{35}

1.5K 87 54
                                    

Yazgı ile oturduğumuz masada yemeğini yerken sürekli etrafına endişe ile bakan bakışları kalbimi yaralmıştı.

Ciddi ciddi, diken üzerinde yaşıyordu şuan. Onun bu halde olması deli ediyordu. Keşke onun yerine ben yalasaydım bu sıkıntıları.
Konuyu biraz olsun değiştirip onu mutlu etmeye çalıştım.

"benim dışımda her şey dikkatini çekiyor maşallah"

Yazgı güzel gözleirni bana çevirdiğinde anlık nefesim kesilmişti sanki. Almayı unuttuğum nefesi alarak ona bakmaya devam ettim.

"aslında tek odak noktam sensin. O yüzden etrafa bakıyorum. Hala peşimde birileri olabilir diye korkuyorum. Sana bir şey yapmalarından korkuyorum Onur"

"şhhh, artık yalnız değilsin. Düşünme bunları. O kadının sonunu getireceğim söz veriyorum. Sana, bize yaptıklarının hesabını verecek"

Yazgı gözlerinden akan yaşlarını silip tekrar etrafa bakmaya başlamıştı. Doğru düzgün yemeğini de yiyememişti zaten.

Bir şeyler diyip onu rahatlatmak istedim ama başaramıyordum. Ne diyeceğimi bilmiyordum ki. O esnada çalan telefonum ile Yazgı da bakışlarını bana çevirdi.

"efendim ihsan"

"abi bugün mekanı bir tık erken açıyoruz değil mi"

"evet evet aslanım, sabah dediğim gibi bir saat erken açacağız. Özel istek gelmişti"

"tamam abi, biz buraları toparladık. Cillop gibi oldu"

"tamamdır aslanım, eline sağlık"

Telefonu kapatıp masaya koyduğumda Yazgı'nın bakışlarını fark ettim. İhsan benim elemanımdı. Bu kadar sürede mekanı epey büyütmüştüm. Güzel iş yapmıştım. Bir de üstüne sınava girip işletme kazanıp okuyunca eleman çalıştırmak daha kolay hale gelmişti.

Cebimden cüzdanımı çıkarıp, hatıra dşye sakladığım öğrenci kartımı çıkartıp onun önüne doğru uzattım. Masada duran kartı eline aldığında gözlerindeki parlamayı gördüm.

'Onur Seyit Yaran İstanbul Üniversitesi İktisat fakültesi işletme bölümü'

"inanamıyorum, kazandın birde üstüne bitirdin öyle mi"

Omuz silerek ona baktım.

"sana layık olmak istediğimi söylemiştim. Sen gittin diye bu hayalimden vazgeçemedim"

"bana layık olmak için diplomaya ihtiyacın yoktu ki. Ben seni yüreğime aşkıma layık görüyordum zaten. Kalbinin temizliği yetiyordu da artıyordu"

Söyledikleri ile yüzümde belli belirsiz bir gülümseme belirdi. Yazgı bir anda gözlerini doldurmuştu. Hatta fazla tutamamış özgür bırakmıştı yaşlarını.

"şu geçen zamanda birbirimizin çok şeyini kaçırdık değil mi"

Sandalyede geriye yaslandım. Beni de en çok yaralayan bu konu karşısında sessiz kalmıştım.

"geçmişi geri getiremeyeceğimize göre, üzülüp kahrolmanın da anlamı yok. Önümüze bakarız bizde"

Kendimi bile tatmin etmeyen cümleyle Yazgıyı tatmin etmeye çalışıyordum. Ama o aksine kocaman gülümsemesi ile bakmaya başladı bir anda. O böyleydi işte. İçi kanardı ama susup gülerdi. Karşısındakini mutlu etmek için.

Cesaretin var mı Aşk'aWhere stories live. Discover now