Birisi tarafından takip edilme ihtimali başından beri beni ürkütüyordu. Buna dair anımsadığım tek an , Emre'nin öldüğü gece eve gitmeden önce yaşadığım o takip edilme hissiyle aynı oluyordu. O gün de izlenildiğime dair bir sanrı görmüş gibi olmuştum. Bunun gerçek olmadığını düşünsem bile şimdi bu cinayetin komplodan ibaret olduğunu öğrendiğim için bu ihtimal de gayet normaldi.

Bütün bunların başıma geleceğini bilseydim , o gece hiçbir yere gitmezdim. Emre'nin yanında kalır , bir günümü daha onun yanında geçirirdim. Belki o zaman bedeni biraz daha gözümün önünde , anılarımız da kalbimizde kalırdı.

Kaldırımın kenarında duruyordum.Avukat da karşımdayken ''Bundan sonrasını ben halledebilirim. Siz zahmet etmeyin.'' dedim sakince. Davaya az bir zaman kalmışken başka davalara da bakıyor olduğunu düşünürsem bu dava için de ne kadar çaba harcadığını görüyordum. Aydın Bey işinde gayet iyi bir avukattı. Aile avukatımız olduğu için galiba çok şanslıydım. Çünkü sadece davalara değil bizimle ailemizi kapsayan her şeyle ilgileniyordu.

KARA GÜZ Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt