"Sanırım alışıyorum."dedim.
Öyle ki artık oda burnuma Rain gibi kokmuyordu. Burnuma artık farklı gelmiyordu. Tabii eve gelip tüm evi doldurduğunda.

Boşta olan sağ kolunu yavaşça kaldırdı ve elini uzattı.

"Yanıma gel."

Boğazımı temizleme ihtiyacı duyarken bu çocuğun üzerimdeki etkisinin neden gün geçtikçe arttığını düşünüyordum.

Kelimenin tam anlamıyla ona itaat ettim ve bana açtığı yere uzandım.Rain'in üzerinden uzanıp yatağın yanındaki sehpaya elimdekini bıraktım.
Burası bizim yalnız kalabildiğimiz ve belki de onun nasıl biri olduğunu öğrenebildiğim tek yerdi.
Her akşam belki gelir diye düşünüp gözlerim uykusuzluktan kızarıp kuruyana kadar beklediğim yerdi.
Beklediğimi bulmanın verdiği tatlı hazla iç çekişini izledim.

Ellerini saçlarından geçirdi.
"Susmuyorlar. Bir türlü susmuyorlar."diye söylendi.

Bir süre ona öylece baktım. Ve hiçbir zaman anlayamayacağım bir şey olduğuna karar verdim. Beynimdeki fikir ve hesaplar beni uyutmayacak kadar zekice olmamıştı hiç. Fazla efor sarf etmeme gerek yoktu.

Bana dönüp baktığın da bu sefer sessizce iç çeken bendim. Dudaklarını ıslattığında ona bunu yapmamasını söylemek istedim.

"Nasılsın?"dedi yüzümü incelerken."Herhangi bir ağrın var mı? Halsizlik? Baş dönmesi?"

Aslında boşboğazlık yapmadan önce amacım, beklentisine karşılık benim açımdan gerilen ortamı birazcık olsun rahatlatmaktı.

"Hayır. Hamile değilmişim."

Keşke yapmasaydım.

Rain'in önce kaşları çatıldı. Sonra kısa bir nefes sanki kaçmışçasına tısladı.

"Kimse ortalıkta gezen küçük bir Rain istemez zaten."

Dudağımın kenarı ruhduzca kıvrıldı. Aptalca imalar yapmamalıydım. Yanaklarıma sıcak bastı. Hayır, bir şey hayal ettiğim yoktu.

"Neden bahsettiğimi biliyorsun."dedi yumuşak bir tonda.

Derin bir nefes aldım ve verirken zorlandım. Gözlerimi aramızda duran ellerime indirdim.

"Ben..Özür dilerim."

"Şşş.."diyerek sözümü kesti.

Birleştirdiği işaret ve orta parmağıyla gözümün önündeki saçları çekti. Daha sonra bunu okşanan saçlar takip etti. Bu ondan hiç beklemediğim bir şeydi. Çok şefkatli.
Birden bir kız kardeşi olduğunu hatırladım. Korktuğu gecelerde onu böyle uyuttuğunu ya da onu iyi bir şey yaptığında böyle onayladığını.. Görmediğim birini, bir kardeşi paranoyakça kıskandım ve sonra kendimi küçümsedim.

"Özür dilemek zorunda değilsin. Sadece.."
Bir süre gözlerimin içine baktı.
İlk günkü gibi. Ağaçtan atlayan tehlikeli bir yabancı gibi. Sanki beni çıplak bırakıyormuş gözlerimden daha da öteyi görebiliyormuş gibi.

Kolunun üstünde doğruldu ve tek bacağını benimkilerin üstüne attı.

"Neden senin şu küçük esprin bahsetmiyoruz?"
Tembel,çarpık gülüşünü görmeyeli uzun zaman olmuştu.

Elimde olmadan kıkırdadım. Kalbim kıkırtılarım arasındaki atımla eş zamanlı hızlanıyordu.

"Ah!"diye inledim ve şımarıkça yüzümü buruşturdum."Komik olmadığını ben de kabul ediyorum."

Rain kaşlarını kaldırdı ve üstüme doğru eğilirken sırıtışı hala yerindeydi.

"Bence de değildi."

Sıcak KanatlarWhere stories live. Discover now